Savaşta Namaz Nasıl Kılınır?

Savaşta Namaz Nasıl Kılınır?

Savaşta Namaz Nasıl Kılınır?

Savaşta Namaz Nasıl Kılınır?

 وَاِذَا كُنْتَ فٖيهِمْ فَاَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلٰوةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَاْخُذُوا اَسْلِحَتَهُمْ فَاِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ وَلْتَاْتِ طَائِفَةٌ اُخْرٰى لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَاْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَاَسْلِحَتَهُمْ وَدَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ اَسْلِحَتِكُمْ وَاَمْتِعَتِكُمْ فَيَمٖيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ كَانَ بِكُمْ اَذًى مِنْ مَطَرٍ اَوْ كُنْتُمْ مَرْضٰى اَنْ تَضَعُوا اَسْلِحَتَكُمْ وَخُذُوا حِذْرَكُمْ اِنَّ اللّٰهَ اَعَدَّ لِلْكَافِرٖينَ عَذَابًا مُهٖينًا 

“Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmi seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını yanlarına alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.”

Nisa, 102

Hicri 6. yılda Hz. Peygamber (s.a.a) sahabelerinden oluşan bir grupla Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Bunun üzerine Hudeybiye mıntıkasında Halid bin Velid’e bağlı iki yüz silahlı kişi Hz. Peygamber’in (s.a.a) Mekke’ye girmesine engel olmak için mevzi aldılar. Halid bin Velid, Bilal Habeşi’nin ezanından sonra cemaat namazı için bir araya gelen Müslümanlara ikindi namazında aniden saldırmayı uygun gördü. Yapılacak ani saldırı hakkında ayet nazil oldu. Halid bin Velid gördüğü bu mucizevi vahiy karşısında, Müslüman oldu. [1]

Bu namazda, birinci grup ilk rekâtın sonunda kalkıp namazın geri kalanını cemaatten ayrı bir şekilde kendileri kılarak tamamlamıştı. Cemaat imamı da diğer grubun ikinci rekâta yetişebilsinler diye aheste davranmıştı. Bununla beraber silahları yanlarında olduğu halde cemaat namazına iştirak etmişlerdi.

Biraz dikkatle ayet-i kerimeden ince ve zarif detaylar çıkartabiliriz. Bu zarif noktaları sıralarsak eğer;

1 – Namaz, savaş sahnesinde dahi terk edilemez ve mücahitler namazsız olamazlar. “Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman… silahlarını yanlarına alsınlar…”

2 – Düşmanla cephede karşı karşıya gelindiği anda dahi bir rekât bile olsa namazın cemaatle kılınma emri, cemaat namazının ehemmiyetini göstermeye yeterlidir. “Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar…”

3 – Aynı anda iki vazifenin (namaz ve cihat gibi) bir anda yapılması icap ettiğinde dahi, biri diğerine feda edilemez.

4 – Tüm koşullarda uyanıklık ve farkındalık gerekmektedir. Namaz bile Müslümanları tehlikeden gafil etmemelidir. “…ve silahlarını alsınlar…”

5 – Rehber, vahdet ve ibadetin eksenidir. “Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman…”

6 – İşlerin paylaşımı, yardımlaşma ve hayır işlerinde, hatta en hassas hususlarda dahi işbirliğinde bulunmak, toplumun kaynaşma nedenidir. Bu ayet-i kerimede, iki rekât namazda cemaat iki gruba ayrılmış ve çıkabilecek ayrımcılığın önüne geçilmiştir. Ve herkes hayırda ortak olmalıdır. “…Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar…”

7 – İlahi emirler, şartlara göre farklılık gösterir. (Bu ayet-i kerime düşman mevzilenmiş haldeyken kılınacak korku namazı ile ilgilidir.) “…Onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını yanlarına alsınlar…”

8 – Cephede kılınacak cemaat namazı, hedefe, Allah’a ve rehbere sevginin bir işaretidir; kuşkusuz bu, inanılan değerlerin arkasında durmaktır. “Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman…”

9 – Cephede kuvvetlerin yer değişiminin, namaz arasında yapılabilmesi imkân dâhilinde olmalıdır. “Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar…”

10 – Cephede namaz için ayrılan zaman ne kadar fazla ise, düşmanın saldırma fırsatı da o kadar artar. Öyleyse daha fazla bir korunma geremektedir. Birinci rekâtta silahın olması yeterlidir. Ancak ikinci rekâtta hem silah hem de savunma teçhizatı gereklidir. “…silahlarını yanlarına alsınlar… onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar.”

11 – Allah Peygamberini düşmanın her türlü tuzak ve gizli entrikalarından haberdar ediyordu. (Bu ayet-i kerimenin nüzulü hadisesine baktığımızda Velid’in cemaat namazı esnasında saldırma kastının olduğunu görüyoruz. İşte bu ayet onun bu planını boşa çıkarmıştır.)

12 – Sizin ihlaslı hareketiniz, vakti geldiğinde ilahi yardımlara sebep olur. (Bu ayetin nazil olması ve korku namazının emri, düşmanın hilesine karşı ilahi bir yardım idi.)

13 – Cephede, ibadet merasimi uzun sürmemelidir. Uyanık ve basiretli olmaya engel olacak işler yasaklanmıştır. “…kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da…”

14 – İbadet, düşmandan gaflet etmeye neden olmamalıdır. ‘‘kâfirler arzu ederler ki… gafil olasanız”



[1]      Mecmau’l Beyan Tefsiri