Semavi Sureler 36

Semavi Sureler 36

Kur'an'ı Kerim’in 16. Suresi olan Nahl suresini ele alıyoruz.

Kur'an'ı Kerim İslam Peygamber’inin –s– en büyük ilahi emanetidir ve o hazretin buyurduğu üzere Kur'an'ı Kerim’e sarılmak beşeriyeti sapkınlıktan kurtarır. Kuşkusuz Kur'an'ı Kerim’e sarılmak sadece bu ilahi kitabı kutsal saymak ve ona saygı göstermekten ibaret değil, asıl bu semavi kitabın yüce tealimine ve öğretilerine uymaktır.

Kur'an'ı Kerim sureleri ile tanışma bu büyük kitabın öğretileri üzerinde daha fazla düşünmek için atılan bir adımdır.

Bugün Kur'an'ı Kerim’in 16. Suresi olan Nahl suresini ele alıyoruz. Nahl suresinin 128 ayeti vardır. Bu ayetlerin bazıları Mekke ve bazıları da Medine’de nazil olmuştur. Surede en çok ilahi nimetlerden söz ediliyor.

Bu nimetlere yağmur, çeşitli bitki ve meyveler ve besin maddelerini örnek verebiliriz. Surede ayrıca insanlara hizmet eden ve bir çok fayda ve berekete vesile olan hayvanlardan da söz ediliyor. Ayetlerin amacı insanın dikkatini bunca nimet ve güzelliğe çekmek ve şükretme duygusunu geliştirmektir.

Bu sureye Nahl adı verilmesinin sebebi, içinde bal arası ve bu yararlı haşerenin yaşamında göze çarpan ilahi ayetlere ve insanlar için besin kaynağı ve şifa vesilesi olan bala işaret edilmiş olmasıdır. Nahl suresinin bazı ayetlerinde tevhidin delilleri, yaratılışın azameti, maad ve müşriklerin tehditlerinden de söz ediliyor.

Surede ayrıca adalet, ihsan, hicret, cihat, zulmün ve fuhşun ve ahitleri bozmanın men edilmesi ve şeytani vesveseler gibi diğer bazı konular da yer alıyor. İslam Peygamberi –s– müşrikler ve muhaliflerle sürtüştüğü ve onları şirkten ve putperestlikten men ettiği günlerde o hazretin bazı inatçı düşmanları eğer iddiaların doğruysa Allah’ına bize azap nazil etmesini söyle, gibi tepkiler veriyordu.

Ancak yüce Allah geniş rahmeti yüzünden düşmanları ilahi azapla cezalandırmayı erteliyordu. Yüce Allah müşriklere ve kafirlere inatlarından el çekmeleri ve ilahi rahmetten yararlanmaları için mühlet veriyordu, fakat onlar bu fırsattan yararlanmadığı gibi gün be gün düşmanlıklarını arttırıyordu, öyle ki yavaş yavaş Allah Resulü –s– ile alay etmeye ve o hazrete hakaretler yağdırmaya başladılar.

Kafirlerin ve müşriklerin bu tür hareketlerine tepki olarak ve Allah Resulü’nü –s– teselli etmek amacıyla Nahl suresinin ilk ayetleri nazil oldu ve onları bu konuda acele etmekten sakındırdı. Allah'ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir. Allah kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile "Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun" diye gönderir.

Nahl suresinin ayetleri şirkin kökünü kurutmak ve insanları yegane Allah’a yönlendirmek için iki yoldan harekete geçiyor. İlk yol yaratılışın azametini beyan ederek akli deliller sunuyor ve ikincisi Allah’ın çeşitli nimetlerini beyan ediyor. Örneğin surenin 3. Ve 4. Ayetlerinde şöyle buyuruyor: (Allah) gökleri ve yeri hak ile yarattı.

O, koştukları ortaklardan münezzehtir. O, insanı bir damla sudan yarattı. Fakat bakarsın ki (insan) Rabbine apaçık bir hasım oluvermiştir. Yeryüzü ve göklerin yaratılış meselesinden sonra ayetler insanların yaratılışına işaret ediyor ve insanın değersiz bir nutfadan yaratıldığını, ama yüce Allah’a düşmanlık edecek kadar kibirli ve küstah olabildiği beyan ediliyor.

İnsanoğlunun yaratılışından sonra sure, bir başka önemli nimet olan hayvanların yaratılışına ve bu mahlukların insanlara yararlarından söz ediyor: Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı (şeyler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. Sizin için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir güzellik (bir zevk) vardır.

Hayvanların insanlara olan yararları arasında ayetler üç çeşit yarara işaret ediyor ki bunlardan ilki insanların giyinmeleri için derileri ve yünleridir. İnsanlar hayvanların derisinde kendilerine giysiler yapar. Hayvanların bir başka yararı süt ve süt ürünleri ve üçüncüsü de etleridir. Bu faydaların arasında ilginçtir ki ayetler her şeyden önce konut ve giysi faydasından söz ediyor, çünkü özellikle eski çağlarda insanlar hem giysilerini ve hem içinde yaşadıkları çadırları hayvanların deresinden yapar ve böylece aşırı soğuk veya aşırı sıcaklara karşı kendini korurdu.

Her halükarda bu ayetler giyim ve konut meselesinin bir çok diğer gereksinimden önce geldiğini gösterir. Kur'an'ı Kerim burada hayvanların sırf sıradan ve maddi çıkarlarından söz etmiyor ve aynı zamanda bu hayvanların insanlar için psikolojik tesirinden de söz ediyor ve şöyle diyor: Hayvanları otlaklardan geri getirirken veya onlara sabah erkenden otlanmaları için dağlara ve ovalara götürürken sizler için ayrı bir cilvesi oluyor.

Koyunların ve dört ayaklı hayvanların otlaklara gitmesi ve geri gelmesi hem güzeldir ve hem bir nevi toplumun hareketliliğini yansıtır. Gerçekte bu tablo toplumun canlı ve dinamik olduğunu ve durgunluk yaşamadığını gösterir. Kuşkusuz doğal kaynaklarını doğru biçimde kullanan ve tarım ve besicilikte ilerleyen bir toplum kendine yeter hale gelir ve yoksulluktan kurtulur.

Kur'an'ı Kerim bu hayvanların insanlar için önemli faydalarını beyan ederken şöyle buyurur: Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir. Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) ziynet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır. İlahi rahmet işaretlerinden biri, yüce Allah’ın bu hayvanları güçlü yaratması ve sonra onları sakinleştirerek insanların hizmetine sunmasıdır. Günümüzde teknoloji çağında bile halen bir çok sarp dağlarda ve ovalarda insanlar bir yerden bir yere gitmek için yine bu hayvanları kullanmak zorunda kalıyor.

Surenin 8. Ayetinde özellikle insanların binek olarak kullandığı hayvanlara işaret ediyor ve şöyle buyuruyor: Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) ziynet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır. Nahl suresinin ilerleyen ayetlerinde yine diğer bazı ilahi nimetlere işaret ediliyor: Gökten suyu indiren O'dur. Ondan hem size içecek vardır, hem de hayvanlarınızı otlatacağınız bitkiler. (Allah) su sayesinde sizin için ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve diğer meyvelerin hepsinden bitirir. İşte bunlarda düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır. Yağmur suyu insanlara hayat veren ve besleyen bir sudur.

Hayvanlar da bu sudan içer ve bu suların yetiştirdiği otlardan beslenir. Tarım alanında da ve yine meyvelerin yetişmesinde de yağmur suyu esas faktördür. Kuşkusuz tüm bunlar ve rengarenk meyvelerin üretilmesi de yüce Allah’ın varlığının açık işaretleridir. Nahl suresindeki ayetlerde çeşitli meyvelerin arasında zeytin, hurma ve üzüme işaret edildiği dikkat çekiyor. Beslenme uzmanlarıysa şöyle diyor: insanlar için şu üç meyve kadar yararlı daha meyve hemen hemen yoktur. Zeytin yağı oldukça enerjik bir maddedir. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek isteyen insanlar bu doğal madde ile beslenmeleri gerekir.

Zeytin yağı böbrek ve safra kesesi taşlarını eritmekte ve bu organların hastalıklarının tedavisinde bire birdir. Bugün hurmanın her açıdan yararlı ve faydalı bir meyve olduğu ispat edilmiştir. Hurmada var olan kalsiyum ve yine fosfor insan beyninin gelişmesine ve yorgunluğunun giderilmesine katkı sağlar. Hurmada potasyum da vardır ve insan adalelerine ve dokularına bire bir faydalıdır. Yine uzmanlar üzümün adeta doğal bir eczane gibi olduğunu belirtiyor. Üzün bir çok hastalığın tedavisinde faydalı oluyor ve mideyi ve bağırsakları temizliyor.

Üzüm ayrıca insanı neşelendiriyor ve kederi bertaraf ediyor Surenin devamında ayetler yağmur, dağların yeryüzünü sağlamlaştırması gibi ilahi başka nimetlere ve yine renklerin çeşitliliğine ve denizlerin insan yaşamı üzerindeki etkisine işaret ediyor ve tüm bunların yegane Allah’ın varlığının işaretleri olduğunu beyan ediyor ve insanlardan bu ayetlerin üzerinde derinlemesine düşünmelerini buyuruyor.