Öze Dönüş

Öze Dönüş

Yüce nimetlerden bir tanesi de Allah’ın rahmetine geri dönüş yolu olan tövbe nimetidir.


Yüce Rabbimizin bizlere lütuf ve inayetleri saymakla bitmez. Bizlere vermiş olduğu nimetler birbirlerinden değerlidir. Birçok nimetin biz farkında bile değiliz.


Bu yüce nimetlerden bir tanesi de Allah’ın rahmetine geri dönüş yolu olan tövbe nimetidir.


Öyle yüce bir nimettir ki yapılan tüm hataları silip süpürmekte, günahlarla kirlenen ruhu ve kalbi temizlemektedir.


Tövbe, kelime manasıyla dönüş demektir. Allah’ın kulları da hatalar ve günahlarından Allah’a dönmektedirler ve bu dönüşe tövbe denilmektedir.


Hidayet kitabı olan Kur’an’da, 80’in üzerinde ayet tövbeden bahseder.


Bu ayetlerde en ön planda olan nokta Yüce Allah’ın şefkati ve rahmetidir.


‘De ki: ‘Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ Zümer 53


‘Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ Furkan 70


Samimi bir şekilde tövbe eden kimse hiç günah işlememiş gibi olur.


İmam Sadık (a.s) buyurdu: ‘Günahtan tövbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir.’


Samimi ve nesuh tövbeye en büyük örneklerden birisi Kerbela kahramanlarından Hürr b. Yezit Riyahi’dir. Hürr, Kerbela’da Yezit tarafındayken kendisini ‘Cennet ve Cehennem’ arasında görüp tövbe etti ve İmam Hüseyin’in (a.s) tarafına geçti. Kerbala’da ki ilk şehit oldu ve temiz bir şekilde Rabbiyle mülakat etti. Hürr b. Yezit Riyahi o tövbe ve şahadetiyle çok yüce bir makama ulaştı. O kadar yüce bir makam ki türbesini ziyaret edenlerin duası onun hürmetine kabul olmaktadır.


Tövbede acele etmek gerekir. Çünkü iki olumsuz etkisi vardır. Birincisi tövbe edemeden ecelinin gelmesi ihtimali ve diğeri ise günahlardan dolayı kalbinin katılaşması ve tamamıyla tövbeye kapanma ihtimalidir.


Tövbenin Şartları:


Hz. İmam Ali (a.s) bir hadsisinde şöyle buyurdu: ‘İstiğfar bir kelimedir ama altı manası ve basamağı vardır.


Geçmiş günahlardan dolayı pişman olması.


Günahı terk etmeye ve gelecekte yapmamaya tam kararlılık.


Yenilmiş olan kul haklarının iade edilmesi ve Allah huzuruna varıldığında üzerinde kul hakkının bulunmaması.


Geçmiş dönemde yapılmayan farzların kazasının yerine getirilmesi.


Günahla bedende oluşan etlerin pişmanlık ve üzüntüyle eritilmesi ve helal rızıkla yerine etlerin toplanması.


Günahtan tat aldığı gibi itaatten de tat alması.


Bunları yerine getirdikten sonra diliyle ‘esteğfirullah’ demesi ve tövbe etmesidir.

Keşkûl, s.335

Ali Çalar