Kur'an-ı Kerim ve İnsanı Yetiştirme de Teşvik Yöntemleri - 1
Talim ve terbiye sürecinde teşvik etme veya ceza verme önemli araçlardan sayılır ve insanın davranışlarını düzeltmesi ve içinde yeni saiklerin oluşmasında derin etkisi söz konusudur. bu araç da diğer talim ve terbiye yöntemleri gibi özel bir hassasiyet arz eder, öyle ki yerinde kullanıldığı takdirde olumlu ve yapıcı ve yerinde olmayan zamanlarda olumsuz ve yıkıcı tesirleri olur.
Teşvik, insanı hedeflediği işi yapma rağbetini arttırır ve psikolojisini daha şayeste davranışlarda bulunma açısından olumlu etkiler. Genelde teşvik, cezadan önceliklidir ve insanın yeteneklerinin ortaya çıkmasında daha olumlu etki yapar.
İnsan doğası öyle bir yapıya sahiptir ki genelde teşvik edildiği vakit yaptığı işi daha da iyi yapmaya çalışır. Kuşkusuz teşvik, uygun davranışların öğrenilmesi ve takviye edilmesinde etkilidir. Tüm insanlar, hatta ileri yaştaki insanlar, yaşamının sonuna kadar teşvike muhtaçtır.
Teşvik, insanlara moral kazandırır ve işine daha iyi odaklanmasına yardımcı olur. Teşvik, insanda uygun hareketlere ivme kazandırır ve şayeste amelleri güçlendirir. Teşvik edilen insan içinde büyük bir huzur ve özgüven hisseder ve kendisini daha zorlu şartlar için hazırlar.
Ancak tenkit edilen veya nankörlükle karşılaşan insan yaptığı işten soğur ve o işi yapmaya rağbet etmez ve ayrıca aşağılık duygusuna kapılır ve içindeki yetenekleri hareket geçiremez. Teşvik ise insanın kişiliğini ihya eder, onu kötümserlik ve karamsarlıktan kurtarır ve yaşama umutla bakmasına vesile olur. Bazen basit bir takdir bile bir insanın yaşamında büyük değişimlere yol açabilir.
Yüce Allah alemleri yaratan ve beşerin varlık sırlarına bilen yegane yaratan olarak insanların yüce hedeflerine ulaşabilmeleri için uygun talim ve terbiye yöntemleri belirlemiştir. Gerçekte Kur'an-ı Kerim'de ahiret sarayı, cennet ve cehennemle ilgili tüm ayetleri ve yine diğer bir çok ayet, söz konusu talim ve terbiye yöntemleri ile ilgili olduğu söylenebilir.
Kur'an-ı Kerim tayyibe ve pak hayatı beyan ederek bu hayata kavuşma yolunu ve ilkelerini öğretirken, teşvikten insanların bu amaca ulaşmaları için içlerinde gerekli saikleri oluşturmak için yararlanmıştır. Kur'an-ı Kerim teşvikleri geniştir, öyle ki hem kullanılan kelimeler ve tabirler ve hem teşvik edilen insanlar bakımından şayeste insanlar için bir çok teşvik belirlenmiştir.
Çeşitli şekillerde beyan edilen bu teşviklerin ortak yönü ise insanları harekete geçirme yönüdür. Kur'an-ı Kerim'de teşvikten "Tebşir ve Beşaret" tabirleri ile söz edilmiştir. Günümüz psikoloji biliminde de bu yöntemin üzerine bolca vurgu yapılmıştır. İslamî talim ve terbiye yönteminde teşvik ve ceza kesin bir ilke olarak kabul edilir. Gerçi bu yöntemde cezadan ziyade teşvik fiiline vurgu yapılır. Bunun sebebi, yaşamın temeli sevgi ve sevmek üzerine inşa edilmiş olmasıdır ve ancak teşvik fayda etmediği yerlerde cezadan söz edilir.
Kur'an-ı Kerim mantığında iyilerle kötüler, şayeste insanlarla şayeste olmayanları bir birinden ayırmak ve her birine haline ve durumuna göre davranmak ve teşvik veya ceza ile onları ıslah etmek ve hidayete erdirmek gerekir. Cennet ve cehennem, peygamberlerin uyarıları ve tebşiri, ceza ve mükafatla ilgili ayetler, teşvik edici ve korkutucu vaatler, hepsi teşvik ve ceza örnekleri ve tecellileridir.
Yüce Allah Bakara suresinin 25. Ayetinin bir bölümünde şöyle buyurur: (Ey peygamber) İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! İlahi peygamberler ve ehlibeyt (sa) fertleri de en temel amaçları olan insanlarda ilahi fıtratı filizlendirme bağlamında bu önemli ilkeden gafil olmamış ve uygun zamanlarda teşvikten yararlanmıştır.
İmam Ali (sa) Mısır'a atadığı valisi Malik Eşter'e yazdığı tarihi fermanında iyileri teşvik etme ve mükafatlandırmanın önemine vurgu yaparken şöyle buyuruyor: Sakın iyiler ve kötüler senin gözünde bir olması, çünkü bu yöntem iyileri iyi amellerden uzaklaştırırken, kötüleri kötü amele sevk eder.
Hz. Ali (sa) insanların talim ve terbiyesinde ilahi teşvik ve cezanın rolü hakkında da şöyle buyurur: Yüce Allah mükafatı itaat etmek ve cezayı da günah için belirledi ki kullarında onlara verebileceği azaptan sakındırsın ve cennete gidecek yolu açsın. Kuşkusuz eğer iyiler ve kötülere aynı şekilde davranılırsa, talim ve terbiye sistemi çöker ve insanlarda kötülüğe doğru eğilim ve iyilikten uzaklaşma isteği artar. Dolaysıyla iyiler teşvik edilme ki daha iyi amellerde bulunma şevki artsın ve kötü amellerden uzak kalma eğilim güçlensin.
Kur'an-ı Kerim türlü yollardan insanları yetiştirmede teşvikten yararlanmıştır. Örneğin Allah teala peygamberine insanlardan zekat alırken onları teşvik etmeyi emretmiştir. Nitekim Tevbe suresinin 103. Ayetinde şöyle okumaktayız: Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.
Yüce Allah bu ayette insanlar zekat verdikleri vakit onlar için dua edilmesini tavsiye ediyor. Gerçekte insanlar zekat ödediklerinde vacip olan bir görevi yerine getirir, ama bu ayet hatta insanların vacip görevlerini yerine getirirken bile teşvik edilmeleri gerektiğini ve bu teşvik, Allah resülünün (sav) insanlara teşekkür etme şeklinde yapılması gerektiğini buyuruyor.
Tarihte de belirtildiği üzere İslam peygamberi (sav) yüce Allah'ın emri üzerine aynı şekilde davranmıştır. Allah resulü (sav) bir insanın zekatını teslim aldığında hakkında hayır duada bulunur ve Allah'tan o kuluna selam ve salavat göndermesini talep ederdi. Yüce Allah yapılan bu duanın zekat veren insanın içinde bir huzura vesile olduğunu ve kalbine rahmet nazil olduğunu hissettiğini buyurur.
Bundan başka İslam peygamberi (sav) veya zekatı kabul eden haleflerinin zekat veren insanları takdir etmeleri bu insanlarda görecede bir şeyler kaybetmelerine karşın daha iyi bir şek kazandıkları hissini yaratır. Kur'an-ı Kerim ayrıca sabrın, Allah yolunda cihat etmenin, şükretmeni, emri maruf ve nehyi münkir yapmanın ve bunun gibi Allah katına yakınlaşmaya vesile olan amellerin sonucunu ve mükafatını en güzel şekliyle beyan ediyor.
Örneğin bu semavi kitap İbrahim suresinin 23. Ayetinde salih insanlara cennet vaadinde bulunurken, aynı surenin 7. Ayetinde de şükredenlere nimetlerinin artacağını ve bir başka yerde tevbe edenlere ilahi af ve merhameti müjdeliyor. Bu tür teşvikler ve gaybi yardımlar ve fani dünyadaki yaşamda açılışlar, insanları harekete yöneltir ve içinde bir şevk yaratır.
İnsanın içinde bu şevki yaratan veya iyi bir ameli yapmaya veya kötü bir ameli terk etmeye teşvik eden bu ayetler gerçekte teşvik araçları sayılır. Sabır, tevekkül, ihlas ve bunun gibi bir çok olumlu sıfat, Kur'an-ı Kerim'in teşvik ettiği durumlardır. Kur'an-ı Kerim'de ve masum imamların (sa) rivayetlerinde çeşitli mükafatlardan söz edilmiş ve hepsinin iyi amellerin karşılığı olduğu beyan edilmiştir.
Yüce Allah Kur'an-ı Kerim ayetlerinde insanlara manevi mükafat ve cennet nimetleri ile müjdelemiş ve böylece insanları bu mükafatlara kavuşmak amacıyla tahrik ederek salih amellerde bulunmalarını sağlamıştır. Bu ayetlerde yüce Allah cennetin ve ahiretteki yaşamda huzurun ancak iman ehli olanlara özgü olduğunu buyurmuştur. Bu nimetler ve mükafatlar ancak iyi amellerle elde edilebilir.
Kur'an-ı Kerim'de bu mükafatlar, insanın onurlu bir yaşamı ve uhrevi saadet isteğine verilen bir cevaptır. Bu yüzden masum imamların (sa) dua ve emirlerinde insanları cezbetmek ve onları harekete geçirmek için mükafat meselesine yer yer vurgu yapılmıştır.
irib türkçe