Yüce Allah Enam suresinin 155. Ayetinde şöyle buyuruyor:
'İşte bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah'tan korkun ki size merhamet edilsin.'
Değerli dostlar, bugün sizler için hazırladığımız ve semavi kitabımız Kur'an-ı Kerim’i ve surelerini tanıtmaya çalıştığımız dizi sohbetimizin ilkine başlıyoruz.
Sohbetimiz boyunca Kur'an-ı Kerim’in ne olduğu, hangi amaç ve hedefleri izlediği, insan yaşamında nasıl bir rol ifa ettiği, içinde hangi konuları barındırdığı gibi sorulara cevap bulmaya çalışacağız.
Gerçekte bu sorular uzun yıllar düşünürleri ve Kur'an-ı Kerim araştırmacılarını uğraştıran ve üzerinde durdukları sorulardır.
Kur'an-ı Kerim’i tanımak için çeşitli yollar söz konusudur. Bu semavi kitap, yüce Allah tarafından İslam peygamberi Hz. Muhammed’e (sav) nazil olan ayetleri içerir. Bu ebedi bildirgenin en önemli amacı ise insanlara doğru yaşama yolunu göstermek ve saadete erdirmektir.
Bir başka ifade ile Kur'an-ı Kerim, yüce Allah’ın peygamberi Hz. Muhammed-i Mustafa’nın (sav) eliyle beşeriyetin önünde serdiği bir sofradır ve böylece herkes kendi yeteneğine göre bu zengin nimet sofrasında yararlanır. İşte bu yüzden ve bu nimetlerden daha iyi bir şekilde yararlanmak için ayetleri titizlikle okumalı ve kavramları ve manaları üzerinde düşünmeliyiz.
Kuşkusuz Kur'an-ı Kerim’in tavsiyeleri ile tanıştıktan sonra atılacak en önemli adım bu tavsiyeleri uygulamak ve bu semavi kitabın amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmaktır.
Kur'an-ı Kerim’i en iyi anlamanın yolu, bu semavi kitabı okumak ve ayetlerin kavramları ve manaları üzerinde düşünmektir.
Bu arada Kur'an-ı Kerim surelerinin her biri kendine özgü özellikleri ve işaretleri bulunduğu da belirtilmelidir, öyle ki her biri hakkında konuşmak hem ilginçtir ve hem bizi Kur'an-ı Kerim öğretileri ve kültürü ile tanıştırır.
Bu çerçevede en başta bu semavi kitabın nasıl derlendiği ve ayetleri ve sureleri nasıl toplandığı hakkında söz etmek istiyoruz sizlere. Kur'an-ı Kerim Hak tealanın kelamıdır. Yüce Allah tüm göklerin ve yer yüzünün ve varlık aleminin malikidir. O, yaratılışı bilen tek varlıktır. Bu yüzden yüce Allah’ın İslam peygamberine (s.a.a) sunduğu kitap da beşeriyete yol gösteren o hazretin ebedi mucizesi olarak bilinmektedir.
Kur'an-ı Kerim beşeri tarih ve medeniyeti etkileyebilecek geniş bir kapasiteye sahiptir ve beşeri toplumları insani ve adil yasalar çıkarmaya yönlendirebilir. Kur'an-ı Kerim bir dizi ayetler ve surelerden oluşur. Bu ayetler ve sureler çeşitli sebeplerden ötürü zamanla ve 23 yıl boyunca İslam peygamberine (s.a.a) nazil oldu. Daha sonra bu ayetler ve sureler bir araya getirildi ve böylece Kur'an-ı Kerim kitabı şekillendi.
Kur'an-ı Kerim’in tedrici nazil oluşu, ayetten ayete ve sureden sureye gerçekleşti ve Allah resulünün (s.a.a) mübarek yaşamının sonuna kadar devam etti.
Bazen İslam peygamberinin (s.a.a) yaşadığı yıllarda bir hadise yaşanıyor veya Müslümanlar bir sorunlar karşı karşıya geliyordi. İşte o sıralarda bazen ayetler ve bazı durumlarda da bir sure nazil oluyordu.
Bu hadiseleri ve sebepleri terim olarak “Esbab-i Nüzul” veşa “Şan-ı Nüzul” olarak adlandırıyorlar ve bir çok ayetin mealini ve kavramını anlamak için bunları bilmek gereklidir. Kur'an-ı Kerim araştırmacılarına göre Kur'an-ı Kerim’in tedrici nazil oluşunun sebebi, ayetlerin olaylara uygun olarak nazil olması ve bu semavi kitabın öğretileri beşeri toplumun gereksinimleri ile hissedilebilir derecede uygun olması içindi.
Nitekim ayetlerin tedrici olarak nazil olması, İslam peygamberi (sav) ve Müslümanların gönlünde sürekli yüce Allah’ın inayetinden yararlandıkları ve Hak teala onları desteklediği duygusunu yaratmaktaydı. Müslümanlar böylece büyük bir özgüven duygusu yaşıyordu. İşte böylece İslam’ın tüm ahkamı, kuralları ve inançla ilgili tealimi vahiy aracılığı ile İslam peygamberine (sav) ulaşıyor, o hazret de semavi kitabın ayetlerini insanlara tebliğ ediyordu. Fasahat, belagat ve ayetlerin fevkalade cazibesi ve Müslümanların vahiy kelamını öğrenme merakı, ayetlerin çok çabuk ezberlenmesine ve gönüllere yazılmasına vesile oluyordu. Kur'an-ı Kerim ayetlerin nazil olduğu her defasında Allah resulü (sav) onları tekrarlıyor ve böylece hem kendisi ezberliyor ve hem vahiy yazarlarının ayetleri yazmalarına ve kayda geçmelerine yardımcı oluyordu. Ayetleri yazanlarsa Vahiy katipleri olarak ün yapmıştı ki bu yazarların arasında en belirgin olan, Hz. Ali (sa) idi. Vahiy yazarları nazil olan ayetleri o dönemde var olan imkânlara göre bir yere yazıyordu. İslam peygamberine (sav) nazil olan ilk ayetler, Alak suresinin ayetleriydi. Bu ayetler bisatin başında nazil oldu. Ondan sonra ayetlerin nazil oluşu bir süre durdu, fakat daha sonra yeniden başladı.
Bir surenin ayetleri genellikle nazil oluşlarının sırasına göre yazılırdı. Tabi bazı durumlarda Allah resulü (sav) özel talimat veriyor ve hangi ayetin nerede ve hangi surede yer almasını beyan ediyordu. Art arda aralıksız veya aralıklı nazil olan ayetleri vahiy katipleri art arda kaydediyordu ve bu süreç yeni bir surenin başlangıcı sayılan Bismillahirrahmanırrahim nazil oluncaya dek sürüyordu ve bundan sonra vahiy katipleri yeni bir sure nazil olmaya başladığını anlıyordu. Nazil olan ayetler, daha sonra tek bir mecmua haline getirilmek üzere Allah resulünün (sav) evinde saklıyordu. İlahi ayetler İslam peygamberinin (sav) mübarek yaşamının son günlerine kadar nazil oldu. Bu yüzden bir çok bilgin, Kur'an-ı Kerim’in bir bütün olarak İslam peygamberinin (sav) rihletinden önce yazıldığını, fakat bir kitap şekline getirilmediğini ve bu iş, o hazretin rihletinden sonra gerçekleştiğini belirtiyor. Allah resulü (sav) bu görevi Hz. Ali’ye (sa) vermişti.
İmam Ali (sa) de Kur'an-ı Kerim’i ayetlerin nazil oluşunun tarihine göre düzenledi. Üçüncü halife Osman döneminde Kur'an-ı Kerim’in kıraati konusunda görüş ayrılığı yaşandı. Bu çerçevede Zeyd Bin Sabit başkanlığında bir heyet tüm nüshaları toplamak ve en ünlü kıraate göre tek bir nüsha hazırlamakla görevlendirildi ve böyle de oldu. Bu çalışma Hz. Ali (sa) tarafından da onaylandı ve her türlü tahrifatı önlemek amacıyla tek nüshanın üzerinden aynen bir kaç nusha daha yazıldı ve Mekke, Basra, Küfe, Mısır, Yemen, Şam, Bahreyn ve diğer İslam beldelerine gönderildi ve esas nüsha da Medine’de saklandı. Bugünkü Kur'an-ı Kerim’da görünen ayetlerin sıralaması, nazil oluşları tarihe göre değildi. Gerçi araştırmacılar ayetlerin ve surelerin nazil oldukları tarih hakkında bir çok araştırma yaptı, ama bu mesele bizim sohbetimizin konusu olmadığından buna değinmek istemiyoruz. Kur'an-ı Kerim’in 6200 ayeti bulunuyor.
Bu ayetler 30 Cüz ’de toplanıyor ve her cüz de Hizb olarak anılan dört bölümden oluşuyor. Her sure ise ayet olarak adlandırılan bir kaç cümleden oluşuyor. Bütün sureler Tevbe suresi hariç Bismillahirrahmanırrahim ile başlıyor. En uzun sure ise 286 ayeti ile Bakara suresi ve en kısa sure, sadece üç ayeti olan Kevser suresidir. Kur'an-ı Kerim’ın 114 suresi bulunuyor. Her sure gerçekte Kur'an-ı Kerim’in bir parçasıdır. Sure sözcüğünün çeşitli anlamları söz konusudur. Sure, Sur sözcüğünün türevidir. Sur ise çeşitli anlamları vardır, ama en çok hisar ve duvar olarak bilinir, şöyle ki bir kentin hisarı veya duvarı bu kenti çevresinden ayırır.
Kur'an-ı Kerim’de yer alan 114 surenin her birinin bir adı vardı. Surelerin adı, içerdiği konu veya önemli bir olayla ilgilidir. Bazı surelerin bir kaç adı vardır. Örneğin Hamd suresinin 20’yi aşkın adı vardır. Bazı surelerin adı şahısların adıdır. Örneğin Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim, Muhammed, Meryem, Lokman, Nuh gibi. Bazı surelerin adı ise surenin adının baş harfleridir, örneğin Taha suresi gibi. Diğer surelerin adı genellikle doğal gelişmeler, hayvanlar, sosyal gruplar veya tarihi hadiselerden alıntıdır.