Şehr-i Ramazan!

Şehr-i Ramazan!

Bir başlangıcın adıdır, Şehr-i Ramazan!

Bir başlangıcın adıdır, Şehr-i Ramazan!  Yüreklere hitap eder, gönüllerde yol bulur, aşkla yoğrulur, raziyeten merziye makamının canlı şahididir Şehr-i Ramazan.

Başlangıç dedik, insanlara özel! Ariflerin yılbaşısı olurmuş, yılbaşı olarak kendilerine Ramazan ayını seçerlermiş. Neden mi? Başlamak için yeniden ve yeniden başlamak için. Bin bir kere bozulsa bile tövbeleri yeniden başa alarak başlamak için Şehri Ramazan ariflerin dönüm noktasıdır. Zira her dönüşte başlangıç vardır ve her başlangıcın bir dönüşü olduğu gibi, nasıl buyurulmuş: İnna lillah ve inna ileyhi raciun.

Başlatıldı yolculuk, misafir oldular davetliler, ev sahibi bu sefer farklı çıktı. Bu dünyadan değil belki dünyalar ve hatta yetmez ufuklar üstü kendi tabiriyle yaratılanları yaratan Allah Teâlâ’nın kendisi. Misafir olan insan denen varlık baştan ayağa günahlara batmış, kalpleri günahtan kaskatı kesilmiş, akıl yolları şehvetin kurbanı olmuş, azaları nefsin esaretine düşmüş bir biçimde misafirliğe gidiyor.

Tek bir farkla! Kendisi daha önceden davet etmiş, nasıl olduğunu aslında kendisi biliyormuş, yine de ona misafir olunmasını istiyormuş.

Onun fazileti ve keremi bunu gerektiriyormuş. Bu durumda ve vaziyette ona misafir olunmasını istemiş. Zira sıfatları gereği insanın günahlarını affedip, esaretten kurtarıp, özgür kılmak istiyormuş, karanlıktan aydınlığa, sapkınlıktan hidayete, en aşağılardan en yücelere ulaşmasını istiyormuş, böyle misafirliği kim reddeder?

Elbet de red edenler olacaktır. Zira onlar gaflet uykusuna dalmış, kendini dünyaya satmış, aklısıra akıllı geçinen cahil kimselerdir.

Teveccüh!

Davette sorun yoksa eğer icabette sorun varsa ne yapmak gerekir? İşte o zaman vay o insanın haline ki bu aydan gaflettedir. O zaman bu insan, kimseyi suçlamayacak sadece kendi gönül aynasına bakacaktır. Eğer bir suçlu varsa kendi vicdanında kendisini muhakeme edecektir.

Bu ay öyle bir aydır ki, gök melekleri yeryüzüne inerler, yerdekiler göklere yükselirler. Kutsal kitap canlanır, vahiy meleği görevini sonlandırır, peygamberler çağrılarını tazelerler, yaratıcı tüm cilvelerini yarattığı mahlûkatına sunar. Geceleri tüm gecelerden daha hayırlı, gündüzleri tüm gündüzlerden daha hayırlı, saatleri tüm zamanlardan daha hayırlı!

Öyleyse en güzeli; insanın günahlardan temizlenip geçmişine beyaz perde indirmesidir. Zira artık o salihlerden, ariflerden ve öze dönüş yapanlardan olmuştur.

 Rabbim tüm İslam âlemine özelde Ehlibeyt dostlarına bu ayı Allah Teâla’nın kendi istediği ve razı olduğu şekilde; arif ve veliler gibi derk etmeyi yaşamayı- yaşatmayı tüm kardeşlerimize ve bizlere nasip etsin..

Oğuz Uçum - Ehlader