Galu Bela'dan Beri Müslümanım
Allah'a kulluk edeceğine, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayacağına dair Allah insanlardan taahhüt almıştır. Milletler ve nesiller boyunca insanlığın gelişme süreci içinde bu taahhüt varolacaktır. İnsanların çoğu, bu taahhüdü ya bozdu ya unuttu. Kendilerine bu sözlerini hatırlatan ayetler veya bu taahhüde çağıran peygamberler geldiğinde, ayetleri inkâr edip peygamberlere zulmettiler. Bu taahhüdü insanların çok azı hatırladı.
Şöyle ki, insanların Allah'a verdikleri bu söz, dinî çağrıların içeriklerinin özetidir. Bu çağrı insanlara indiğinde -insanların kabul ve reddetme yetenekleri farklıdır- indiği yerlere ve insanların içinde bulundukları durumlara ve şartlara bağlı olarak kaçınılmaz olarak değişik sonuçlara yol açtı. Fıtratın özüne bağlı kalan temiz vicdanlarda Allah'a ve onun ayetlerine iman etme sonucunu doğururken çoğunluğu oluşturan, toprağa yapışık ve dünyevî arzulara batmış nefislerde bunun tersine küfre ve isyana yönelmeyi doğurdu.
Bunun sonucu, müminler için özel ilâhî lütuflardır. Dünyada başarı, destek ve fetih; ahirette ise cehennemden kurtuluş, cennete ve oranın çeşitli nimetlerine kavuşma gibi. Bu sürecin kâfirlere yönelik sonucu ise, ilâhî gazap ve toplu helâke yol açan azaptır. Bu azapla soyları kurur, ocakları söner, tarihî bir hatıra olurlar ve parçalanarak dağılırlar. Ahiretteki azapları ise, daha perişan edici olur, hiçbir yardım edici bulamazlar.
Bu, Allah'ın kulları arasında geçmişte işleyen ve gelecekte de yürürlükte kalacak olan değişmez kanunudur. Hüküm veren Allah'tır, O'nun hükmünü gözden geçirecek kimse yoktur ve O, doğru yol üzeredir.
Bu kanunun ayrıntıları, Allah'a ve O'nun ayetlerine inanmaya çağırmak maksadı ile bir kavme anlatıldığı zaman, bu iş, onlara yönelik bir uyarma olur. Müminlere anlatıldığı zaman ise, onlar Rableri ve O'nun yüceliği hakkında belirli oranda bilgi ve marifet sahibi olduklarına göre, bu iş, onlara Allah'ın ayetlerini hatırlatmak ve gerektirdiği bilgileri öğretmek olur. Bu gerekli bilgiler; Allah'ı, O'nun güzel isimlerini, yüce sıfatlarını, dünyada ve ahirette geçerli olan kanunlarını bilmektir.
Aynı zamanda müminlere yönelik de bir hatırlatmadır; onlara Allah'a, ahirete ve Allah'ın ayetleri niteliğindeki gerçeklere dair bilgileri içeren imanlarının özetini hatırlatmaktadır.
"De ki: Rabbim bana ölçülü ve dengeli olmayı emretti." (29. ayet)
"De ki: Allah sadece açık-gizli bütün çirkin işleri... haram etmiştir." (33. ayet)
"De ki: Allah'ın, kulları için çıkardığı ziynetini ve temiz rızkları kim haram kılmıştır?" (32. ayet) Buradan bu surenin, içinde "De ki: Bana vahyolunanda... Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir hayvan dışında, yiyen kimse için haram edilmiş bir şey bulamıyorum." (En'âm, 145)
"De ki: Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım." (En'âm, 151)