El-Mizan Tefsirinde Kelime Ve Kavramlar 7
El-Mizan Tefsirinde Kelime Ve Kavramlar 7
CİLT 7
CEĞALE-HALAGE: "Ca'l" sözcüğü "yaratma" anlamına gelir. Ne var ki, yaratma anlamına gelen "khalk" kelimesi, etimolojik yapısı itibariyle, elbisenin yıpranması anlamını içerdiğinden, çeşitli ögelerin bileşiminden bir şey meydana getirmek anlamını ifade eder. "Ca'l" için ise böyle bir ayrıntı söz konusu değildir. Belki de, göklerin ve yerin yaratılışından söz edilirken “khalk” sözcüğünün kullanılması, buna karşın karanlığın ve aydınlığın yaratılmasından söz edilirken de “ca’l” sözcüğünün kullanılması, karanlık ve aydınlığın aksine göklerin ve yerin varoluşunda terkip olgusunun söz konusu olmasından kaynaklanmış olabilir. Bu yüzden karanlık ve aydınlığın yaratılışından söz edilirken “ca’l” sözcüğü kullanılmıştır. Yine de doğrusunu Yüce Allah bilir. (6:1)
ECEL: “Ecel” sözcüğü , kullanım itibariyle, sürenin tamamı anlamına gelen “ecel” sözcüğünün bir ayrıntısı mahiyetindedir.Yani sürenin sonu anlamındaki “ecel”, önceleri “biten, tamamlanan süre”anlamında “ecel-i makziy” şeklnde kullanılmış, daha sonra nitelik hazfedilerek nitelenenle yetinilmiştir. Dolayısıyla “ecel” (süre) dendiğinde akla “biten süre” anlamı gelmiştir. Ragıp İsfehani el-Müfredat adlı eserinde der ki: “İnsanın hayatı için öngörülen süreye ‘ecel’ denir.Dolayısıyla ‘eceli geldi’ dendiğinde, bunun anlamı ‘ölümü yaklaştı’ dır. Sözcüğün asıl anlamı, sürenin tamamlanmasıdır.(Ragıp’tan alıntı burada son buldu) (6:2)
MİDRÂR: Ragıp İsfehani el-Müfredat adlı eserinde der ki: “Midrâr kelimesinin aslı ’derr’ ve ‘dirre’dir ve süt anlamına gelir. Bu kelime, devenin isimleri ve sıfatlarının istiare yollu başka anlamlarda kullanılmasından hareketle yağmur anlamında kullanılmıştır. Araplar, ‘lillahi derruhu=ne cömert adam ‘ ve ‘derre derruke=hayırlı olsun,ne güzel yaptın’ derler.Yine aynı sanatın bir yansıması olarak ’lissuki derretun=çarşı ilgi gördü, bol alışveriş yapıldı’ derler.”(6:6)
LEBS: "Lebs" sözcüğü, çirkinliğinden veya gerektirici başka bir nedenden dolayı bir örtüyle bir şeyi örtmek demektir. Bu sözcük "lubs" şeklinde telaffuz edildiğinde ise, hakkın üzerini örtme anlamını ifade eder. Bana öyle geliyor ki, bu kullanımda esas alınmıştır ve aslında her iki telaffuzun anlamı birdir.Ragıp İsfahanî el-Müfredat adlı eserinde der ki:"Lebis'es-sevbe=Giysiyi giydi, demek, 'Onunla örtündü' demektir. 'Elbesehu gayrehu= Giysiyi başkasına giydirdi.' 'el-Lubs' kelimesinin asıl anlamı, bir şeyi örtmektir. Bu anlamda daha çok soyut kavramlar ile ilgili olarak kullanılır. Meselâ, 'Lebiset aleyhi emruhu=İşi karışık oldu' derler. Yüce Allah da şöyle buyuruyor: 'Onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük' [En'âm, 9] 'Hakkı batıl ile karıştırmayın.' [Bakara, 42] 'Neden hakkı batılla karıştırıyorsunuz?' [Âl-i İmrân, 71] 'İnananlar ve imanlarını bir haksızlıkla bulamayanlar...' [En'âm, 82] Araplar, 'Fi'l-emri lebsetün=Bu işte bir karışıklık var' derler." (el-Müfredat'tan alınan alıntı burada sona erdi.) (6:9)
HÂKA: "Hâka" fiilinin kökü olan "el-hayk", ârız olmak ve isabet etmek anlamını ifade eder. Ragıp İsfahanî el-Müfredat adlı eserinde şunları söyler: "Bir görüşe göre, 'hâka' fiilinin aslı 'hakka'dır Sonra bu sözcük 'hâka'ya dönüşmüştür. 'Zelle'nin 'zâle'ye dönüşmesi gibi. Nitekim, 'Fe ezellehum'eş-şeytanu' ifadesi, 'Fe ezâlehuma...' şeklinde de okunmuştur. 'Zemmehu' ve 'zâmehu' sözcükleri arasında da benzeri bir ilişki vardır." (el-Müfredat'tan alınan alıntı sona erdi.) (6:10)