Hayat ve Yaşamın Bölümleri

Hayat ve Yaşamın Bölümleri

Hayat ve Yaşamın Bölümleri

Hayat ve Yaşamın Bölümleri

 يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَجٖيبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيٖيكُمْ وَاعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهٖ وَاَنَّهُ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ 

“Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka O’nun huzurunda toplanacaksınız.”

Enfal, 24

Hayat, çeşitli bölümlerden oluşur.

1 – Bitkisel hayat: “Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra canlandırır…” [1]

2 – Hayvani hayat: “…can veren, elbette ölüleri de diriltir.” [2]

3 – Fikri hayat: “Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse…” [3]

4 – Ebedi Hayat: “ ‘Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim!’ der.” [4]

Peygamberlerin davet ettiği hayattan kasıt hayvani hayat olamaz. Çünkü peygamberlerin daveti olmadan dahi bu tür bir hayat mevcuttur. Hâlbuki burada kastedilen fikri, akli, manevi, ahlaki ve toplumsal yani hayatın tüm boyutlarını kapsayan yaşamdır. Elbette burada davet edilen hayat (ayetin devamında da görüleceği üzere Bedir savaşı ile ilgili ayetlerdir) cihada davettir.

İnsan hayatı, esasında iman ve salih amel üzerinedir ki; Allah da, peygamberlerle insanları buna davet etmektedir. “…Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman…” Onların buyruklarına itaat, pak ve temiz bir hayata ulaşmanın sırrıdır. Kur’an’ın bir başka suresinde bu yönde gelen şu ayeti okuruz: “Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” [5]

Şia ve Ehl-i Sünnet rivayetlerinde de işaret edildiği üzere tertemiz yaşamın mısdaklarından en önemlisi; Hz. Peygamber’in (s.a.a), Hz. Ali (a.s) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) velayetleri için ettiği davet ve nidayı kabul etmektir.



[1]      Hadid, 17

[2]      Fussilet, 39

[3]      Enam, 122

[4]      Fecr, 24

[5]      Nahl, 97