İnsanoğlunun en büyük kaygılarından biri, zor durumda kaldığı günlerde kullanabileceği ve geleceğini güvence altına alabileceği uygun mali destektir. Kuşkusuz uygun bir birikim tedarik görmek ve zor günler için bırakmak veya yaşamın zorlu günleri için tasarruf etmek, her insanın yaşamında önemli bir meseledir ve her insan gücü yettiği kadar bunun için çalışmaktadır. Bu konuda esas mesele, bu birikimi yaparken mantıklı hareket etmek ve her türlü hırslı davranıştan kaçınmaktır.
Nitekim tasarruf yapmak insan yaşamında olumlu etkisi olduğu kadar, hırslı davranmak bireye ve çevresine büyük zararlar verebilir. Gerçekte hırs, insanları rüba ve aşırı taleplere yönelten güçlü bir nefsani hevestir.
Bu gün sohbetimizde Kur'an-ı Kerim'in bu konuda görüşünü irdelemeye çalışacağız. Rüba, İslam şeriatinde sıkça kullanılan bir terimdir ve her hangi bir mala karşı adil ve mantıklı olmayan bir kazanç elde etme anlamına gelir. İşte bu yüzden rüba veya nami diğer faiz, İslam fıkhında şiddetle men edilmiştir, çünkü rüba veya faiz bir çok ekonomik krizi tetikleyen ve sanal iktisadi güç yaratan bir etkendir. Faiz aslında hiç bir yararlı ekonomik faaliyette bulunmamakla beraber başkalarının emeğine ortak olmaktır ve rüba ile beslenen kimse, tüm çabalarına karşın yaşamında karşılaştığı sorunları çözmekten acizdir.
Rüba toplumda iş ve çalışma zeminini yok eder ve sosyal ahlak üzerinde de olumsuz tesirleri söz konusudur. dolaysıyla İslam dini rüba veya faizi, Allah'a ve İslam peygamberine (sav) karşı savaş olarak niteler ve servetin adil dağılması için rüba ile mücadelenin farz olduğunu beyan eder. İslam ahkamı insanları iktisadi faaliyetlerini geliştirmeye teşvik ederek insanlardan rüba gibi kirli sermayeleri elde etmekten sakındırır. Kur'an-ı Kerim'da bir çok ayette beşerin fıtri ve zati olarak mal ve servet biriktirme eğilimini işaret ederken insanların özel mülkiyet hakkına sayı gösterir.
İslam dini aynı zamanda insanların mal ve servet biriktirmesine özel ilgi gösterir ve elde edilen kazançların helal olmasına vurgu yapar. Kur'an-ı Kerim ticaret yolu ile elde edilen kazanç ve menfaati meşru ve değerli sayar ve insanların bu şekilde toplumu güçlendirmeye teşvik eder. İslam dininin ekonomik tedbirleri toplumda sınıflar arasındaki mesafeyi kapatırken sosyal bağları da güçlendirir. Öte yandan Kur'an-ı Kerim gayri meşru gelirleri men eder ve Bakara suresinin 275. ayetinde rüba ile beslenme meselesine bir misalle açıklık getirir. Yüce Allah bu ayette şöyle buyurur:
الَّذِینَ یَأْکُلُونَ الرِّبَا لاَ یَقُومُونَ إِلاَّ کَمَا یَقُومُ الَّذِی یَتَخَبََّطُهُ الشَّیْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِکَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَیْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَ أَحَلَّ اللّهُ الْبَیْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِکَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِیهَا خَالِدُونَ
Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Bu ayete göre rüba veya faizle beslenen insanlar mahşere geldiklerinden adeta sarhoş ve deli insanlar gibi kendi dengelerini koruyamazlar. Bu yüzden bu zümre bir kaç adım attıklarında hemen dengelerini kaybeder ve yere düşer, ama yine ayağa kalkar ve yürümeye devam eder ve bu hal, sürekli tekrarlanır.
İşte o sırada Hz. Muhammed (sav) Hz. Cebrail'den (sa) sorulur: bunlar kimdir? Hz. Cebrail arz eder. Bunlar rüba yiyen insanlardır ya resulüllah. Gerçekte İslam dini insanların yaşamına tüm açılarından her zaman ve her yerde tam musallat olan bir dindir. İslam'ın tüm hükümleri ve öğretiler sosyal maslahatların önemli bir maslahatını gözetler. Yani bu ahkam insanların saadete ve kemale erme yollarında önemli birer etkendir. Bu ahkam bazen çeşitli açılardan beşeri toplumların yaşamı açısından önem arz eder. Nitekim faiz meselesi de hem iktisadi açıdan ve hem sosyal bakımdan ve hem ahlak gereği İslam şeriatini getiren yüce Allah tarafından gözetilen bir konudur ve bu yüzden Kur'an-ı Kerim'de yer yer ciddi tehditler ve ikazlarla gündeme gelmiştir.
İmam Sadık'tan (sa) şöyle buyurduğu nakledilir: Rübanın şiddetle men edilmesinin sebebi şu ki rüba toplumda yaygınlaştığı takdirde insanlar başkalarına yardımcı olma ve borç verme ve infakta bulunma gibi güzel amelleri terk etmeleridir. Şehit Mutahhari buna göre İslam dininde rüba ve faizin men edilmesinin gerekçesini şöyle beyan ediyor: İslam'da rübanın yasaklanmasını sebebi, toplumda acıma duygusunu yaşatmak içindir. Duyguları korumak İslam şari'i tarafından özenle gözetilen bir durumdur. Dolaysıyla borç vermeyi vacip etmemiş, ayrıca hükümetin boynuna da yüklememiştir.
Öte yandan İslam hayır uğruna borç vermeyi de mustahap kılmış ve zeminini hazırlamıştır. Aslında şari, borç verme sünnetinin duygulara göre gelişmesini istemiştir ve duyguları geliştirmek önemli bir konudur. İslam dini rüba ve faizi şiddetle men etmiş ve bireyin ve toplumun çöküşünü rübanın yaygınlaşmasına bağlamıştır. Bazı Kur'an-ı Kerim müfessirleri, Kur'an-ı Kerim'de bazı günahlar için belirlenen cezaların o günahlara uygun olduğunu belirtiyor.
Örneğin rüba için belirlenen ceza, rüba ameli ile doğrudan bağlantılıdır, zira rüba ile beslenen insan bu çirkin ameli ile bir toplumun ekonomisini dengeden uzaklaştırdığı gibi, ahiretini de aynı kadere düşürmektedir ve deliler ve mecnunlar gibi dengelerini kaybetmektedir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde Allah yolunda infakta bulunmayı teşvik etmiş ve bazı ayetlerde infakın tam karşı noktasında duran rüba ve faizi kınamıştır.
Gerçekte yüce Allah rübayı men ederken infakla ilgili ayetleri tamamlamıştır, çünkü rüba ve faiz toplumda yoksulluğu körüklerken, servetin belli bir kesimin elinde birikmesine yol açar ve toplumun büyük bir kesimin mağduriyeti kıskançlık, kin, nefret ve kötülük gibi durumları geliştirir.
Oysa infak, toplumda insanların pak olmasına ve manevi açıd an huzura kavuşmalarına vesile olur. Sadaka ve rüba her toplumun mağdur kesimlerinin yaşamları ile doğrudan ilişkilidir, nitekim sadaka toplumda güvenliği yaygınlaştırarak gönülleri bir birine yaklaştırırken, faiz bunun tam tersi yönünde etki yapar, çünkü rüba ve faiz kalpleri sertleştirir ve hüsrana yol açar. Rüba ve faiz insanların arasında kin ve nefreti arttırır ve toplumda güvenliği yok eder. İşte bu yüzden yüce Allah Bakara suresinin 276. ayetinde rüba ve infakı kıyaslarken şöyle buyurur: Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.