Hz. Muhammed (s.a.a) ve Bahira

Hz. Muhammed (s.a.a) ve Bahira

Hz. Muhammed'in (s.a.a) gençliği ve Bahira ile karşılaşması

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.A) GENÇLİĞİ

Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.a) daha dünyaya gelmeden babası Abdullah’ı kaybetmişti. Hz. Muhammed (s.a.a) dünyaya geldikten sonra dedesi Abdulmuttalib onun korumasını üstlendi.

Abdulmuttalib, Hz. Muhammed (s.a.a) sekiz yaşına gelinceye kadar onu korudu ve yetiştirdi. Ama doğmadan babasını ve altı yaşındayken de annesini kaybetmiş olan Hz. Muhammed’in (s.a.a) sekiz yaşındayken de dedesi Abdulmuttalib’i de kaybetti.

Yetim bir çocuk olan Hz. Muhammed’in (s.a.a) bakımını amcası Hz. Ebutalib üstlendi. Hz. Ebutalib, Hz. Muhammed’i (s.a.a) çok seviyordu ve nereye gitse onu da yanında götürüyordu.

Hatta Şam’a yaptığı uzun ticari yolculuklara bile Hz. Muhammed’i (s.a.a) götürüyordu.

ŞAM’A YOLCULUK VE BAHİRA’YLA KARŞILAŞMA

Bu yolculuklardan birisinde Mekke’den gelen Kureyş kabilesi Busra denilen bir bölgeye varmıştı. Kendi manastırında ibadet halinde olan Bahira adında bir rahip gelen kafileye baktı ve ilginç bir manzarayla karşılaştı. Kafilenin üzerinde bir bulut vardı ve o kafileden ayrılmıyor ve üzerlerine gölge ediyordu.

Aşağıya indi ve hizmetçisinden gidip onlara de ki “Bu akşam hepiniz benim misafirimsiniz.”

Kafiledeki herkes bu davete icabet ettiler ve küçük yaşta olan Hz. Muhammed’i (s.a.a) malların başında bıraktılar. Bahira, bulut parçasının hareket etmeyip sabit kaldığını görünce onlara sordu:

Kafilenin tümü burada mı?

“Yaş olarak herkesten küçük olan birisi dışında herkes burada” dediler.

Bahira, “söyleyin o da gelsin” dedi.

Hz. Muhammed’i de (s.a.a) getirdiler ve bulutta onunla birlikte harekete geçti. Rahip Bahira şaşkınlığını gizleyemiyor ve sürekli ona bakıyordu.  Yemekten sonra Hz. Muhammed’e (s.a.a) bakarak dedi:

Sana bir şey sormak istiyorum ve benim cevabımı vermen için seni Lat ve Uzza’ya ant veriyorum. (Lat ve Uzza o dönem Arapların taptığı iki putun ismiydi.)

Hz. Muhammed (s.a.a) dedi:

En nefret ettiğim iki isme beni yemin ettirdin.

Bahira: “Seni Allah’a ant veriyorum ki benim cevabımı ver” deyince Hz. Muhammed (s.a.a) dedi: “Sorunu sor.”

Bahira Hz. Muhammed’le (s.a.a) yaptığı kısa sohbetten sonra eline- ayağına düşüp öptü ve dedi:

“Eğer senin zamanında yaşayacak olsam, herkesin önünde senin düşmanlarına karşı savaşacağım, sen insanoğlunun büyüyüşün…”

Bahira sordu: “Bu genç kimin oğlu?”

Kafiledekiler Hz. Ebutalib’i göstermek istediklerinde Bahira dedi: “Hayır bu gencin babasının hayatta olmaması gerek.”

Ebutalib dedi: “Doğrudur o benim kardeşimin oğludur.”

Bahira dedi: “Bu gencin geleceği çok parlak ve önemlidir. Benim onda gördüğümü Yahudiler görecek olurlarsa onu ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Onu onların kötülüklerinden koru.”

Ebutalib: “O ne yapacak ki? Yahudilerin onunla ne işleri var ki?  Diye sordu.

Bahira ise: “O geleceğin Peygamberidir ve vahiy meleği ona inecektir” dedi.

Ebutalib: “Allah onu yalnız bırakmayacaktır ve onu kendi düşmanlarına karşı koruyacaktır.” Dedi.

Hz. Muhammed (s.a.a) gençlik döneminde amcası Ebutalib’in yükünü hafifletmek için halkın koyunlarını alıp sahraya çıkarıyordu ve karşılığında ücret alıyordu.

Hz. Muhammed (s.a.a) gençliğinde de dürüstlüğü ve doğruluğuyla meşhurdu. Öyle ki o yaşlarda ona ‘Emin’ güvenilir lakabını vermişlerdi.

Etrafını fesat kaplamasına rağmen bir küçük hata ve günahı bile yoktu. Kendisini günahlardan hatalardan korumaktaydı. Genç yaşında bile güzel ahlakıyla dillere destandı.