Kuranî Misaller ve Hikmetler 21

Kuranî Misaller ve Hikmetler 21

Kur'an'ı Kerim’in en önemli amaçlarından biri adalet, güvenlik, barış ve dostluğun hâkim olduğu yeni bir dünya yaratmaktır ve bu durumun gerçekleşmesi için izlenecek yolun üzerinde bulunan engelleri ve engebeleri beyan etmiştir. Hakkı batıldan ayırt etmek bu yüce hedefe ulaşmanın en önemli araçlarından sayılır.

Kur'an'ı Kerim çeşitli istidlallerle ve gayet sade olan misaller ve öykülerle hakkı batından ayırt etmenin önemini ve zaruretini ortaya koymuştur. Bugünkü sohbetimizde bu bağlamda güzel bir misalle tanışacağız. Yüce Allah Rad suresinin 17. Ayetinde şöyle buyurmakta:

«أَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَسَالَتْ أَوْدِیَةٌ بِقَدَرِ‌هَا فَاحْتَمَلَ السَّیْلُ زَبَدًا رَّ‌ابِیًا ۚ وَمِمَّا یُوقِدُونَ عَلَیْهِ فِی النَّارِ‌ ابْتِغَاءَ حِلْیَةٍ أَوْ مَتَاعٍ زَبَدٌ مِّثْلُهُ ۚ کَذَٰلِکَ یَضْرِ‌بُ اللَّـهُ الْحَقَّ وَالْبَاطِلَ ۚ فَأَمَّا الزَّبَدُ فَیَذْهَبُ جُفَاءً ۖ وَأَمَّا مَا یَنفَعُ النَّاسَ فَیَمْکُثُ فِی الْأَرْ‌ضِ ۚ کَذَٰلِکَ یَضْرِ‌بُ اللَّـهُ الْأَمْثَالَ »

O, gökten su indirdi de vâdiler kendi hacimlerince sel olup aktı. Bu sel, üste çıkan bir köpüğü yüklenip götürdü. Süs veya (diğer) eşya yapmak isteyerek ateşte erittikleri şeylerden de buna benzer köpük olur. İşte Allah hak ile bâtıla böyle misal verir. Köpük atılıp gider. İnsanlara fayda veren şeye gelince, o yeryüzünde kalır.

İşte Allah böyle misaller getirir. Bu güzel misalde Yüce Allah hak ve batılın konumunu ve her ikisinin işaretlerini anlatır ve hak ve Batılı tanımlar ve bu ikilinin mücadelesinin sonunu beyan eder. Şu içtiğimiz suyu düşünün. Bu su dağlardan akar ve vadilere girer. Bu su daha sonra küçük ırmaklar oluşturur ve küçük ırmakların birleşmesi ile büyük bir ırmak oluşur ve bir kaç büyük ırmak bir araya gelince büyük bir sel olur. Bu selin azgın dalgaları vardır ve yatağında giderken taşa kuma çarpar ve böylece yüzeyinde köpükler görünmeye başlar, ancak su altta yoluna devam eder.

Bu tür köpükler sadece suya özgü değildir ve metaller erirken de ortaya çıkar. Bakır veya demir madeni eriyince saf metal altta kalır ve gerisi de köpükler şeklinde yüzeye çıkar. Yüce Allah batılın değersiz ve boş bir şey olduğunu göstermek için onu köpüğe benzetiyor. Gerçi azgın sel dağdan inerken büyük bir gürültü ile hareket ediyor, taşlara ve engellere çarpması köpürmesine yol açıyor, ancak düz ovalara gelince köpükler yok olur ve duru su esas yüzünü göstermeye başlıyor. Metalleri eritirken de oluşan köpükler buna benzerdir ve saf olmadıkları için atılır. Kur'an'ı Kerim açısından batılın ömrü da bu kadar kısa ve sonu yok olmaktır.

Batıl ortalık karışınca nemalanmak üzere ortaya çıkar, ancak ortalık sakinleşince ve her şey yerli yerine oturunca ve kriterler belirlenince batıl artık kendine bir yer bulamaz ve hemen kayboluverir. Suyun gerçek varlığı söz konusudur ve içi dışı bu gerçeğe uygundur ve gerçek ve değerli izleri vardır. Ancak köpük, içi boş ve dışı aldatıcıdır, nitekim hayaller ve kuruntular da böyledir. Araf suresinin 117 ve 118. Ayetlerinde Hz. Musa ve Firavun’un sihirbazları arasında geçen öykü şöyle anlatılır: Biz de Musa'ya, "Asanı at!" diye vahyettik.

Bir de baktılar ki bu, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti. Bu olayda tüm herkes ve özellikle sihirbazlar Hz. Musa’nın yer attığı asanın yılana dönüştüğü ve ortada hiç bir numara veya sihirbazlık olmadığını gözleri ile gördü. Fakat sihirbazlar içini boşalttıkları iplere civa doldurmuştu ve güneşin altına bırakılan bu ipler civanın ısınması ve hacminin artması sonucu hareket ediyor ve insanlar iplerin yılana dönüştüğünü zannediyordu. Kur'an'ı Kerim tabiri ile insanlar iplerin canlandığını zannediyordu, oysa bu sadece bir sihirbazlık numarasıydı ve gerçek değildi, nitekim suyun yüzeyindeki köpük de öyledir.

Rad suresinin 17. Ayetine göre hak ve Batılı ayırt etmenin bir başka işareti, hakkın insanların yaşamı için yararlı olmasıdır, ancak batılın hiç bir faydası olmadığı gibi zararı da dokunur, nitekim köpükler de öyledir ve hiç bir yararı olmadığı gibi bazen zararlıdır. Köpük ne insanın susuzluğunu giderir, ne de bitkileri yeşertir, ne de elektrik üretiminde veya bir değirmeni çalıştırmakta faydası vardır. Hakla Batılı ayırt etmenin bir başka işareti, hakkın tevazulu ve alçak gönüllü olması, batıl ise kibirli ve bencil olmasıdır. Hak, ırmakta akan su ve batıl da onun köpüğüdür ve bu yüzden suyun üstüne çıkar.

Hak her zaman nefsine dayanır, ancak batıl, hakkın onurundan yararlanır ve kendini hak gibi göstermeye ve onun haysiyetinden yararlanmaya çalışır. Nitekim her yalan da doğrulardan beslenmeye çalışır, çünkü eğer dünyada doğru söz olmasaydı, hiç kimse yalana inanmazdı ve eğer dünyada saf bir mal olmasaydı, kimse sahte mala kanmazdı. Dolaysıyla batıl her ne kadar hakkın konumunu sui istifade ederse etsen, hak her zaman kendi onuruna ve haysiyetine dayanır. Gerçekte Kur'an'ı Kerim hakla batılı ayırt edebilmek için öyle bir misal getirmiştir ki zaman ve mekândan bağımsızdır.

Bu manzara her gün ve dünyanın her yerinde karşılanabilen bir manzaradır. Bu durum aynı zamanda hakla batılın savaşı geçici bir savaş olmadığını gösterir. Bu duru su, beraberindeki köpükle birlikte insanların yaşamında her zaman akar ve dünya ideal bir topluma kavuşuncaya dek devam eder. O gün hak ordusu batıla karşı zafer kazandığında beşeriyet tarihi yeni bir aşamaya gelmiş olur.

Ancak o gün gelene dek her yerde hakla batıl arasındaki savaş sürecektir ve bu arada bizim görevimiz batıla karşı tavır koymaktır. Kur'an'ı Kerim’in bu güzel misali insanların yaşam temelini de belirler ve cihat ve mücadele olmaksızın insanın yücelmesinin mümkün olmadığını vurgular. Nitekim Rad suresinin 17. Ayetinde insanların kendi refahı için bazı maddelerin saf olmayan bölümleri bulunduğunu beyan eder ve her hangi bir maddeyi saf bir şekilde elde edecek olursak, doğada başka maddelerle karışmış halde bulduğumuz o maddeyi arıtmamız gerekir ve böylece hedeflediğimiz maddeyi saf olarak ele geçirebiliriz ki bu da ancak çaba ve emek gerektiren bir konudur.

Her insan şartlar ne olursa olsun, haktan yana olması gerekir. Bu konuda imam Ali (sa) şöyle buyurur: Hak, ona amel etmek isteyen her insanın kurtuluş vesilesi ve onu dile getiren için bir delil ve hüccettir. İmam Ali (sa) bir başka yerde de şöyle buyurur: Hak, uslu ve güçlü bir merkebe benzer. Hak ehli olanlar bu merkebe biner ve atın kontrolü ona verilir ve böylece istediği yöne bu merkebi koşturabilir ve gönlü rahattır, ta ki huzur veren bir gölgede sizi amacınıza ulaştırır.