Tevhid ve Gerçek Malikiyet

Tevhid ve Gerçek Malikiyet

Tevhid ve Gerçek Malikiyet

Tevhid ve Gerçek Malikiyet


اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ اَلْحَیُّ الْقَيُّومُ لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ لَهُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ مَنْ ذَا الَّذٖى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلَّا بِاِذْنِهٖ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُحٖيطُونَ بِشَیْءٍ مِنْ عِلْمِهٖ اِلَّا بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَلَا يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظٖيمُ

“Allah’tan başka ilah yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O’na hiçbir şey gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.”

Bakara, 255

Gerçek malik herşey kendisindenken, insanın malikiyeti hakikatte emanetten başka bir şey değildir. İnsanın malikiyeti; gerçek malik yani Allah tarafından belirlenen sayılı gün ve sınırlı şartlarda gerçekleşir. Herkes ve herşey onun mülkündeyken öyleyse neden bir mülk bir diğer mülke tapmaktadır?

“ عِبَادٌ أَمْثَالُكُمْ - ibadun emsalukum”. Diğerleri de sizin gibi kuldurlar.” [1]

Tabiat, Allah’ın mülküdür ve kanunları da O’nun hükmüdür. Keşke insanoğlu O’nun hem mülkünden hem de milkinden (azametinden – iktidarından) daha iyi istifade edebilseydi. Eğer herşey Allah’tan ve herşey Allah içinse, o halde cimrilik ve ihtiras da neden? Acaba yaratıcı olan Allah-u Teâlâ bizi kendi halimize mi bırakmıştır? “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!” [2]

İmam Musa Kâzım (a.s) Bişr adında bir şahsın evinin önünden geçerken, evden yükselen gürültülü çalgı ve terane seslerini duyar. İmam Musa Kâzım (a.s) o an evden çıkan hizmetçiye: “Bu evin sahibi de kim, acep kul mudur?’ diye sorduğunda hizmetçi: “Hayır efendim. Bu evin sahibi kul değildir. Kendileri hür bir kimsedir.” şeklinde cevap verir. İmam (a.s) ise hizmetçiye cevaben şöyle buyurdular: “Eğer kul olsalardı bunca itaatsizlik yapmazdı.” Hizmetçi eve girdiğinde İmam’ın (a.s) sözlerini ev sahibine nakleder. Ev sahibi bu etkileyici söz karşısında sarsılır ve tövbe eder. [3]

İmam Cafer Sadık’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Allah’a kulluk ve takva derecesinin ilki, insanın kendisini malik görmemesidir.” [4]



[1]     A’raf, 194

[2]     Kıyamet, 36

[3]     El-Muntaha, s.329

[4]     Biharu’l Envar, c.1, s.295