Bugün sizlere anlatmak istediğimiz Kur'an-ı Kerim misalinde bu semavi kitap tefrika, küfür ve şirk ve düşman üssü olmak için inşa edilen caminin temelsiz ve tehlikeli ve helak olma sebebi olduğunu ve insanın cehennem ateşine düşmesine vesile olacağını, ancak Allah rızası için ve takvaya göre inşa edilen caminin dayanıklı ve güvenilir ve cehennemden kurtuluş vesilesi olacağını hatırlatmak istiyor.
وَ تِلْک الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَ مَا یعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُون
İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir. (Ankebut/43) Değerli dostlar, bu ayetle birlikte Kur'an-ı Kerim'den sunduğumuz bugünkü temsillerinden biri ile huzurlarınızdayız.
Bu semavi kitap temsilleri ile insanların üzerindeki tesirini bir kaç merhalede uyguluyor. İlk merhale, ikaz ve hatırlatma merhalesidir ki insanları ilahi mesajın hakikatini gözden geçirmeye yöneltir. İkinci merhale düşünme merhalesidir ki insanı gündeme gelen misali ve hikmeti üzerinde düşünmeye başlar ve üçüncü merhale düşünerek idrak etme merhalesidir ki böylece hakikatler keşfedilir ve idrak edilir.
Şimdi bu günkü misalimize geçiyoruz. İslam peygamberi (sav) Medine'ye hicret etmeden önce Ebu Amir adında bir şahıs eski kitaplar Tevrat ve İncil hakkında geniş bilgi sahibi olan biriydi ve Allah resulünün (sav) bisatinden öncü onun zuhurunu müjdeliyor ve söz konusu iki semavi kitapta yer alan son peygamberin işaretlerini insanlara anlatıyordu.
İslam peygamberi (sav) Medine'ye hicret ettikten sonra Ebu Amir o hazrete iman etti. ancak Allah resulünün (sav) maneviyatı ve yüce kişiliği, bundan önce Ruhani bir önder olarak bilinen Ebu Amir'in güç ve nüfuzunu ortadan kaldırdı ve Ebu Amir de sıradan insanlar gibi oldu. işte bu yüzden ve aşırı haset sebebiyle Ebu Amir, Us ve Hazrec aşiretleri ile işbirliği yapmaya ve Medine'de nifak tohumlarını ekmeye başladı.
Bu girişimlerin ardından Ebu Amir Medine'den kaçmak zorunda kaldı ve yeni yeni kurulan İslam devletini yıkmak için Şam diyarına gitti ve Romalıları Müslümanlarla savaşmaya teşvik etti.
Öte yandan Medine münafıkları de sürekli Ebu Amir'le irtibattaydı. Ebu Amir Medine münafıklarına mektup yazdı ve onlardan kendisi için Medine'de bir üs inşa etmelerini istedi ve böylece Medine'ye dönmeye ve Roma ordusunun saldırısı için zemin hazırlamaya karar verdi. Münafıklar kendi aralarında tartıştıktan sonra bu üssü cami kılığında inşa etmeye karar verdi. Tebuk savaşına gitmek üzere olan Allah resulü (sav) yolda o sıralarda Medine dışında yaşayan Salimoğulları aşiretine rastladı. Aşiretten bazı kişiler Allah resulünden (sav) Kuba camii yakınında yeni bir cami inşa etmek için izin istedi.
Onlar aşiretlerinde yaşlı insanlar ve çocukların bulunduğunu ve her zaman namaz kılmak için Kuba camiine gelemediklerini ve yine yazın aşırı sıcak ve kışın soğuk hava, rüzgar ve yağmur da onların Kuba camiine gelmelerine mani olduğunu ileri sürerek yeni bir caminin inşa edilmesi gerekli olduğunu ileri sürdü.
Gerçekte münafıklar yeni cami inşaatı için görecede iki güzel amacı gündeme getirmişti. İlkin ibadet mekanı olacak bir cami inşa etmek ve ikincisi zayıf insanları kollamaktı. Bu yüzden İslam peygamberi (sav) caminin inşa edilmesine izin verdi ve ardından Tebuk savaşına doğru yoluna devam etti.
Bu arada camiyi inşa etmek isteyen münafıklar Allah resulünün (sav) yokluğunu fırsat bilerek hızla camiyi inşa etti. İslam peygamberi (sav) Tebuk savaşından döndüğünde, münafıkların cami olarak adlandırdıkları merkez de hizmete girmeye hazırdı. Münafıklar büyük bir ısrarla Allah resulünden (sav) bu mekanda cemaat namazı kılmasını ve böylece tam anlamı ile cami gibi algılanmasını ve başka müslümanların şüphe duymamasını sağlamak istedi.
Ancak vahiy meleği nazil oldu ve resulüllah efendimizi (sav) münafıkların art niyetinden ve bu mekanı inşa etme amaçlarından haberdar etti. Tevbe suresinin 107 ila 109. Ayetleri bu konuda şöyle buyuruyor: (Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever.
Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. Bu ayetlerin nazil olması ve münafıkların inşa ettiği caminin amacı müminlerin arasına nifak sokmak olduğu beyan edilmesinin ardından İslam peygamberi (sav) bu mekanda namaz kılmadığı gibi hemen yıkılması için talimat verdi, çünkü bu sözde cami İslam ve Müslümanlara yönelik komplo merkezi olacaktı. Yüce Allah münafıkların inşa ettiği bu camiyi, altını sellerin boşalttığı bir ırmağın kıyısında bir uçurumun üzerine inşa edilen temelsiz bir eve benzetiyor. Kuşkusuz böyle bir ev çökmek üzeredir ve içinde yaşayan insanları da ölüme götürür.
Bu temsilde şöyle deniliyor: Ey peygamber, acaba ilahi takva temelleri ve hak tealanın hoşnutluğu için inşa edilen Kuba camii mi daha iyidir, yoksa bir uçurum kenarında inşa Derin derelerde akan ırmaklar kıyılarında bulunan kayaları, taşları ve kumu yıkar götürür, fakat derenin kenarları yukarıdan bakıldığında sağlam ve tehlikesiz gibi gözükür, ancak eğer bir insan farkında olmadan ayağını basacak olursa, altı boşalan ırmağın kenarı aniden çöküverir ve her şeyden habersiz o insanı ırmağın azgın dalgalarına düşürerek boğulmasına sebep olur. Yüce Allah bu ayetlerde zararlı caminin inşa edilmesini böyle bir kıyının üzerinde inşa etmeye benzetmiştir, üstelik burası öyle bir yerdir ki eğer biri yüzme dahi biliyorsa kurtulması imkansızdır.
Burada cehenneme bakan bir yerdir ve açıktır ki burada düşmek, yok olmak demektir ve kurtulmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Kur'an-ı Kerim bu misalinde tefrika, küfür ve şirk ve düşman üssü olmak için inşa edilen caminin temelsiz ve tehlikeli ve helak olma sebebi olduğunu ve insanın cehennem ateşine düşmesine vesile olacağını, ancak Allah rızası için ve takvaya göre inşa edilen caminin dayanıklı ve güvenilir ve cehennemden kurtuluş vesilesi olacağını hatırlatmak istiyor.
Evet, zararlı cami ve temsilinden alınacak ders şu ki Müslümanlar her türlü amellerine çok dikkat etmeleri gerekir, çünkü bazen düşman din ve mezhep kılığında din ve mezhebe karşı savaşır. Bu yüzden İslam tarihine baktığımızda yığında düşmanların ürünü olan sahte mezhepler ve tarikatlarla karşılaşırız. Bunların tek amacı ise öz İslam'a darbe indirmektir. Dolaysıyla Müslümanlar her çağda çevrelerine yüzeysel bakmaktan sakınmalıdır. Nifak her türlü renkte ve her türlü kılıkta karşımıza çıkabilir, hatta din ve camiyi destekleme kılığında.
irib türkçe