Neden Dine İhtiyaç Duyarız?

Neden Dine İhtiyaç Duyarız?

İnsanoğlunun neden bir dine ve inanca ihtiyacı vardır?

DİNİN GEREKLİLİĞİ

İnsan hedefsiz ve amaçsız yaratılmamıştır. Hikmet sahibi olan yüce Allah boş ve hedefsiz şeyler yapmaz. Bundan dolayı da biz insanları yaratmışsa bir hedefi vardır.

Biz ayet ve hadislerden şunu anlıyoruz ki insan kemal ve ahlakın en yüce derecelerine ve en yüksek manevi makamlara ulaşması için yaratılmıştır. Bu yüce hedeflere de düzenli ve kapsamlı program ve kanunlar olmadan ulaşması mümkün değildir. Bu kanunlar insanın şahsi ve toplumsal haklarını korumalı, özgürlüğünü ve huzurunu sağlamalı ve mutluluğa götürecek yolları insana göstermelidir.

İnsanoğlunun sınırlı aklı nedeniyle bu kapsamlı programa ve kanunlara ulaşması mümkün değildir. Çünkü insan dünyada ve ahrette huzur ve mutluluğa götürecek kanun ve programı kendisini yaratan Allah kadar bilemez.

Çünkü insanlar kendi başlarına bırakıldıklarında hep dünyaları için çaba gösterirler ve kendi ve akrabalarının çıkarını başkalarına tercih ederler.

İnsanoğlunun dünya ve ahret mutluluğuna ulaşması ancak Allah’ın insanlara sunmuş olduğu kanunlar vesilesiyle mümkün olacaktır. Bu da toplumun dine olan ihtiyacının inkâr edilemez bir gerçek olduğunu göstermektedir.

DİNİN FAYDALARI

Dinin iki kısım faydası vardır: Bireysel ve toplumsal.

DİNİN BİREYSEL FAYDALARI:

Dinin insanın şahsına aşağıda saydıklarımız gibi birçok faydası vardır:

İnsana kalp huzuru verir:

İnsana dinin kazandırdığı en önemli noktalardan birisi tüm hayır ve güzelliklerin kaynağı olan Allah’a inanmasıdır. Allah’a inanan kimse huzur bulur, gönlü ferah olur, yaşadığı zorluklarda sabırlı olur Allah’ın razı olduğu şeye razı olur. Allah’ı bulan ölüm korkusu taşımaz, olaylardan korkmaz ve yarınından tedirgin olmaz.

İnsanın ruhunu güçlendirir:

Din insanın iradesini güçlendirir, başkalarının hatalarını affetmesini sağlar. Nefsani isteklerine karşı koymasını sağlar. Fedakârlık yapmasını, iyiliklerde bulunmasını sağlar.

İnsanı tehlikelere karşı koruma altına alır:

Din insanı tehlikeli durumlara, sıfatlara ve eğilimlere karşı korur. Allah’a ve Kıyamet gününe inanan bir kimse başkalarının hakkını yemez ve zulüm etmez.

Dolayısıyla din insanı Allah’a yöneltir, huzurlu kılar, ruhunu güçlendirir ve onu yakışık almayan işlerden korur.

İnsan dini tanır ve ona sarılıp kendine rehber edinirse dinin vesilesiyle istediği huzura ve mutluluğa ulaşır. İnsanın maddi ve manevi kazançlara ulaşmasını sağlar. İnsana özgüven verir ve ruhunu güçlü ve huzurlu eder. Sağlam bir vücuda kavuşmasını sağlar, malını korur, hayat ve yaşantısını güzelleştirir.

DİNİN TOPLUMSAL FAYDALARI:

Toplumu, iç içe yaşayan, karı ve zararı, zayıflığı ve yüceliği, yaşamı ve ölümü, aynı düşünce tarzı ve duyguları taşıyan insanlar oluşturur.

Toplum bir insana benzer ve bir şahıs için geçerli olan kurallar toplum için de geçerlidir. Temiz, güçlü ve yaşamdan daha fazla nasiplenen bir toplum oluşmasının üç şartı vardır:

Bireyler ve farklı sınıflar arası birlik, beraberlik ve kaynaşma:

Din toplumda bireyler arasında manevi birlik, beraberlik ve kardeşlik oluşturur. Kopuk gönülleri bir birine bağlar.

Bireylerin birbirlerine eziyet ve zarar vermekten kaçınması:

Din, bireylerin birbirlerine eziyet ve zarar vermesini tamamen ya da en azından kısmen önler. Toplum ve bireyin mutsuzluğuna sebep olacak kötü niyeti ve fesadı yok eder. İnsanların birbirlerinin kötülüklerini istememelerini sağlar ve akrabalar arası bağı güçlendirir.

Hayır ve hak konusunda dayanışma ve gönül birliği içinde olmaları:

Halkın genelini hayır işlerde dayanışma içerisinde olmaya sevk eder, kötülük ve günah konusunda yardımlaşmalarına engel olur, düşmanlığı engeller ve insanları Kıyamet’in şiddetli azabından korur.

Din, insan yetiştiren kuralları ve öğretileriyle ruhu mutlak hayırla dolu bir toplum oluşturur. Toplumun fertleri de dünya ve ahret mutluluğunu yaşamış olurlar.