Kur'an'ın Gelecekten Haber Verme Yönünden Mucizeliği

Kur'an'ın Gelecekten Haber Verme Yönünden Mucizeliği

Kur'an-ı Kerim, gelecekte olacak olaylardan haber vermiştir. Bu haberlerin bazıları Kur'an-ı Kerim'in kendisi ile ve bazıları da dış âlemdeki olaylarla ilgilidir. Bazıları tarihin belli bir kısmındaki olaylar ve bazıları da tarihin bütün bölümleri ile ilgilidir. Bazılarının vuku bulma zamanı gelmiş ve tarih açısından Kur'an-ı Kerim'in doğruluğunu ve hak oluşunu ispatlamıştır. Bunun karşısında diğer bazı haberler ise daha ileride gerçekleşecektir. Örnek olarak: Salihlerin hâkimiyeti, adalet ve tevhit üzerine evrensel bir hükümetin kurulması ve İslami örnek şehrin kurulmasıdır.

Dorman şöyle yazmaktadır: Kur'an-ı Kerim'in mucizevî yönlerinden bir diğeri de gelecekten haber vermesidir. Onun içinde Hz. Muhammed (s.a.a) gibi ders okumamış birisinin getiremeyeceği şaşırtıcı haberler yer almaktadır.[1]

Zikredilen bazı konular kısaca açıklanacaktır:

a) Tahrif edilemeyeceği

Kur'an-ı Kerim açıkça ilan etmektedir: Tahrif etmek isteyenlerin elleri, bu mukaddes kitaba ulaşamayacaktır ve ilahi koruma ve inayet, onun her türlü tahriften korunacağının garantisidir: " "اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ(Şüphe yok ki, o Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Ve muhakkak ki, onun için muhafız olanlar da Bizleriz.)[2]

"اِنَّ الَّذينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءَهُمْ وَاِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزيزٌ لَا يَاْتيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِه تَنْزيلٌ مِنْ حَكيمٍ حَميدٍ"

"Onlar, o zikiri/Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. Bâtıl ona, ne önünden gelebilir ne de arkasından. Hakîm ve Hamîd Allah'tan bir indirmedir o."[3] 

Kur'an-ı Kerim'in bu iddiası, on beş asırlık bir tecrübeyi geride bırakmış ve düşmanların bu husustaki çabalarının boşa çıktığını ve hatta bir kelime dahi ondan eksiltememenin acısını içlerinde bırakmıştır. Onlar, hatta gelecekte dahi bunu başaracakları hususunda dahi tamamen ümitsiz olmuşlardır.

b) Meydan okuması

Kur'an-ı Kerim, çeşitli şekillerde insanlara, onun bir benzerini getirmeleri hususunda meydan okumaktadır: Bütün insanlar bir araya gelseler dahi onun bir benzerini getiremezler:

" قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰى اَنْ يَاْتُوا بِمِثْلِ هٰـذَا الْقُرْاٰنِ لَا يَاْتُونَ بِمِثْلِه وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهيرًا"

"De ki: Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler."[4]  

Kur'an-ı Kerim, bundan daha ileri giderek düşmanların hatta onun surelerinden bir tanesinin dahi bir bir benzerini getirmekten aciz olduklarını ilan etmiştir:

"وَاِنْ كُنْتُمْ فى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقينَ* فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتظى وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرينَ"

"Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin). Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır."[5]

Kur'an-ı Kerim'in bu şekilde gelecekten haber vermesi, geçen on beş asırda sabit olmuştur ve onun benzeri bir sureyi – hatta Kevser Suresi gibi oldukça kısa bir sureyi dahi – getirmek için harcanan bütün çabalar boşa çıkmıştır ve bu alanda çaba gösterenlere rüsva olmalarından başka bir faydası olmamıştır.

c) Tarihi olaylar

Kur'an-ı Kerim, siyasi tahlillerin ve hesaplamaların ön göremeyeceği olayların gerçekleşeceğini haber vermiştir. Bunların bazı örnekleri şunlardır:

-) Müslümanların, Mekke müşriklerine galip gelmeleri ve Kâbe'ye emniyetli bir şekilde girmeleri:

" لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّءْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ اِنْ شَاءَ اللّٰهُ اٰمِنينَ مُحَلِّقينَ رُۆُسَكُمْ وَمُقَصِّرينَ لَا تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ فَتْحًا قَريبًا"

"Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi."[6]

Bu ayet nazil olduktan kısa bir süre sonra Hudeybiye anlaşması, başka bir tabirle Hudeybiye fethi gerçekleşti ve Müslümanlar savaşsız bir şekilde Mekke'yi ele geçirdiler.

-) Rum İmparatorluğunun İran İmparatorluğuna galip gelmesi; Kur'an-ı Kerim, İran İmparatorluğunun Rum İmparatorluğuna galip gelmesinden kısa bir süre sonra Rum'un, İran'a galip geleceğini ve müminlerin de sevineceklerini haber vermiştir:

"غُلِبَتِ الرُّومُ*فى اَدْنَى الْاَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ*فى بِضْعِ سِنينَ لِلّٰهِ الْاَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُۆْمِنُونَ"

"Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü’minler sevinecektir."[7]

Kur'an-ı Kerim'in gelecekten verdiği bu haber, Müslümanların Bedir Savaşındaki zaferleriyle aynı anda olmuştur ve Müslümanların sevincini ikiye katlamıştır.

  Kur'an-ı Kerim'in diğer başka mucizevî yönleri daha zikredilmiştir; örnek olarak: Bilimde, gelecekten haber vermede ve ihtilaf ve çelişkinin olmayışındaki mucizevî yönleri.[8]

4. " وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا(hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın)" ayetine bakıldığında, acaba bütün bilimler (matematik, fizik ve tıp gibi) Kur'an-ı Kerim'de var mıdır?

Kitaptaki yaş ve kuru

Allah-u Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'i "Kitabun Mubin (açıklayıcı kitap)" olarak tanıtmaktadır: " "قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبينٌ(İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.)[9] Çeşitli ayetlerde Peygamber (s.a.a)'in getirmiş olduğu her şey, nurlandıran ve açıklayan olarak sıfatlandırılmıştır: " "جَاۆُ بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنيرِ (…hikmetli sahifeleri ve nurlu kitabı getiren peygamberler de tekzip olundu.)[10] Başka bir yerde ise şöyle buyurmaktadır: "  "وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا فى كِتَابٍ مُبينٍ (hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın.)[11] "Kuru ve yaş"tan maksat – bir önceki ve bir sonraki karinelere göre – bütün her şeyin ilmidir. Buna delil olarak şu ayette şöyle buyrulmaktadır: فَرَّطْنَا فِى الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ" ماَ" (Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.)[12] Yani hiçbir şey ilahi kitapta eksik değildir ve insanlığın saadeti için gerekli olan her şey açıklanmıştır.

Bu hususta bazı ihtimaller ve görüşler vardır:

a) Ena'm Suresinin 59'uncu ayetinde geçen "Kitabun Mubin (açıklayıcı kitap)"tan maksat ya ilahi ilim ya da Levh-u Mahfuz'dur ve bu surenin 38'inci ayetindeki "Kitap"tan maksat "Ecel"dir; yani Kur'an-ı Kerim değildir. Bazı rivayetlerde ise "Kitabun Mubin"den "Açıklayıcı İmam" olarak mana edilmiştir.

b) "Kitabun Mubin (açıklayıcı kitap)"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an-ı Kerim'in yüce batınını değerlendirdiğimizde o, "Ummu'l Kitap"tır; çünkü bütün hakikatler onda yer almaktadır ve sadece kâmil insan onlara ulaşabilir.

c) "Kitap"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir ve onun çeşitli derecelerinde dini ve dünyevi konular yer almaktadır.

d) "Kitap"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir; ama her şeyden maksat, genel külli usul ve kaidelerdir ve bunlara göre çeşitli bilimlerin ve ilimlerin temelleri atılabilir ve ilmi buluşlar ele edilebilir.

e) "Kitap"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir; ama her şeyden maksat, Kur'an-ı Kerim'in insanın hidayeti ve saadeti doğrultusunda etkili olan gerekli bütün öğretiler ve desturları içermesidir.

Bu öğretiler; itikat, ideoloji, ahlaki öğretiler ve insanın dört yönlü ilişkisindeki (Allah ile olan irtibatı, diğer insanlarla olan irtibatı, kendisi ile olan irtibatı ve âlemle olan irtibatı) ilmi desturları kapsamaktadır.

Bu bakışla Kur'an-ı Kerim'in asıl hedefi, dini ve insanları hidayet eden hakikatleri açıklamaktır. Bu, bazı bilimsel hakikatlerin dakik ve mucizevî letafetle Kur'an-ı Kerim'de bulunmasına bir engel değildir.

Ama bu konuların açıklanması, Kur'an-ı Kerim'in asıl hedefi değildir ve Kur'an-ı Kerim, bütün bilimleri içerdiğini iddia etmemektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu gibi bilimsel konuların ye almasının faydaları vardır ve bunlardan bazıları şöyledir:

-) İlahi tekvini ayetleri göstermek ve bu şekilde Allah'ı tanımayı herkesim içinde yaygınlaştırmak.

-) Kur'an-ı Kerim'in bilimsel mucizelik yönünü göstererek onun ilahi bir kitap olduğunu ispatlamak.

-) Merak uyandırmak ve akletmeye yönlendirmek.

-) Bilimsel alanda insanlara ilham kaynağı olmak ve Müslümanların bilimsel gelişmelerini sağlamak.

-) Bilimsel konularla mead (ölümden sonraki hayat) gibi bazı dini hakikatlerin ispatlanması.

Bu görüş kabul edilebilir bir görüştür ve önceki görüşlerle de birleştirilebilir.

Allame Tabatabai, bu görüşü seçmiştir ve " "وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ(Sana bu kitabı her şeyin açıklayıcısı olarak indirdik)[13] bu ayetin tefsirinde şöyle yazmaktadır: "Her şey"den maksat, insanın hidayeti ile alakalı olan her şeydir. Yaratılış, mead, faziletli ahlak, ilahi kanunlar, geçmiş ümmetlerin kıssaları ve nasihatler gibi insanların ihtiyaç duyduğu konuları, Kur'an-ı Kerim açıklamaktadır ve biz, onun zahirinden bunu anlamaktayız.

 Ama bazı rivayetlerde, Kur'an-ı Kerim'de geçmiş, gelecek ve kıyamete kadar olan ilimlerin olduğu geçmektedir. Eğer bu rivayetler sahih ise "Tibyan (açıklayıcı)"dan maksat, sözcük manasından daha geniş bir manadır.

Belki sözcük delaleti dışında başka işaretler vardır ve bu, halkın anlama imkanının olmadığı bazı sırları keşfetmektedir.

 


[1]  Nasrullah, Nikbin, Batılı düşünürler açısından İslam, s. 48. 

[2] Hicr Suresi, 9. ayet.

[3] Fussilet Suresi, 41 ve 42. ayetler.

[4] İsra Suresi, 88. ayet.

[5] Bakara Suresi, 23 ve 24. ayetler.

[6] Fetih Suresi, 27. ayet.

[7] Rum Suresi, 2, 3 ve 4. ayetler.

[8] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara bakabilirsiniz:

a) Murteza, Mutahhari, Vahiy ve Nübüvvet;

b) Seyit Muhammed Hüseyin, Tabatabai, El-Mizan Tefsiri, c. 1, s. 58-73;

c)Seyit Murteza, Tusliyan, Kur'an'ın Azameti;

d) Muhammed Ali, Gerami, Kur'an-ı Kerim'i Tanıma Hakkında;

e) Nasır, Mekarim Şirazi, Kur'an ve Son Peygamber;

[9] Maide Suresi, 15. ayet.

[10] Al-i İmran Suresi, 184. ayet.

[11] Ena'm Suresi, 59. ayet.

[12] Ena'm Suresi, 38. ayet.

[13] Nahl Suresi, 89. ayet.