Peygamberler Risaletlerinin karşılığını ne olarak biliyorlardı?

Soru:

Peygamberler Risaletlerinin karşılığını ne olarak biliyorlardı?

Cevap:

Peygamberler Şuara suresinin 109,127,145,164,180. ayetlerinde şöyle buyuruyorlar:

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ

“Ve ben, tebliğime karşılık bir mükâfat istemem sizden, benim mükâfatım, ancak âlemlerin Rabbine âit.”[1]

Bu cümle bizlere şunu anlatmaktadır: ‘Ben dünyevi her hangi bir mükâfatın ve ücretin beklentisinde değilim.’ “Sizden bir ücret istemiyorum” cümlesiyle aslında ‘sizin için hayırdan başka bir şey istemiyorum’ demektedir. Onları (İnsanları) davet ettiği şey aslında onların hayrınadır ve davetinde herhangi bir ihanet ve kurnazlık gütmemektedir, dolayısıyla emrettiği şeye itaat etmek gerekir.[2]

İlahi hedefler genel olarak peygamberlerin davetlerinin doğruluğunu ispat etmektedir.

Ama maddi hedeflere baktığımızda genelde hedefte menfaat olduğu görülmektedir. O zamanın Arapları, kâhinler ve sihirbazların menfaat peşinde olduklarını biliyorlardı.[3]

Kur’an-ı Kerim Peygamberimizin (s.a.a) dilinden Furkan suresinin 57. ayetinde şöyle buyuruyor:

 قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَن شَاء أَن يَتَّخِذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا

“De ki: Ben, Kur'ân'ı tebliğ ettiğimden dolayı sizden bir ücret istemiyorum, ancak yolunu Rabbine doğrultan adamlar istiyorum.”

Yani benim ücretim sizin hidayet olmanızdır. Bu da sizleri zorla ya da mecbur ederek değil, kendi istek ve iradeniz doğrultusunda mümkündür. Bu, Peygamberimizin kendisine itaat edenlere karşı ilgi ve lütfunu belirten çok güzel bir tabirdir. Zira kendi ücreti olarak onların doğru yolu ve hidayeti bulmalarını istemektedir.[4]