Geçen bölümde vurgulandığı üzere bazı işlerin ahlaki rezilliklerle mücadelede ve insanlarda fazilet ilkelerini güçlendirmekte önemli etkisi söz konusudur. Bugünkü sohbetimizde bu bağlamda insanın dostları ve muaşeret ettiği kişilerin tesirinden söz edeceğiz. Bu konuda İslam peygamberi (sav) ve masum imamlardan (sa) bir çok hadis ve rivayet günümüze dek gelmiştir. İslam peygamberi (sav) bu konuya o kadar önem vermiştir ki bir hadiste şöyle buyurur: İnsan dostu ve arkadaşının izlediği dini izler. Benzer manayı İmam Sadık (sa) Allah resülünün (sav) kelamından yararlanarak başka türlü beyan etmiş ve şöyle buyurmuştur:
Bidat edenlerle arkadaşlık etmeyin, onlarla oturup kalkmayın, çünkü halkın gözünde onlardan biri gibi olursunuz. Resulüllah (sav) insan dostunun ve arkadaşının dinini izler, diye buyurmuştur. Aynı mana bir başka hadiste ve İmam Ali’den (sa) karşılıklı etkileşim şeklinde beyan edilmiştir. İmam Ali (sa) şöyle buyurur: İyilerle oturup kalkmak, kötülerin iyilere katılmasını sağlar, iyileri kötülerle oturup kalkması ise iyilerin kötülere katılmasını. Bu hadisin devamında çok anlamlı bir ifade daha şöyle yer alıyor: Durumunu bilmediğiniz, dininden haberiniz olmayan kimsenin kimlerle arkadaşlık ettiğini ve kimlerle oturup kalktığına bakın.
Eğer Allah’ın dostları ile oturup kalkıyorsa, onu müminlerden ve eğer hak düşmanları ile oturup kalkıyorsa, kötülerden bilin. Bazı rivayetlerde ise bu mana açık bir benzetme ile şöyle beyan edilmiştir: Kötülerle oturup kalkmak, kötülüğe sebep olur, hani kötü kokan bir yerden esen rüzgarın kötü kokuyu her tarafa yaydığı gibi. Tüm bu tabirlerden anlaşıldığı üzere kötülerle muaşeret etmenin kötülüğe sebebiyet verdiği, iyilerle muaşeret etmenin insanın kalbinde hidayet ve fazilet nurunu arttırdığı anlaşılır. Yine emirülmüminin Ali’den (sa) bir hadiste şöyle okumaktayız: Gönüller akıl ve düşünce sahibi olan insanlarla muaşerette aydınlanır.
O hazret bir başka yerde de şöyle buyurur: fazilet ehli olanlarla oturup kalkmak, gönüllerin hayat kaynağıdır. Dostlarla muaşeret etmek ve onlarla oturup kalkmanın insan psikolojisi üzerinde etkisi o kadar fazladır ki Hz. Süleyman’dan (sa) bir hadiste de şöyle okumaktayız: Kiminle oturup kalktığına bakmadan birinin hakkında yargıda bulunmayın, çünkü insanı dostları ile tanıyabilirsiniz. Lokman Hekim ise evladına yaptığı nasihatinde şöyle diyor: evladım, bilginlerle arkadaşlık et ve onlara yakın dur. Bilginlerle muaşeret et ve onları evlerinde ziyaret et ki onlara benzeyesin ve dünya ahiret onlarla ol. Sözün kısası, İslam hadislerinde dostların bir biri üzerindeki tesiri ve ahlaki açıdan bir birine benzemeleri konusunda bol bol vurgu yapılmıştır ki eğer hepsini anlatacak olursak, zaman yetmez. Şimdi bu sohbetimizi İmam Ali’den (sa) kısa ama anlamlı bir hadisle noktalamak istiyoruz.
O hazret evladı İmam Hasan’a vasiyetlerinde şöyle buyurur: iyilere yakın dur ve onlarla oturup kalk ki onlar gibi olursun ve kötülerden uzak dur ki kötülüklerden uzak durmuş olursun. Sohbetimize muaşeretin mantıklı tahlillerin üzerindeki etkisi ile devam edeceğiz. Kanaat önderleri bir şeyin ihtimali için en iyi delil, o şeyin vuku bulması olduğunu söylüyor. Bu çerçevede kötülerle muaşeretin her türlü ahlaki sapkınlığa yol açtığı ve iyilerle muaşeret etmenin insan ruhunu olumlu etkilemesi ile ilgili en iyi delil, yaşanan örneklere bakmaktır. Çirkin ahlak epidemik hastalıklar gibi bulaştığı ve hızla yakınlar ve dostlar arasında yayıldığı benzetmesi gerçekten güzel bir benzetmedir. Bu durum özellikle çocuklarda az bilgi veya bazı yetişkinlerde iman zafiyeti yüzünden başkalarının ahlakını örnek alma durumları için geçerlidir. Bu durumlarda kötü insanlarla muaşeret etmek, tehlikeli ve ölümcül bir zehir gibidir.
Nitekim bir çok iyi insan kötülerle muaşeret yüzünden ahlakı alt üst olmuş ve yaşamı bütünüyle değişmiştir. Psikologlar bu tür durumlar için çeşitli sebeplerden söz ediyor. Örneğin insanlar bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde dostlarında veya yakınlarında gördükleri durumdan etkilenir. Yani mutlu bir insan çevresindeki insanları mutlu ettiği gibi depresyon içinde olan bir insan çevresindekileri depresyona sürükler. Yine umutsuz insan arkadaşlarını da umutsuz ve kötümser yapar ve bu özellik, dostların hızla bir birini etkilemelerine yol açtı. Yine çirkinliklerin ve kötülüklerin sürekli tekrarlanmasını görmek, bu amellerin kabahatini azaltır ve zamanla normal bir amel haline getirdi, oysa günahtan uzak durmakta etkili etkenlerden biri, günahın kabahati ve çirkinliğinden sakınmaktır. Psikologlara göre insanların üzerinde telkinin tesiri inkar edilemez bir gerçektir ve kötü dost, arkadaşlarını da telkinleri ile kötü yapar.
Öte yandan kötülerle muaşeret etmek, insanda kötümserliği duygusunu güçlendirir ve insan herkese karşı kötümser bakmaya başlar ve bu da insanın günah ve ahlaki fesat vadisine sürüklenmesine yol açar. İmam Ali (sa) bir hadiste, kötülerle oturup kalkmak, iyilere karşı kötümserliğe yol açar diye buyurmuştur. Kötülerle muaşaret etmek hatta kalplerin ölümüne yol açtığı beyan edilir. İslam peygamberi (sav) bir hadiste şöyle buyurur: Dört şey insanın kalbini öldürür. Bunlardan biri ölülerle oturup kalkmaktır. Sahabe arz eder: ya resulüllah ölülerden maksat kimlerdir? Allah resulü (sav) şöyle buyurur: israf eden her zengin. Yine bir başka yerde şöyle okumaktayız: kötülerle oturup kalkma ki kötü söz, sen pak olsan bile seni kötü yapar, nitekim güneş parladığı halde bir parça kara bulut önünü kaplar. Kötülerden uzak durma konusunda büyüklerimizin ve evliyaların ve din önderlerinin yaptığı vurgu bu anlattıklarımızla sınırlı değildir ve bundan başka da bir çok yerde bu vurgu söz konusu olmuştur.