Yeryüzüne Dökülen İlk Kan
Allah Teala, Hz. Adem’e şöyle vahyetti:
“Ben yeryüzünde, dinimi tanıtacak bir alimin eksik olmasını istemiyorum; bu alimi senin zürriyetinden türetmek istiyorum. Öyleyse ism-i â’zamı, peygamberlik mirasını, isimlerden sana öğrettiğimi ve halkın ihtiyaç duyduğu şeyleri Habil’e devret.
Adem (a.s) da bunları söylenildiği gibi yaptı. Kabil maceradan haberdar olunca çok öfkelendi; sonra babasının yanına gelerek şöyle dedi: “Ey baba! Ben kardeşimden büyük ve o makama daha layık değil miyim?”
Hz. Adem (a.s) cevaben şöyle dedi:
“Oğlum! İş benim elimde değildir, Allah’ın elindedir; O, dilediğini bu makama seçer; gerçi sen benim büyük oğlumsun, ama Allah Teala onu bu makama seçmiştir. Eğer sözüme inanmıyor, beni de bu konuda tasdik etmiyorsan, o zaman her biriniz, Allah’ın dergahına bir kurban takdim ediniz; kimin kurbanı kabul olursa, o bu makama diğerinden daha layıktır.”
O zaman kurbanın kabul olmasının nişanesi, gökten bir ateşin gelip o kurbanı yakması idi. Kabil çiftçi olduğu için bir miktar değersiz buğdayı kurbanlık için hazırladı; Habil de davar sahibi olduğu için koyunları arasından yetişkin semiz bir koyun kurbanlık için seçti. Bu sırada gökten bir ateş gelerek Habil'in kurbanını yaktı; ama Kabil’in kurbanını yakmadı. Böylece Kabil’in kurbanı kabul olmadı.
Derken Şeytan Kabil’in yanına gelerek şöyle dedi: “Ey Kabil! Bu mesele şimdilik seninle kardeşin arasında çok önemli değildir; ama sonraları nesliniz çoğaldığında Habil’in çocukları senin çocuklarına karşı iftihar edip övünecekler ve; “Biz kurbanı kabul olan bir kimsenin evlatlarıyız, siz ise kurbanı kabul olmayan bir babanın çocuklarısınız” diyecekler. Ama eğer onu öldürmüş olursan artık baban zorunlu olarak ona verdiği makamı sana bırakacaktır.”
Şeytan’ın vesvesesi sonucu Kabil Habil’in üzerine saldırarak onu öldürdü. [1]
[1] - Bihar, c. 11, s. 227.