Günah, insanın kendi nefsine yapmış olduğu apacık bir zulümdür. "Onlar, karşı gelmekle bize değil, kendilerine zulmediyorlardı." (Araf 160)
Yüce Rabbimiz biz kullarını iradeli yaratmıştır. İstediğimiz şeyleri yapabilme gücü vermiştir. Bu gücü verdiği gibi, her yapabileceğimiz şeyin bizim hayrımıza olmayacağını bildiğinden dolayı lütfuyla bizlere bazı kurallar belirlemiştir. Yapmamızı yasakladığı bazı yasaklar, yapmamızı özellikle istediği bazı emirler. Bu emir ve yasaklara riayet edenleri de mukafatlandırmak ve cezalandırmak için de Cennet ve Cehennemi yaratmıştır.
Dünya hayatının lezzetleri, insanın ebedi düşmanı Şeytan'ın vesveseleri bizi bazen bu kurallar dışına çıkarmakta ve Allah'a karşı günah işlemekte ve nefsimize zulüm etmekteyiz.
Günah, insanın kendi nefsine yapmış olduğu apacık bir zulümdür. "Onlar, karşı gelmekle bize değil, kendilerine zulmediyorlardı." (Araf 160)
Yüce Allah'ın saymakla bitiremeyeceğimiz nimetlerini "Allah'ın nimetlerini sayacak olursanız bitiremezsiniz" (İbrahim 34) ve sonsuz lütfunu gördüğümüz halde yine ona karşı gelmekteyiz.
"Ey insanoğlu, seni cömert olan Rabbine karşı aldatan nedir?" (İnfitar 6)
Günah yani nefse zulümdür, çünkü o günahlar sebebiyle kalbi katılaşır, tövbe etme nimeti ondan alınabilir ve netice de ilahi azaba yakalanmasına sebep olabilir. Biz Allah'ın günahkar kulları ne yapalım? Acaba tamamıyla bağışlanmaktan ümidimizi keselim mi? Yoksa nasıl olsa Allah bağışlayacaktır mı diyelim?
Rivayetlerimiz, müminlerin bu dünya hayatında korku ve ümit ile yaşadıklarını buyurmaktadır. Yani bizim bir taraftan Allah'ın rahmetine ümit bağlamamız ve diğer taraftan da Allah'ın gazabından korkmamız gerekir. Her ikisinin de aşırısı insanın günahta boğulmasına ve Şeytan'ın vesveselerinin çoğalmasına ve kalplerin katılaşıp Allah'ın rahmetinden uzaklaşma ve tövbe nimetinin elimizden alınmasına sebep olur.Ayetler ve rivayetler bizlere bağışlanma ümidi verdiği gibi gazaptan da korkutmaktadır.
“İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah’ın rahmetini umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder.” (Bakara 218)
"De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." (Zümer 53)
Rivayetlerimiz de ümitsizliğe kapılmak büyük günahlardan sayılmıştır. Allah'ın rahmetinden ümidi kesmek büyük günah olduğu gibi, Allah'ın gazabından emniyette olduğunu düşünmek de büyük günahtır. Yaptığımız ve önem vermediğimiz küçük bir günah bile ilahi gazabı üzerimize çekmemize sebep olabilir.
Hz. Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Günahınızın küçüklüğüne değil, kime karşı günah işlediğinize bakın."
İmam Ali (a.s) buyurdu: "Allah katındaki en büyük günah, yapanı tarafından hafife alınan günahtır." Ğurer'ul Hikem 314
İnsanın ümitsizliğe kapılması ya da gazaptan uzak olduğunu düşünmesi, her ikisi de Şeytan için bir vesvese vesilesidir ve insanın daha çok Allah'ın rahmetinden uzaklaşmasını ve ateşe doğru yaklaşmasını sağlayabilir.
Mübarek Ramazan ayını ve bu mübarek geceleri ganimet sayıp günahlarımızın affı için alemlerin Rabbine yakarabiliriz. Unutmayalım ki o bize anne ve babamızdan bile daha şefkatlidir. Yeterki samimi bir yürekle, samimi bir yakarışla kapısına gidebilelim.
"Rabbimiz, hesap görülecek günde, beni, anamı babamı ve inananları bağışla." (İbrahim 41)
Ali Çalar