Miraç Olayı Sadece İsra Suresinde mi Açıklanmıştır?

Miraç Olayı Sadece İsra Suresinde mi Açıklanmıştır?

Soru: İsra suresinden başka hangi sure Peygamber (s.a.a) efendimizin miracını anlatmaktadır?

Soru:

İsra suresinden başka hangi sure Peygamber  (s.a.a) efendimizin miracını anlatmaktadır?

Cevap:

Aslında İsra suresi miraç olayına işaret etmemektedir. İsra geceleyin hareket etmek manasındadır.

Ama Necm suresinin 7 ila 18. ayetleri Peygamber’in (s.a.a) miracına işaret etmektedir. Bu ayet ve bundan önceki ayetler Peygamber’e (s.a.a) olan vahyi tasdik etmekte ve niteliğini açıklamaktadır. Ama Ehlibeyt’ten (a.s) gelen birçok rivayete göre bu ayetler her vahyi değil de Allah’ın Peygamberine miraç gecesi olan yakın ve özel vahyine işaret etmektedir. Ayetlerin zahirîde bu noktayı doğrulamaktadır. Elbette müfessirler bu ayetlerde bulunan kelime ve cümlelerin tefsirinde farklı görüşlere sahiptirler.

Allah (c.c) Necm suresinin 7. ayetinde şöyle buyurmaktadır:

وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَىٰ

“Ve o en yüksek ufukta idi”

Ufuk, alan ve bölge anlamına gelmektedir ve “ufuk’ul a´la”dan kasıt gökyüzüdür. Peygamber (s.a.a) miraç gecesinde gökyüzünün en üst noktasındaydı ve yavaş yavaş daha da yaklaştı.

Allah (c.c) seçkin kuluna vahiy etti. Peygamber’in (s.a.a) tertemiz kalbi gördüğü şeyi hiç yalanlamadı ve gördüklerinin tamamı hakikatten ibaretti.

Elbette bu ayette Peygamber’in (s.a.a) kalp gözüyle neler gördüğü detaylı bir şekilde anlatılmamıştır. Ama Necm suresinin 18. ayetinden anlaşıldığına göre bu ruhani seferde Allah’ın büyük nişanelerinden bazılarını müşahede etmiştir. Elbette bu müşahededen maksat Allah’ı (c.c) batıni ve ruhani gözle görmesidir. Allah’ı cismi gözle görmek mümkün değildir, ama kalp gözüyle görmek mümkündür.

İmam Rıza’dan (a.s) nakledilen bir rivayette şöyle geçmektedir: Bir şahıs İmamdan Peygamber’in (s.a.a) Allah’ı (c.c) görüp görmediğini sordu. İmam şöyle buyurdu: “Evet onu Kalbiyle gördü. Sen Allah’ı şöyle buyurduğunu duymadın mı? “مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَىٰ” “Gönlü, gördüğünü yalanlamadı.”[1] Peygamber Allah (c.c) cismi gözle görmedi kalbiyle gördü.”

Necm suresinin 13. ayetinde Peygamber’in (s.a.a) Allah’la (c.c)  diğer bir mülakatına işaret edilmiştir. Peygamber (s.a.a) miraç esnasında Sidretu-l münteha denilen yerde Allah’la (c.c) mülakat ederken, Allah’ı (c.c) kalp gözüyle müşahede etmiştir. “Sidr” maruf bir ağaç ismidir, “münteha” bir ismin mekânıdır ki ondan maksat göklerin en son noktasıdır.

Zira buyuruyor “Cennetu-l me’va”  ( Müminlerin Cennet’te yerleştirileceği yerdir)  bu mekân o sidr ağcının yanındadır ve Cennet de göktedir. Kur’an’da bu ayetten başka Sidr ağacını anlatan başka ayet yoktur, güya Allah (c.c) şifreli bir şekilde anlatmak istemiştir.

Rivayette Sidr ağacının göğün yedinci katının üstünde olduğu ve insanların amellerinin de ona ulaştığı beyan edilmiştir.[2]

Peygamber (s.a.a) bir rivayetinde şöyle buyuruyor: “O ağacın her bir yaprağında bir meleğin Allah’ı tesbih ettiğini gördüm.”

Peygamber (s.a.a) başka bir rivayetinde ise şöyle buyuruyor: “Sidretu-l münteha’ya yetiştiğimde onun her bir yaprağının gölgesinde bir ümmetin olduğunu gördüm.” Sonuç itibariyle kast edilen dünya ağaçlarından bir ağaç değil. Belki Allah’ın nezdinde azametli bir gölgeliktir ki melekler onun yapraklarında tesbih eder ve her ümmetin Salih kişileri de onun gölgesinde dururlar.[3]

Allah (c.c) şöyle buyurmakta:

 إِذْ يَغْشَى السِّدْرَ‌ةَ مَا يَغْشَىٰ

“Sidre'yi örten örtmekte iken.”[4]

Bu ayet hakkında rivayette şöyle buyrulmuştur: “Allah’la Peygamberin arasındaki perde kalktığında Peygamber Allah’ı kalp gözüyle gördü, Allah’ın nuru sidr ağacını bürüdü.”[5]

Her hâlükârda bizler miracın hakikatinden haberdar değiliz, bizlere ulaşan farklı farklı tanımlar bir nevi benzetmedir. Kelimelerin kısalığı ve manaların yüceliğinden dolayı böyle yüce bir olaya ancak bu şekilde işaret edilmiştir.



[1] Necm 11

[2] El-mizan C19 S29

[3] El-mizan C,22 S,497

[4] Necm 16

[5] El-mizan C,19 S,32