Kur’an Üzerinde Düşünmenin Zorunluluğu

Kur’an Üzerinde Düşünmenin Zorunluluğu

Kur’an Üzerinde Düşünmenin Zorunluluğu

Kur’an Üzerinde Düşünmenin Zorunluluğu

 اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِنْدِ غَيْرِ اللّٰهِ لَوَجَدُوا فٖيهِ اخْتِلَافًا كَثٖيرًا 

“Hâlâ Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer O (Kur’an), Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.”

Nisa, 82

Hz. Peygamber’e (s.a.a) atılan iftiralardan biri de ‘Kur’an’ı Muhammed’e bir başkası öğretmiş’ demeleridir. “Şüphesiz biz onların: ‘Kur’an’ı ona ancak bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz...” [1] İşte onların bu töhmetine karşı bu ayet nazil olmuştur.

İnsanların söz ve yazıları genellikle zaman içerisinde gelişim gösterir veya çelişkiler içerir. Ancak Kur’an, savaşta ve barışta, gurbette ve şöhrette, kuvvetliyken ve zayıfken, zamanın yüz çevirişinde ve zirvesinde, yani tüm koşullarda hiçbir ihtilaf ve çelişki içermeden hiç ders okumamış bir kimsenin dilinden 23 yıl boyunca insanlara beyan edilmiştir. Haliyle bu durum, bir beşerin öğretisi değil de Allah kelamı olduğunun delilidir.

Kur’an’da düşünme emri herkesedir, her zaman ve her nesle hitap eder. Bunun işareti de düşünen her kimsenin mutlaka her zaman diliminde bir noktaya varacak olmasıdır.

Hz. Ali (a.s) Kur’an’ın anlamının sınırsız oluşuna dair şöyle buyurur: “Kur’an, derinliği idrak edilemeyen bir deniz gibidir.”

Ayet üzerinde küçük bir dikkat ile güzel neticeler alabiliriz. Bunlardan belli başlıları şöyledir;

1 – Kur’an üzerinde düşünmemek, Allah tarafından kınanmıştır. “…düşünmeyecekler mi?”

2 – Kur’an üzerinde düşünmek, nifak hastalığını gideren ilaçtır. “…düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.”

3 – İslam ve Kur’an’a eğilimin yolu, taklit değil düşünmek ve akletmektir. “…düşünmeyecekler mi?”

4 – Kur’an herkesi düşünmeye davet etmiştir. İnsanın anlayışı, Kur’an’ın bilgilerini idrak etmeye ulaşacaktır. “…Kur’an üzerinde düşünmeyecekler mi?”

5 – Kur’an’da ihtilaf ve çelişkinin var olduğu zannı, ancak sıradan bir bakışın, üzerinde düşünmemenin ve dikkatsizliğin neticesidir. “…düşünmeyecekler mi?”

6 – Kur’an, Hz. Peygamber (s.a.a)’in risaletinin hak olduğuna delildir. “Eğer O, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı…”

7 – Ayetlerin hepsinin çelişkiden ve ihtilaflardan uzak olması, kaynağının herhangi bir değişikliğe uğramayacağını gösterir. “Eğer O, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı…”

8 – Allah’tan gelen her şey haktır, sabittir ve çelişkiden, dağınıklıktan, tenakuzdan uzaktır. “Eğer O, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.”

9 – İlahi olmayan tüm kanunlarda çelişki ve tenakuzla karşılaşmak mümkündür. “Eğer O, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.”

10 – İhtilaf, değişim ve gelişim, insan görüşünün gerekliliğidir. “…tutarsızlık bulurlardı.”

11 – Her mektep ve ideolojiyi yok etmenin en iyi yolu, tenakuz ve çelişkilerinin keşfedilmesi ve beyan edilmesidir. ”…onda birçok tutarsızlık bulurlardı.”



[1]      Nahl,103