Susmanın düşünmenin derinliği ve aklın sağlamlığı üzerindeki etkisi hakkında İslam peygamberinden (sav) şöyle rivayet edilir: Mümin insanı sessiz olduğunu gördüğünüzde ona yaklaşın, çünkü bilim ve hikmetini size telkin eder. Mümin insan az konuşur, daha çok uygular, münafıksa çok konuşur, ameli azdır. Yine Emirülmüminin Ali’den (sa) bir hadiste şöyle okumaktayız: Çok sessiz ol ki düşüncen gelişsin ve aklın nurani olsun ve insanlar senin elin ve dilinden korunsun. Bu rivayetlerle fikir ve düşüncenin gelişmesi ile susma arasında yakın ve sıkı bir bağ olduğu sonucu ortaya çıkar.
Bunun sebebi de gayet net ve açıktır. Çünkü insanın fikri gücünün büyük bir bölümü beyhude laf etmekte heba olur. İnsan sustuğu vakit ise bu güçler birleşir ve bir tek nokta üzerinde odaklanır ve insan düşüncesini çalıştırır ve böylece hikmet kapıları açılır. İşte bu yüzden insanlar çok konuşmayı akılsızlık işareti olarak tanımlamıştır ve aklı kıt olan insanlar boş laf çok eder.
Bazı rivayetlerden ise susmanın önemli ibadetlerden biri olduğu anlaşılır. Örneğin İslam Peygamberi’nin (sav) Ebuzer’e nasihatlerinde şöyle okumaktayız: Dört şey vardır ki mümin insana nasip olur. Bunların ilki susmaktır ki ibadetlerin başlangıcı sayılır. İmam Ali Bin Musa (sa) bir hadiste şöyle buyurmakta:
Susmak sadece ilim ve bilim aracı değil, aynı zamanda her türlü hayır ve iyiliğe yönelme vesilesidir. Susmak bilim kapılarından biridir. Susmak sevgi getirir ve tüm hayır işlerin rehberidir. İmamın bu hadiste susmanın sevgiye vesile olduğunu buyurmasından maksat şu ki aslında bir çok küskünlükler ve düşmanlıklar imalı sözlerin ve yanlış tabirleri kullanmanın sonucu ortaya çıkar, oysa susmak insanı bu durumlardan kurtarır. Susmak ayrıca insanı bir çok günaha bulaşmaktan korur ve sonuçta cennetin anahtarıdır. Nitekim Allah Resulünden (sav) bir hadiste şöyle okumaktayız: Bir gün saadet ve kurtuluş talebinde olan adamın biri Resulüllah’ın (sav) huzuruna çıktı. İslam peygamberi (sav) adama şöyle buyurdu: Sana öyle bir şeye tavsiye edeyim mi ki Allah onun vesilesi ile seni cennete alsın? Adam, evet ya Resulüllah diye arz etti. İslam Peygamberi şöyle buyurdu:
Önce infakta bulun ve mazlumlara ve mağdurlara yardımda bulun ve ardından sus. Yani iyilikten başka her şeyde sus. Eğer bu sıfatlardan biri sende olursa, seni cennete götürecektir. Burada şunu da hatırlatmak isteriz ki eğer susmanın önemi, insan düşüncesi üzerindeki yapıcı tesirleri, insanları günahtan koruması ve kişiliğini geliştirmesi ve benzeri faydalarından söz ediyorsak, bunun anlamı konuşmanın her yerde tenkit edilen bir durum olduğu ve insanın her yerde susması gerektiği değildir. Çünkü bu tür bir suskunluk başlı başına büyük bir afettir. İslami rivayetlerde ve Kur'an'ı Kerim ayetlerinde susmanın takdir edilmesinin amacını, insanları beyhude konuşmaktan ve boş laf etmekten sakındırmaktır.
Yoksa bir çok durumda konuşmak vacip ve susmak haramdır. Nitekim Rahman suresinde insanın yaratılmasından sonra en büyük nimet olarak konuşma nimetinden söz edilmiştir ve bu da insanoğlunun en büyük onurudur. Bilindiği üzere namaz, hac, Kur'an'ı Kerim tilaveti, zikir ve benzeri bir çok büyük ibadet dil aracılığı ile gerçekleşir.
Emri maruf ve nehyi münkir, vacip ilimlerin eğitimi, cahillerin irşad edilmesi, gafil insanların cezalandırılması, hakka ve adalete davet ve diğer bir çok yapıcı fiil dille gerçekleşir. Hiç bir düşünür ve bilgin bu tür durumlarda susmayı önermez. Gerçekte insanları felakete sürükleyen şey, fuzuli laf etmektir ve bu yüzden bu konuda uyanık ve dikkatli olmak ve fazla konuşmaktan sakınmak gerekir. İmam Secced (sa) bu bağlamda çok güzel bir sözü vardır ki konuya en güzel biçimde açıklık getirmiştir. Bir gün adamın biri o hazretten sorar: Acaba konuşmak mı, yoksa susmak mı daha faziletlidir? İmam şöyle karşılık verir:
Her biri kendine göre afetleri vardır. Eğer her ikisi bu afetlerden arınmışsa, bu durumda konuşmak susmaya göre daha faziletlidir. Adam bunun nasıl olduğunu sordu. İmam şöyle karşılık verdi: Bunun sebebi şudur ki yüce Allah peygamberlerini ve enbiyalarını susmak için görevlendirmedi, bilakis onları konuşmakla görevlendirdi. Cennet susmakla elde edilemez. İlahi vilayet de susmakla hasıl olmaz ve yine cehennemin ateşinden de susmakla kurtulamayız. Tüm bunlar kelam ve konuşmakla elde edilir. ben asla ayı güneşle bir tutmak, hatta susmanın faziletini beyan etmek istediğinizde konuşmak zorundasınız, oysa konuşmanın fazileti susmakla anlatılamaz.
Kuşkusuz susmak ve konuşmanın her biri kendi yerinde özel bir yeri ve mevkii vardır ve her birinin hem olumlu ve hem olumsuz yönleri söz konusudur. Yine konuşmanın olumlu yönleri olumsuz yönlerine nazaran fazladır, ancak konuşmanın olumlu yönleri insan nefsini tezhip etmekte başarılı olduğu durumlarda aşikar olduğundan, bu yolun başında olanlara daha çok susmaları tavsiye edilir ve ne zaman nefislerine galip gelmekte başarılı olurlarsa, o zaman konuşmaları ve insanları hidayete erdirmeleri gerekir.
Burada ortada açık bir kriter söz konusudur. Eğer bir gün boyunca konuştuklarımızı kaydeder ve daha sonra her türlü bağnazlıktan uzak ve tarafsız bir şekilde konuştuklarımızı irdeleyecek olursak, bir günde telaffuz ettiğimiz binlerce sözcüğün az bir kısmı ilahi amaçlar veya yaşamının zaruri ihtiyaçları ile ilgili olduğunu ve geriye kalan kısmının beyhude sözler olduğunu ve muhtemelen bazılarının da şaibeli ve günaha bulaşan sözler olduğunu anlarız. İşte susmanın bir amacı bu fuzuli sözleri silmek ve böylece muhtemel günaha bulaşmaktan korunmaktır.