Kur'an'ın tahrif olduğu görüşü, ister Şia, ister Ehl-i Sünnet hiç bir müslümanın kabul edemeyeceği bir görüştür. Çünkü izzet ve azamet sahibi olan Allah Teala'nın kendisi Kur'an'ı koruduğunu belirtmiştir:
إنّا نحن نزّلنا الذِکر وإنّا له لحافظون.
"Zikr'i /Kur'an'ı/ biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." Hicr/9.
O halde hiç kimsenin ondan bir harf eksiltip veya ona bir harf eklemesi mümkün değildir. Kur'an Hz. Resulullah (s.a.a.)'in ebedi mucizesidir. O, hikmet sahibi ve övgüye layık olan Allah'tan inen kitaptır; ona ne önünden, ne de arkasından hiçbir batıl yaklaşamaz.
Buna ilaveten, İslam tarihi ve müslümanların asırlar boyunca süregelen yaşayış tarzı da Kur'a'n'ın tahrif olduğunu reddeder. Zira ashabın birçoğu Kur'an'ı ezber bilmekteydi, o-nu ezberlemek ve kendi çocuklarına ezberlettirmek için de adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. O halde hiç bir şahıs, grup veya devletin onu tahrif edip değiştirmesi mümkün değildir.
Bu gün de doğudan batıya, güneyden kuzeye bütün İslam ülkelerini gezdiğimizde, bütün dünyada Kur'an'ın aynı olduğunu ve hiç bir artırma veya eksiltmenin söz konusu olmadığını görürüz. Her ne kadar müslümanlar çeşitli grup ve mezheplere bölünmüşlerse de Kur'an-ı Kerim onların hepsini bir araya toplayan sağlam bir dayanaktır. Kur'an-ı Kerim hususunda İslam ümmeti arasında herhangi bir ihtilaf yoktur; ihtilaflar ancak Kur'an'ın açıklaması ve anlamı üzerindedir. Her bir grup kendi anladığı ve yorumuyla hoşnuttur.