Elbette bu doğru tutuma karşı, fitne çıkarmaktan başka bir amacı olmayan sapmış ve ön yargılı olan kimseler, muhkem ayetlere müracaat etmeden ayetlerin benzerlik gösterdiği şüpheli anlamlarından birini tutup fitne çıkarmak isterler. Oysa ilimde rusuh edenler ayetlerin şüpheli zahirlerine önem vermeyip bir takım belirtiler ve özellikle ifadesi açık olan diğer ayetlerle müteşabih ayetin derinliklerine inerek gerçeğe ulaşmaya ve ayetin delaletini sağlamlaştırmaya çalışırlar. Bunu bir örnekle açıklayalım:
Kur’an-ı Kerim Tâhâ suresinde Allah Teala'yı şöyle tavsif etmektedir:
Arapça'da "istiva" istikrar bulmak anlamındadır; nitekim buyuruyor ki:
Teşbih (benzetme) ve tecsim (cisimlendirme) eğilimi olan ön yargılı kişiler Allah Teala'nın arşa istivasını bildiren Tâhâ suresini söz konusu ayetini Yüce Allah’ın bir taht üzerine yerleşmesi şeklinde tefsir etmişlerdir; onlar Allah Teala'nın padişahlar gibi bir tahtı olduğunu ve onun üzerinde oturduğunu kabullenmişlerdir. Böyle bir anlam, ayetin ilkel zahiri anlamıdır. Oysa bu gibi ayetlerde, o ayette ve diğer ayetlerdeki karineleri göz önünde bulundurup ayetin gerçek anlamını elde etmek gerekir. Şimdi örnek olarak bu ayetin zahirini gerçek anlamına çevirerek tevil edelim.
Her şeyden önce Kur’an-ı Kerim'in ayetlerinde hiçbir çelişki olmadığını biliyoruz. Diğer yandan Kur'an'ın açık bir şekilde Allah Teala'yı şöyle tanıttığına dikkat etmek gerekir:
Başka bir ayette, "Gözler O'nu göremez, O gözleri görür..." (En'am, 103) buyuruyor.
Üçüncü ayette ise, "...Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona çıkanı bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir..." (Hadid, 4)
Bu ayetler, Allah Teala'nın her türlü benzer ve eşi olmasını reddetmekte ve O'nu gözlerimizin algılayıp kavramak sondan üstün bilmektedir; Allah Teala’yı bu sıfatlarıyla tanımak, Tâhâ suresindeki yukarıda zikredilen ayetin anlamında daha fazla düşünmemizi gerekli kılar.
Bu temel bilgi çerçevesinde üç noktaya dikkat ederek ayetin gerçek anlamına ulaşabiliriz:
1- Kur'an dilinde ve lügatte "istivanın anlamı".
2- Lügat ve örfte "arş"ın anlamı.
3- Diğer ayetlerde bu cümleyle ilgili karineler.
Bu üç noktayı incelediğimiz de“O Rahman Arş’a istiva etmiştir.” ayetinin, Allah Teala'nın tahta oturmasıyla hiçbir ilişkisi olmadığı anlaşılır.
Şimdi bu üç noktayı kısaca inceleyelim:
Kur’an-ı Kerim'de ve Lügatta "İstiva"
Kur’an-ı Kerim oturmaktan sözettiği zaman, "kuud" kelimesini kullanmaktadır:
"Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerinde yatarken Allah'ı anarlar..." (Âl-i İmran, 191)
Yine buyuruyor ki:
"Namaz bittiği zaman ayakta, oturarak ve yanlarınız üzerinde (uzanarak) Allah'ı anın..." (Nisâ, 103)
Oysa "istiva" sözcüğü hakim olmak ve tasallut anlamında kullanılmaktadır. Hatta halum olmalı ve sulta kurmak kuud=oturmakla birlikte olduğunda bile bu sözcüğün kullanılmasının nedeni oturan kişide oturmasından dolayı meydana gelen sultadır. Örneğin Kur’an-ı Kerim zayıflıktan kurtulup güç kazanan ve sonunda güç ve sağlamlığından dolayı kendi başına duran başka bir ifadeyle kendi yerine oturan bir bitki hakkında "istiva" sözcüğünü kullanmaktadır: