Nisa sözcüğü Nisa suresinde 20'yi aşkın kez kullanılmıştır. Bu sure kadınlara nasıl davranılacağı, aile işlerinin düzenlenmesi, bazı evlilik ve boşanma hükümleri, mehir, miras ve aile ile ilgili diğer bazı konularla ilgili değerli noktalar gündeme gelmiştir. Kur'an-ı Kerim'in bu bağlamda genel stratejisi ise yanlış ve bozuk gelenekleri ıslah etmektir. Kur'an-ı Kerim'ın dördüncü suresi kadınlar anlamına gelen Nisa suresidir. Bu sureye, içinde kadın hakları ve hükümleri yer aldığından bu ad verilmiştir. Medeni surelerden olan Nisa suresinin 176. ayeti bulunmaktadır.
Medine'de İslam devleti yeni yeni kurulmuştu. Allah resulü (sav) cahiliye döneminden geri kalan yanlış gelenekleri insanların kafasından silmeye ve toplumu yeniden inşa etmek ve düzeltmek için gerekli olan yeni ilkeleri ve programları uygulamaya çalışıyordu. Bu yüzden toplumu sağlıklı bir şekilde inşa etmek için bir çok yasa ve hüküm gerekliydi ve bu hükümlerin bir çoğu Nisa suresinde gündeme geldi.
بسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِیمِ/یا أَیُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّکُمُ الَّذِی خَلَقَکُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَ بَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً کَثِیرًا وَ نِسَاءً ...
Rahman ve Rahim (olan) Allah'ın adıyla Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa suresinin ilk ayeti bütün insanları takvaya ve Allah'tan sakınmaya davet ederken sosyal ilişkilerde önemli bir ilkeye dikkat çekiyor.
Bu ilkeye göre insani toplumları tüm bireyleri tek bir nefesten ve tek bir çiftten yaratılmıştır. Bunan anlamı şu ki insanlar ister kadın ister erkek, hepsi aynı kökten ve bir birine eşittir ve hiç kimsenin başkasına üstünlüğü söz konusu değildir. Kur'an-ı Kerim bu zarif tabirle sosyal ilişkilerde kadın ve erkek arasında her türlü üstünlük taslamayı da reddetmektedir. Kadın ve toplum ve aile içindeki konumu ve rolü tarih boyunca düşünürlerin ilgi odağında yer alan bir konu olmuştur.
İslam güneşi doğmadan önce kadınların toplum içindeki insani kişiliğinin yeri iyice yıpranmıştı. Kadın İslam öncesi toplumda aşağılık bir mahluk sayılıyor ve tüm kesin haklarından mahrum bırakılıyordu. Kur'an-ı Kerim cahiliye çağının bu sapkın kültürü ile mücadele etti ve kadının seçkin konumunu beyan ederek kadın haklarını ihya etmek ve maslahatlarını korumaya başladı ve böylece kadınların çiğnenen haklarını ihlal etti. İşte bu yüzden Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetleri kadınların hakları ve sorumlulukları ile ilgilidir. İslam dininde kadın hakları incelendiğinde bu semavi dinin ve Kur'an-ı Kerim'in kadın hakları ve aile ocağı ile ilgili düzene geniş kapsamlı ve seçkin bakışı daha iyi anlaşılır. Biraz önce de anlatıldığı üzere Nisa sözcüğü Nisa suresinde 20'yi aşkın kez kullanılmıştır.
Bu sure kadınlara nasıl davranılacağı, aile işlerinin düzenlenmesi, bazı evlilik ve boşanma hükümleri, mehir, miras ve aile ile ilgili diğer bazı konularla ilgili değerli noktalar gündeme gelmiştir. Kur'an-ı Kerim'in bu bağlamda genel stratejisi ise yanlış ve bozuk gelenekleri ıslah etmektir. Nisa suresinin dördüncü ayetinde kadınların mehir hakkından onları kesin hakkı şeklinde söz ediliyor ve kadınların mehirleri ilahi bir borç olarak tam olarak ödenmesi gerektiği belirtiliyor. Aslında cahiliye döneminde kadınlara değer verilmediği için, onların kesin hakkı olan mehirleri velilerine verilirdi.
İslam dini bu zalimane geleneği reddetti ve mehiri kadının kesin hakkı olarak onlara tahsis etti. Güçsüz kalan insanları ve kimsesiz çocukları korumak ve mirası adil bir şekilde paylaştırmak, Nisa suresinin üzerinde durduğu konulardan biridir. Cahiliye Arapları o dönemin zalimane geleneğine göre sadece erkekleri mirasçı olarak kabul ediyor ve kadınları ve yetişkin olmayan çocukları mirastan mahrum bırakıyordu. İslam dini adil olmayan bu yönteme karşı çıktı. Ensardan Os Bin Sabit adında bir şahıs vefat etti. Os'un amcazadeleri mirasını kendi aralarında paylaştı ve eşine ve küçük yaştaki çocuklarına hiç bir şey vermedi. Os'un eşi bu durumu Allah resulüne (sav) şikayet etti. o sırada ayet nazil oldu.
İslam peygamberi (sav) hemen amcazadeleri çağırdı ve merhumdan geriye kalan malları geri getirmeleri ve bu mallara asla karışmamalarını ve hepsini merhumun birinci dereceden yakınlarına bırakmalarını emretti. Bu hüküm aslında İslam dininin kadınların hakları yolunda attığı bir başka adımdı. Kur'an-ı Kerim bu konuda şöyle buyuruyor:
لِلرِّجالِ نَصِیبٌ مِمَّا تَرَکَ الْوالِدانِ وَ الْأَقْرَبُونَ وَ لِلنِّساءِ نَصِیبٌ مِمَّا تَرَکَ الْوالِدانِ وَ الْأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ کَثُرَ نَصِیباً مَفرُوضًا
Ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana-babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından, gerek çoğundan belli bir hisse ayrılmıştır. Nisa suresi ayrıca ailenin temellerinin pekişmesinde etkili olan eşlerin bir biri ile ilişkilerine temas ediyor. Kur'an-ı Kerim'e göre karı ve koca güçlü bir ortak yaşam inşa edebilmek için bir birine karşı iyi davranmaları gerekiyor. Bu bağlamda Nisa suresinin 19. ayeti şu tavsiyede bulunuyor:
...«وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِن کَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَن تَکْرَهُواْ شَیْئًا وَیَجْعَلَ اللّهُ فِیهِ خَیْرًا کَثِیرًا ...
onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. Kur'an-ı Kerim pak ve imanlı kadınlarla evlenmeyi sağlıklı ve güçlü bir aile kurmanın başlangıç noktası olduğunu beyan ediyor ve cahiliye çağının aksine mahremlerle evliliği yasaklıyor. Mahremler, akrabalık bağları yüzünden evlenemeyeceğimiz insanlardır. Gerçekte ailevi ilişkiler pak ve değerli ilişkilerdir ve her türlü sapkınlıktan korunması gerekir. Mahremle evlenmek de bu tür sapkınlıklara bir örnektir.
Yaratılış nizamı farklılıkların temeline dayanak inşa edilmiştir. İnsanların arasındaki farklılıklar da hikmete dayalıdır ve beşeri toplumların ihtiyaçlarını karşılıklı olarak gidermeyi amaçlar. Ancak bu farklılıklar birinin lehine veya bir başkasının aleyhine ayrımcılık anlamına gelmez. Yüce Allah yaratırken kadın ve erkeği farklı özelliklerle yaratmış ve böylece bu iki mahluku bir birini tamamlayan ve bir birinin ihtiyacını karşılıklı olarak karşılayan mahluklar olarak belirlemiştir. Tarihte zikredildiği üzere Allah resulünün (sav) eşlerinde Ümmi Selma o hazrete şöyle arz eder: Neden erkekler cihada gider ve biz kadınlar cihat etmeyiz? Keşke biz de erkek olsaydık ve erkekler gibi cihat etseydik ve onlar gibi sosyal mevkiimiz olsaydı. Bu sorunun cevabı Nisa suresinin 32. ayetinde nazil oldu ve kadın ve erkeğin her biri çabalarına göre mükafatlandırılacağı beyan edildi.
وَلَا تَتَمَنَّوْا مَا فَضَّلَ اللَّـهُ بِهِ بَعْضَکُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ لِّلرِّجَالِ نَصِیبٌ مِّمَّا اکْتَسَبُوا ۖ وَلِلنِّسَاءِ نَصِیبٌ مِّمَّا اکْتَسَبْنَ ۚ وَاسْأَلُوا اللَّهَ مِن فَضْلِهِ ۗ إِنَّ اللَّـهَ کَانَ بِکُلِّ شَیْءٍ عَلِیمًا
Allah'ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri (başkasında olup da sizde olmayanı) hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var, kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah'tan lütfunu isteyin; şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir. İzdivaç fiili ile karı koca arasında sağlam ve samimi bir bağ ve yakınlık kurulur. Buna karşın bazen karı koca arasında bazı konularda anlaşmazlık yaşanabilir.
Bazen de uzlaşma mümkün olmak ve ortak yaşam tehlikeye girer. Bu tür durumlarda Kur'an-ı Kerim karı koca arasında ailevi bir mahkemenin kurulması gibi ilginç bir öneride bulunur. Kur'an-ı Kerim iki tarafın ailelerinden aradaki anlaşmazlığı gidermeye ve ortak yaşamın parçalanmasına müsaade etmemelerini ister. Bu çerçevede erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden de bir hakem karı koca arasındaki anlaşmazlığı halletmek ve ikisini uzlaştırmak için bir biri ile görüş alış verişinde bulunur ve uzlaşma yolu olan hekemiyet yöntemi ile sorunu bertaraf etmeye çalışır.
وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَیْنِهِمَا فَابْعَثُواْ حَکَمًا مِّنْ أَهْلِهِ وَحَکَمًا مِّنْ أَهْلِهَا إِن یُرِیدَا إِصْلاَحًا یُوَفِّقِ اللّهُ بَیْنَهُمَا إِنَّ اللّهَ کَانَ عَلِیمًا خَبِیرًا
Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.