Soru: Surelerin isimleri kim tarafından konulmuştur? İsimlendirmenin kıstası ne olmuştur?
Soru:
Surelerin isimleri kim tarafından konulmuştur? İsimlendirmenin kıstası ne olmuştur?
Cevap:
Allame Tabatabai ve diğer üstatlar, surelerin isimlerinin konulması konusunda bazı kıstasları şu şekilde açıklamışlardır:
- Surelerin isimlendirilmesinde, bazen içinde buluna bir ismi, ya da içinde bahsedilen konuyu kıstas olarak alabilirler. Örnek olarak, Nisa (Kadınlar) suresi içerisinde kadınların hükümlerinden bahsedildiği için, Maideh (sofra) suresi içinde gökten gelen sofradan bahsedildiği için, Enam (Hayvanlar) suresi, içinde hayvanlardan bahsettiği için, Nehl (arı) suresi, içinde bal arısından bahsedildiği için, Neml (karınca) suresi, içinde karıncalardan bahsedildiği için bu adları almışlardır. Eski Kur’an’lardan bazıların da sure başlarında ‘İçinde şu konudan bahsettiği için’ diye yazılan tabirler de bu konuya şahittir.
- Bazen surenin ilk cümlesini, o surenin ismi olarak açıklarlar. Örnek: ‘Gul huvellahu ehed, İkra bismi rabbik, İnna enzelnahu, ve lem yekun’ vb…
- Bazen surede ki vasıftan dolayı bir ad verilmiştir. Örnek: Hamd suresi Kur’an’ın başında olduğu için ‘Fatihet’ul Kitab’ (Kitabın başlatıcısı), yedi ayeti olduğundan dolayı ‘Seb’ul Mesani’, Tevhitten bahsettiği için ‘Gul huvellah’ ve ya ‘İhlas’ ve ya ‘Nisbet’ur Rab’ diye adlandırılmıştır.
- Bazen de surenin başında bulunan ‘Mukattaa’ harflerinden isimlerini alırlar. Kaf ve Sad gibi.[1]
Surelerin isimlendirilmesinin kullanım çokluğu yoluyla zamanla oluştuğunu söyleyebiliriz. Resulullah’ın (s.a.a) özellikle kendi eliyle sureler ad vermiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Bundan dolayı da birçok surenin, birkaç ismi vardır. Örnek: İhlas suresi (Tevhit), İnsan suresi (Dehr) (Hel eta), Ğafir (Mü’min) vs…