Hepimiz bir bitkinin oturup kalkması diye bir durumu söz konusu olmadığını biliyoruz, Demek ayetteki istivadan maksat onun rüzgar, yağmur vb. etkenler karşısında kendini koruyabilecek bir istikrara kavuşmasıdır.
Yine insan gemiye veya dört ayaklı hayvanların üzerine bindiği zaman "istiva" kelimesini kullanmakta ve buyurmaktadır ki:
Bu ayette insanın sebatı olmayan bu bineklere binmesi konusunda "istiva" kelimesinden yararlanılmıştır. Fakat maksat kuud ve oturmak değil, binicinin bineğe sulta ve istilası, onun yular ve kontrolünü ele alması ve onu istediği yöne sürmesidir; çünkü ayet şu şekildedevam etmektedir:
"Ve dersiniz ki: Bunu bizim hizmetimize veren (Allah)ın şanı yücedir..."
Başka bir ayette Hz. Nuh (a.s)’a kendisi ve müminler gemiye yerleştiği zaman kendilerini zalimlerden kurtardığı için Allah'a şükretmelerini emrediyor ve şöyle buyuruyor:
"Sen ve yanında bulunanlar gemiye istiva ettiğiniz/ yerleştiğiniz zaman: Bizi o zalim kavimden kurtaran Allah'a hamdolsun, de." (Müminun, 28)
Bu ayette "istiva"dan maksat kuud ve oturmak değildir; aksi durumda "izâ celeste" veya "kaedte" buyurması gerekirdi. Yine maksat binmek de değildir; aksi durumda "iza rekebte" buyurması gerekirdi. Nitekim Hz. Nuh (a.s) oğlunu gemiye binmeye davet ettiği zaman "rükub=binmek" sözcüğünü kullanmış ve şöyle buyurmuştur: "Oğulcağızın irkeb=bin bizimle birlikte." Bundan maksat Hz. Nuh (a.s) ve gemidekilerin gemiye sahip olduklarını, geminin kontrolünü ele geçirip dalgalar karşısında onu yönlendirmelerini açıklamaktır; nitekim buyuruyor ki:
"Gemi onları dağ gibi dalga(lar) arasından geçiriyordu." (Hûd, 42) iste onlar böyle bir binekte mutasarrıf oldukları için, Allah Teala bundan dolayı kendisine şükretmelerini emrediyor: Allah'a hamdolsun, de.
Bu ve benzeri ayetler "istiva"nın oturmak veya maddi olarak yerleşmek anlamında tefsir edilmesinin doğru olmadığını, "istiva"nın istila eden kişiyle birlikte gerçekleşen sulta ve tasarruf olduğunu göstermektedir. Elbette her şeye oranla sulta ve tasarrufun farklı olduğu bellidir.
Arap lügatinde de "istiva" kelimesi "istila=sulta ve tasarruf" anlamında oldukça fazla kullanılmaktadır.
Ahtel, Irak'ı egemenliğine geçiren ve sulta kuran Abdulmelik'in kardeşi "Bişr" hakkında şöyle diyor:
Beşr Irak'a istiva etti / sulta kurdu
Kılıç sallamadan, kan dökmeden
Başka bir şair de şöyle diyor:
Onara galip gelip istila kurduğumuzda
Akbabalara ve yırtıcı hayvanlara yem olsunlar diye onları bıraktık
Bunların hiç birinde oturmak söz konusu değildir; maksat fetih, zafer, sulta ve istila kurmaktır ve bu da istiva sözcüğünün asıl anlamının istila olduğunu, göstermektedir elbette bu istila oturmakla birlikte olduğunda ise oturan kişideki bu özelliği vurgulamak için kullanılır.
Bu karine ve belirtileri incelediğimizde "istiva" sözcüğünün anlamı ortaya çıkar. Görüldüğü gibi gerçekte bu konuda tevil, ayeti anlamak için onun anlam ve müfredatını incelemek anlamındadır; dolayısıyla aynı incelemeyi "arş" sözcüğü hakkında da yapmamız gerekir.