Bidat ve Bidate Karşı Savaş

Bidat ve Bidate Karşı Savaş

Bidat ve Bidate Karşı Savaş

Bidat ve Bidate Karşı Savaş

 اِنَّ الَّذٖينَ فَرَّقُوا دٖينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَسْتَ مِنْهُمْ فٖى شَیْءٍ اِنَّمَا اَمْرُهُمْ اِلَى اللّٰهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ 

“Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların isi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir.”

Enam, 159

Dinde tefrikacılık yani bidat koymak ve dini şahsi düşüncelere göre tefsir etmek gibi yıkıcı eylemler içine girenler, Kur’an’da ve hadislerde en şiddetli ifadelerle uyarılmıştır. Onlardan bazıları şöyledir: “Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için ‘Bu Allah katındandır’ diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!” [1]

〉  İmam Ali (a.s) şöyle buyurur: Her ne zaman bir bidat gelirse, bir sünnet gider. [2] Peygamberlerin ve ulemanın vazifeleri, bidatları kaldırmak ve tahriflerin önünü almaktır. [3]

〉  Rivayetlerde şöyle geçer: “Bidat sahibinin tövbesi, kabul edilmez.”

〉  Allah bidat koyanın hiçbir amelini kabul etmez. [4]

〉  Her kim bidat yerleştirene ihtiram etse ya da razı olur şekilde tebessüm etse dininin mahvolması için adım atmıştır.

〉  Hz. Rasulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim arasında bir ihtilaf peydahlandığı vakit kim benim sünnet ile söylemime göre amel eder ve başkalarının yol ve yöntemleri üzerine hareket etmezse yüz şehid sevabı alır.” [5]

Kur’an’da Yahudi âlimler dinde yarattıkları tahrif ve değişmelerden ötürü defalarca eleştirilmiştir. Hz. Musa (a.s) hakkında ayet ve rivayetlerden şunu anlıyoruz: “Tur Dağı’ndan döndüğünde kavminin inhirafını ve bir buzağıya taptıklarını görünce sinirli bir hâlde Tevrat levhalarını yere atarak kendi yerine vekil olarak bıraktığı kardeşinin sakalından tutarak ‘Neden ümmetim saptı?’ diye çıkışır. Harun cevap olarak: ‘Eğer sapmalarına engel olmak için şiddete başvursaydım korktuğumuz şey olacak yani insanlar dağılacaklardı. Ve sen ‘İnsanlar neden fırka fırka’ oldular diye soracaktın? (Böylelikle senin geri dönmen dahi onların ıslah olmasını sağlayamayacağı bir tefrika olacaktı.)”

Bu ayet ve rivayetler, din bilginlerine mektebin aslını koruma ve fikri sapkınlıklara karşı çıkma gibi ağır sorumluluklar yüklemektedir. Aynı zamanda ümmetin toplumsal birliğini ve korunmasını da vurgulamaktadır.



[1]      Bakara, 79

[2]      Biharu’l Envar, c.2, s.264

[3]      el-Hayat c.2, s.344

[4]      Kenzu’l Ummal, H. 1115

[5]      Biharu’l Envar, c.2, s262