Ey insanlar! Bu, Allah'ın size mahsus kıldığı bir aydır ve tüm aylardan daha üstündür.
Masumların Siyerinde Oruç Öğretimi
Oruç, önemli İslami ibadetlerden biridir ve İslami metinlerde üzerinde çok durulmuştur. Peygamber'den (s.a.a) nakledilen bir rivayette şöyle buyuruyor:
“Oruç tutunuz çünkü ateşe karşı bir siperdir.”
Bu sebeple Masumlar (a.s) orucun ve oruç tutma öğretiminin üzerinde duruyorlardı. Bu bölümde Masumların (a.s) siyerinde oruç tutma öğretimini inceleyeceğiz. Bu araştırmada hedefimiz, onların oruç tutma öğretiminde kullandıkları noktalara ulaşmaktır. Bu bölümün konuları şu başlıklar altında sunulacaktır:
1- İnsanları Ramazan ayına girmeye hazırlamak.
2- Çocuklarda oruç tutma öğretimine başlama yaşı.
3- Oruç tutma öğretimi yöntemi.
1- İnsanları Ramazan ayına girmeye hazırlamak
Masumlar (a.s) Ramazan ayı gelmeden önce bu ayın önemini insanlara anlatıyorlardı ve onlardan kendilerini Ramazan ayından faydalanabilmek için hazırlamalarını istiyorlardı. İmam Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor:
Peygamber (s.a.a) Ramazan'a üç gün kala Bilal'e şöyle buyurdu: “İnsanların arasında selâ oku.” Sonra halk toplandı. Sonra Peygamber (s.a.a) minbere çıktı ve Allah'a hamd ve sena etti. Sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Bu, Allah'ın size mahsus kıldığı bir aydır ve tüm aylardan daha üstündür. Onda, bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. Bu ayda ateş kapıları kapalı ve cennet kapıları açıktır. Bu ayı geçiren ama bağışlanmayan kimse Allah'ın rahmetinden uzak olsun.”
Yine bir başka rivayette şöyle nakledilmiştir:
Peygamber (s.a.a) (Ramazan ayından önce) insanlara dönerek şöyle buyururdu:
“Ey insanlar! Ramazan ayı doğduğunda serkeş şeytanlar bağlanırlar ve gökyüzü kapıları, cennet kapıları ve rahmet kapıları açılırlar. Ateş kapıları kapanırlar. Bu ayda dualar müstecaptır ve iftar sırasında Allah, bir gurubu cehennem ateşinden azat eder. Her gece bir münadi “Bir isteği olan var mı? İstiğfar eden biri var mı?” diye seslenir.”
İmamlar (a.s) da Peygamber'i (s.a.a) izleyerek Ramazan ayından önce evlatlarına gereken tavsiyeleri veriyorlar ve onları Ramazan ayına girmeye hazırlıyorlardı. Musmeî şöyle diyor:
“İmam Sadık (a.s) Ramazan ayına girerken evlatlarını tembihliyor ve şöyle buyuruyordu: “Kendinizi zahmete sokun ve çabalayın. Zira bu ayda rızıklar paylaştırılmakta, eceller belirlenmekte, Allah'ın evine gidecek ziyaretçiler tayin edilmektedir. Bu ayda bir gece vardır ki, o gecede yapılan ameller bin ayda yapılan amellerden daha üstündür.”
Bu tavsiyeler, insanların Ramazan ayına girmeye daha fazla hazırlıklı olmalarını ve bereketlerinden daha iyi faydalanmalarını sağlamaktadır.
2- Oruç tutma öğretimi yaşı
Masumların (a.s) siyerinde çocuklara oruç tutma öğretimi, çocuklar mükellef olmadan önce başlıyordu. İmam Sadık'tan (a.s) nakledilen bir rivayette şöyle okuyoruz:
“Biz çocuklarımıza yedi yaşındayken güçlerinin yettiği ölçüde, yarım güne kadar, ondan biraz daha az veya çok oruç tutmalarını emrediyoruz. Açlık ve susuzluğa yenik düştüklerinde iftar ederler. Oruca alışana ve oruç tutma gücüne kavuşana kadar böyle yaparlar. Siz, çocuklarınıza dokuz yaşında, güçlerinin yettiği ölçüde oruç tutmalarını emredin. Susuzluğa yenik düştüklerinde iftar etsinler.”
Bu siyere göre ebeveynler, dokuz yaşından itibaren çocuklarına oruç öğretimine başlamakla vazifelidirler. Zira bu yaşta çocuklar, bu öğretimi kabule hazırdırlar.
3- Oruç tutma öğretimi yöntemi
Masumlar (a.s) çocuklara oruç tutmayı öğretirken hangi yöntemden faydalanıyorlardı? Onların eğitimsel siyerine baktığımızda, alıştırma yöntemini kullandıklarını görüyoruz. Yani çocuklara, bu amele zamanla alışsınlar ve mükellef olduklarında rahatça bu ameli yerine getirebilsinler diye, yedi veya dokuz yaşından itibaren oruç tutmayı emrediyorlardı. Yukarda naklettiğimiz siyerde İmam Sadık (a.s) bu konuyu açıkça beyan etmiştir.
Bu siyerden başka bir sonuç daha elde edilmektedir. O da oruç tutmaya alıştırırken iki noktaya riayet edilmesi gerekliliğidir: Zaman ve kolaylık.
Oruç öğretiminde çocuğun iki veya birkaç gün oruç tutmayla bu amele alışması beklenmemelidir. Alışkanlığın oluşması uzun bir süreç gerektirir. Bu yüzden İmam, bu öğretime başlama yaşını dokuz olarak belirlemiştir ve buluğ yaşına kadar altı yıl süre vardır.
İlaveten oruç öğretiminde çocuğun fiziksel gücü de dikkate alınmalıdır ve çocuktan oruç tutmasına dair beklenti buna uygun olmalıdır. Bu yüzden İmam (a.s) şöyle buyuruyor: Dayanabildikleri yere kadar oruç tutsunlar ancak susuzluk veya açlığa yenik düştüklerinde iftar etsinler. Zamanla, çocukların gücü arttıkça, daha uzun süreli oruç tutarlar. Bu durum, birkaç yıl sürer ve sonra rahatça tüm gün oruç tutabilirler.
Bu siyerden elde edilen bir başka konu da şudur: Çocuklar oruç tutma alıştırmasıyla, oruç tutma gücüne kavuşurlar. “Alışana ve (oruç tutma) gücüne kavuşana kadar” ifadesinden, oruç tutma gücünün sadece fiziksel gelişime değil, alışkanlığa da bağlı olduğunu anlıyoruz. Kaldı ki fiziksel olarak güçlü ama oruç tutmaya dayanamayan yetişkinler de vardır. Çünkü bunu alışkanlık edinmemişlerdir. Sadî, Gülistan'da bu iddiayı destekleyen bir hikâye naklediyor:
“Horasanlı iki derviş birbirlerine yol arkadaşı olarak sefere çıkmışlardı. Biri zayıftı ve iki gecede bir iftar ederdi, diğeri kuvvetliydi ve günde üç kez yerdi. Kazara bir şehirde casusluk ithamıyla tutuldular. İkisini bir odaya koyup kapısına da duvar ördüler. İki hafta sonra günahsız oldukları anlaşıldı. Baktılar ki kuvvetli olan ölmüş, zayıf olan sağ kalmış. Şaşırıp kaldılar. Bir bilge dedi ki: Bunun tersi şaşırtırdı. Biri çok yiyendi, zavallı dayanamadı ve sıkıntıyla helâk oldu. Bu diğeriyse kendini tutandı, alıştığı üzere sabretti ve sağ kaldı.”
Özet
Oruç tutma öğretiminde Masumların (a.s) siyeri şöyleydi:
1- Ramazan ayı gelmeden önce bu ayın önemi hakkında insanları uyarıyorlardı ve gerekli tavsiyelerle onları Ramazan ayına girmeye hazırlıyorlardı.
2- Evlatlarına oruç tutma öğretimine mükellef olmadan önce, yedi yaşında başlıyorlardı. Ancak diğerlerine, evlatlarına oruç tutma öğretimine dokuz yaşında başlamalarını tavsiye ediyorlardı.
3- Oruç tutma öğretiminde yöntemleri, oruç tutma alışkanlığı edinebilsinler ve mükellef olduklarında gerekli güce sahip olabilsinler diye çocuklara alıştırma yaptırma üzerineydi. Elbette bu alıştırmada çocuğun gücünü kesinlikle göz önünde bulunduruyorlar ve yapabileceklerinin fazlasını onlardan beklemiyorlardı.