ORUÇ

ORUÇ

Ayetullah İbrahim Emini 'den oruç hakkında güzel bir makale.

Nefsi tezkiye edip yetiştirmekte önemli bir rolü olan çok büyük ibadetlerden biri de oruçtur. Orucun fazileti hakkında çok hadis vardır. Bunlara bir kaç örnek:

Hz. Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "Oruç cehennem ateşinden korunmak için bir kalkandır." [1]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: "Allah Teala, oruç benim içindir ve ben oruçlu kimseyi mükafatlandırırım, buyurmuştur." [2]

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyururlar: "Herkim sevabı için bir gün sünnet oruç tutarsa günah ve hatalarının bağışlanması farz olur." [3]

İmam Sadık (a.s) buyurmuşlardır ki: "Oruçlu kimsenin uykusu ibadet, susması zikir, ameli makbul ve duası müstecap olur." [4]

Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilir:

"Allah Teala buyuruyor ki: "Sabır hariç insanların bütün iyi amellerine on kattan yedi yüz kata kadar sevap verilir; Sabrın mükafatını ben vereceğim." O halde sabrın sevabını sadece Allah Teala bilir sabırlı ise oruçtur." [5]

Hz. Ali (a.s) miracla ilgili bir hadiste şöyle nakleder:

"Resulullah: Rabbim! İbadetin başı nedir?" diye "sorudu. Allah Teala. "ibadetin başı susmak ve oruçtur" buyurdu. Resulullah (s.a.a) "Rabbim! Orucun semeresi nedir?" diye sorunca da Allah Teala :

"Orucun semeresi hikmettir ve hikmet marifete sebep olur ve marifet de yakine ulaşmaya yol açar ve insan yakin derecesine ulaşınca artık zor veya rahat bir hayat yaşamaktan korkusu kalmaz." [6] buyurdu.

Oruç iki yönden değerlendirilmesi mümkün olan özel bir ibadettir.

Birincisi, yalnızca bu ibadetin zahiri yönü bu yönüyle yemek, içmek ve cinsel münasebet gibi meşru lezzetlerden kendini  sakındırmak, Allah ve Resulü'ne (s.a.a) yalan istinat etmemek ve fıkıh kitaplarında geçen bazı şeyleri terk etmek anlamına gelir.

İkincisi ise, gerçekte bu ibadetin ruhu konumunda olan ihlas, ve muhtevasıdır. Orucun hakikati ise oruçlu olanın Allah'ın rızası için bütün haramlardan ve hatta helal olan maddi zevklerden kendisini sakındırması ve  nefsini korumaya karar vermesidir; yeme, içme, cinsel münasebette bulunma, Allah ve Resul'üne yalan isnat etme ise orucu batıl eden şeylerdendir.

Hadislerde kendini sakındırma dairesi yukarıda zikredildiği kadarıyla sınırlandırılmamış; çok daha geniş tutulmuştur. Oruçlu olan birisinin yeme ve içmeyi terk etmenin yanı sıra, bütün organlarını günahtan sakındırmasının gerekli olduğu önemle vurgulanmıştır. Yani gözü, kulağı, dili, eli, ayağı ve diğer organları kendileriyle ilgili günahlardan sakındırmalıdır.

Bundan daha üstünü, en ihlaslı kulların orucudur. Böylece oruçlu olan kimse nefsini yeme, içmeden sakındırdığı gibi kalbini de, Allah'ı anmaktan alıkoyan bütün düşüncelerden temizler ve daima Allah'ı anar. Sürekli Allah'ı hazır ve nazır bilir. Kendini Allah'ın misafirliğine ve likaullah'a hazırlar.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur:

Oruç sadece yeme ve içmeyi terketmekle gerçekleşmez. Oruç tuttuğun zaman kulağın, gözün, dilin, miden ve şehvetin de oruçlu olmalıdır. Oruçlu olduğun zaman el ve şehvetini de günahtan sakındır, hayır dışında bir şey söyleme ve emrindekilere karşı yumuşak ol." [7]

Yine İman Sadık (a.s) buyurur ki: "Oruçlu kimse gibi vakarlı ol ve Allah'ın zikri dışında elinden geldiği kadar sükut et, oruçlu olduğun günü oruç olmadığın gün gibi etme." [8]

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) bir hutbesinde şöyle buyurur: "Her kim Ramazan ayını susarak oruç tutar da, kulağını, gözünü, dilini, şehvetini ve vücudunun organlarını yalandan, haramdan ve gıybetten Allah'ın rızası için korursa Allah Teala onu kendine mukarreb (yakın) kılar, öyleki o adam Hz. İbrahim Halilullah'a (a.s)  (bulunduğu makama) erişir ve onunla birlikte olur." [9]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur:

"Oruç sadece yeme-içmeden sakınmak değildir. Orucun tam ve mükemmel olması için (gözetilmesi gereken) bir şart vardır ki o da batınî sükuttan ibarettir. İmran kızı Meryem'in (s.a) insanlara "ben Allah'a oruç tutmayı adadım. O halde bugün hiç kimseyle konuşmayacağım," yani oruçlu olduğum için sükut etmem gerekir dediğini duymadın mı? O halde oruçlu olduğunuz zaman dilinizi yalandan koruyun, gözlerinizi harama yumun, kavga ve çekememezlik etmeyin. Gıybet, münakaşa ve yalandan sakının. Birbirinize karşı suratınızı asmayın. İhtilaf etmeyin. Öfkelenmeyin. Küfretmeyin. Ağzınızı bozmayın. Cidal ve kavga etmeyin. Zulüm ve sitemden sakının. Cahilce davranışlardan, ahlaksızlıktan ve birbirinizi dışlamaktan kaçının. Allah'ın zikrinden ve namazdan gafil olmayın. Sükuta, düşünmeye, sabretmeye, doğruluğa ve kötü kimselerden uzak durmaya önem verir. Batıl sözden, yalandan, iftiradan, düşmanlık etmekten, kötü zandan, gıybetten ve başkalarını çekiştirmekten sakının. Ahirete yönelin, Allah'ın vaadlerinin gerçekleşeceği günleri bekleyin ve likaullah için azık toplayın.

Huzur, vakar, huzu ve huşu gösterin ve mevlasından -sahibinden- korkan köle gibi olmaya özen gösterin, korku ve ümit halinde olun. Kalbini kusurlardan, içini hileden, bedenini pisliklerden temizlersen ve Allah'tan başka her şeye sırt çevirirsen, oruçla içini ve dışını Allah'ın nehyettiği şeyden temizleme vasıtasıyla O'nun velayetini kabul edersen, Allah'tan korkmanın hakkını içinde ve dışında eda edersen, oruçlu günlerinde nefsini Allah'a bağışlarsan, kalbini O'nun için temizler de Hak Teala'nın emirlerine amel etmeye onu memur edersen, bu şekilde oruç tutarsan gerçekten oruçlu olmuş, vazifene amel etmiş olursun. Kezâ, sana beyan edilen şeyden her ne kadar noksan bırakırsan orucun da o kadar noksan olur. Bunu bilin ki, oruç sadece yiyip içmekten sakınmak demek değildir. Sadece Allah Teala bunu, orucu bozan diğer amel ve sözlere örtü ve perde kılmıştır. O halde oruç tutanlar ne az; aç kalanlar ne kadar da çoktur?" [10]

ORUCUN KENDİNİ YETİŞTİRMEDE ROLÜ

Oruç özel şart ve adabıyla, İslam şarisînîn* isteğine uygun yapıldığı takdirde kendini yetiştirme ve nefsin tezkiyesinde oldukça etkili olan çok önemli ve değerli bir ibadettir. Oruç, nefsi günahlardan, çirkin ahlaktan temizleme ve tekamül, tahliye ve ilahi işraklardan pay alma hususunda oldukça etkilidir. Oruçlu kimse günahları terk etme vasıtasıyla nefs-i emmareyi dizginleyip kontrol ederek kendi emri altına alır. Oruçlunun oruçlu olduğu günler, günahları terk etme ve nefse riyazet vermeye devresidir. Nefisle cihad ve kendini sakındırmaya alıştırma devresidir. Bu devrede nefsini günahlardan ve pisliklerden temizlemesi dışında hatta yeme ve içme gibi meşru lezzetlere sırt çevirir, bu vesileyle nefsine huzur ve nur verir. Çünkü açlık batının huzurlu olmasına ve Allah'a teveccüh etmeye sebep olur. İnsanın, aç olduğu zaman çoğunlukla neşeli bir hali vardır; midesi dolu olunca bu hali bulamaz.

Velhasıl takva edinme hususunda orucun etkisi pek fazladır ve bu yüzden Kur'an-ı Kerim'de takva edinmek orucun meşruiyetinin hedefi olarak tanıtılmıştır.

Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız." [11]

Ramazan ayında oruç tutan ve oruçlu olduğu için Ramazan ayı boyunca günah işlemekten ve ahlaksızlıklardan sakınan kimse kendi nefsine galib gelir ve Ramazan ayından sonra da o günahı yapmaz.

Buraya kadar orucun batını arıtmada günah ve pisliklerden temizlemedeki öneminden bahsettik. Ancak orucun müsbet boyutlarda da nefsin tekamülünde, batını tezkiye etmekte ve Allah'a yaklaşmada birçok etkisi vardır. Biz burada o boyutlardan bazılarına kısaca değineceğiz:

1- Oruç, nefsi sakındırmak ve orucu bozan özel bir takım şeylerden uzak durma, demektir. İhlas ve kurbet kastıyla nefsi yetiştirme, mükemmelleştirmeye ve Allah'a yaklaşmaya sebep olan bir ibadettir.

2- Meşru lezzet ve günahları terk etmesiyle oruçlu kimsenin kalbi temizlenir, nurlanır. Allah'ın zikrinden başka her türlü fikir ve zikirden kurtulur, bu vesileyle Hak Teala'nın nurdan feyz almaya başlar ve likaullaha layık olur. Böyle bir durumda Allah Teala'nın lütuf ve inayetlerinin kapsamına girer, ilahi cazibelerle Allah Teala'ya yakın olma makamına erişir. Dolaysıyla hadislerde, oruçlu kimsenin nefes alıp vermesi ve uykusunun ibadet sevabı taşıdığı bildirilmiştir.

3- İnsanın oruçlu olduğu günler ibadet, namaz, dua, Kur'an okuma, zikir, salih ameller için en iyi ve en güzel vakitlerdir. Çünkü kalp bu durumda, ihlas ve Allah'a teveccüh etmek için her zamankinden daha hazırlıklıdır. Mübarek Ramazan ayı vakitlerin en hayırlısı, ibadet ve Allah'a teveccüh etmenin baharıdır. Dolayısıyla hadislerde Ramazan ayının fazileti ve o ayda ibadet etme hakkında bir  çok tavsiyelerde bulunulmuştur.

İmam Sadık (a.s) Ramazan ayı gelince evlatlarına şöyle tavsiye ediyordu: "(Fazla) ibadet etmeye gayret gösterin, çünkü bu ayda halkın rızkı bölüştürülür ve eceller yazılır. Bu ayda, Allah'ın davetine icabet edip gidecek olanlar belli olur. Ramazan ayında bir gece vardır ki o gecede yapılan amel bin gecenin ibadetinden faziletlidir." [12]

Hz. Ali (a.s) halka şöyle buyuruyordu: "Ramazan ayında fazla dua edin; istiğfar edin. Çünkü dua vasıtasıyla sizden bela giderilir ve istiğfar vesilesiyle günahlarınız affedilir." [13]

 


[1]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.289.

 

[2]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.290.

 

[3]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.293.

 

[4]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.294.

 

[5]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.295.

 

[6]- Müstedrek-ul Vesail, c.1, s.590.

 

[7]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.118.

 

[8]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.118.

 

[9]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.117.

 

[10]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.119.

 

* - Dini kanun ve hükümlerin sahibi; maksat Allah Teala ve Resulü'dür.

 

[11]- Bakara / 183.

 

[12]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.221.

 

[13]- Vesail-uþ Þia, c.7, s.223.

 

* - Uyun'u Ahbar'ir Rýza, c.1, s.230, Revzat'ul Muttakin, c.3, s.277, Seyyid Ýbn-i Tavus'un Sahihi Ikbali, s.1, Þeyh Behai, Erbain, s.84, Bihar-ul Envar, c.96, s.356.