Kur'an-ı Kerim

Kur'an-ı Kerim

Semavi kitapların sonuncusu olan Kuran’ı Kerim, peygamberlerin sonuncusu ve eşrefi mahlûkat Hz. Muhammed’e (s.a.a) nazil olmuştur. Kuran’ı Kerim, insanları saadete ve hidayete kavuşturacak bilgileri içinde barındıran hidayet kitabıdır. İncil, Tevrat ve Zebur gibi semavi kitapların içeriği zaman içerisinde insanlar tarafından değiştirilmiş ve tahrif edilmiştir. Ancak Kuran’ı Kerim, Allah tarafından garanti altına alındığı için hiçbir değişikliğe maruz kalmamıştır. Elimizde bulunan Kuran’ı Kerim, Hz. Rasulullah’a (s.a.a) nazil olan ve tek bir harfi bile tahrife uğramayan orijinal Kuran’dır. Bu durum kıyamete kadar da böyle devam edecektir. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Kuran’ı Kerim âlemlerin Rabbi tarafından koruma altına alınmıştır. Nitekim yüce Allah, Hicr suresinin dokuzuncu ayetinde şöyle buyuruyor:

 

“Biz bu Zikri (Kuran’ı) nazil ettik ve biz onu koruyacağız.”

Kuran’ı Kerim içinde hiçbir şüphe bulunmayan ve inananların her iki dünya saadeti için indirilmiş hidayet kitabıdır: “İşte bu kitap, içinde hiçbir şüphe yoktur. Muttakiler için hidayet kaynağıdır.” Bakara, 2

Kuran’ı Kerim insanları en doğru ve sağlam yola hidayet etmektedir. Nitekim İsra suresinin dokuzuncu ayetinde şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz ki bu Kuran, insanları en doğru ve en sağlam yola iletir ve salih amel işleyen müminlere büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.”

Kuran-ı Kerim’in ayetleri bizim için şifa ve rahmet kaynağıdır: “Biz Kuran’dan nazil ettiğimiz ayetler, inananlar için şifa ve rahmettir”. İsra, 82

İnanan insanların, Kuran-ı Kerim’i okumayı öğrenmeleri, başkalarına öğretmeleri ve öğrenmek isteyenlere de yardımcı olmaları en büyük vazifelerindendir. İnançlı insanlar olarak, en azından Kuran’ı Kerim’i, yüzeysel olarak doğru bir şekilde okuyabilmeliyiz. Bu merhaleden sonra da tefsir kitaplarından faydalanarak Kuran’ı Kerim’i anlamaya çalışmalıyız. Kuran’ın mealini okumakta faydalıdır ancak bizlere yüzeysel bir bilgiden başka bir şey kazandırmayacaktır.

 

Kuran’ı Kerim’i tercümesine bakarak yorumlamaya çalışmaktan ve kendi fikirlerimizi ona yüklemekten sakınmalıyız. Böyle yaparsak fayda yerine, zarar vermiş ve de zarar almış oluruz. Çünkü Kuran’ı Kerim’in ayetleri eczane de bulunan şifalı ilaçlara benzer. O ilaçları insan doktor prosedürü olmadan gelişi güzel raflardan alıp kullanamaz. Bunu yaptığı takdirde en başta kendisine zarar vermiş olur. İlaçların hangisinin kendisine faydalı olduğunu, ne zaman ne kadar dozajda kullanması gerektiğini anlatacak bir doktora ihtiyacı vardır.

 

Kuran’ı Kerim’in de doğru anlaşılabilmesi için Kuran dalında uzmanlaşmış müfessirlere ihtiyaç vardır. Tefsir âlimleri, Kuran’ı Kerim ayetlerini, anlayabileceğimiz en güzel bir şekilde bize tefsir etmişlerdir. Müfessirler ayetleri, ayetler ile Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehlibeyt’ten (a.s) gelen hadis ve rivayetler ile birlikte dikkate alarak açıklarlar. Ayetlerin iniş sebeplerini araştırır ve Arapça kelimelerin vermiş olduğu çeşitli manaları da göz önünde bulundurarak Kuran-ı Kerim’i tefsir etmektedirler. Bu da bizim için Kuran’ı anlamak için en ideal ve sağlam yoldur.

 

Elimizde bulunan güzel ve değerli yüzlerce tefsir kitabımızdan sadece Rahmetli Allame Tabatabai’nin el-Mizan adlı muhteşem tefsirinin on iki cildi Türkçemize kazandırılmıştır. İlmi değeri oldukça yüksek olan bu güzel ve değerli tefsirimizden faydalanabiliriz. Elbette Numune tefsirinin özeti ve birkaç surenin tefsiri ayrı kitaplar halinde basılmıştır.

Kuran’ı Kerim’i okumalı, anlamalı ve bilgilerini hayatımızda uygulamalıyız ki bizi hidayete ve kurtuluşa götürsün. Amelsiz Kuran okumanın insana bir faydası olmayacaktır. İmam Hasan-ül Mücteba (a.s) şöyle buyurdu: “Kuran’dan başka her şey yok olup gidecektir. O halde Kuran’ın (hükümlerini) uygulayın ki sizi hidayete kavuştursun. Kuran’a en yakın kimseler, Kuran’ı ezbere bilmeseler dahi hükümlerine amel eden kimselerdir. Kuran’a en uzak kimseler ise Kuran’ı ezbere bilseler bile hükümlerini uygulamayan kimselerdir.”

Bir başka hadiste Resul-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: “Kuran’ı okuyup da ona uymayan insanları Allah kıyamet gününde kör olarak diriltecektir. O zaman insan soracak; Rabbim! Neden beni kör olarak haşir ettin, hâlbuki ben dünyada görmekteydim? Allah Resulü şöyle buyuracak: Çünkü sen dünyada, sana gönderilmiş olan ayetlerimizi unuttun, bu günde sen unutuldun. Sonra da ateşe atılmasını emredecektir.”

Eğer Kuran’ın emirleri uygulanır ve o hükümlerine amel edilerek okunursa büyük sevap elde edilir. Resul- Ekrem (s.a.a), Hz. Salman-ı Farisi’ye (r.a) şöyle buyurdu: “Ey Salman! Kuran oku. Kuran okumak günahların kefaretidir, o, ateşten koruyucu bir kalkandır. Azaptan güvende kalmak için bir güvence ve sığınaktır. Kuran’ı okuyan için her ayet karşılığında ona bin şehit sevabı yazılır. Her sure karşılığında bir nebinin sevabı yazılır. Okuyanına Allah’ın rahmeti nazil olur. Melekler onun için bağışlanma diler. Cennet onu arzular ve Allah ondan hoşnut olur.”

İnşallah Yüce Allah bizi de Kuran’ı Kerim’in ve Peygamber (s.a.a) ve temiz Ehlibeyt’inin (a.s) gerçek takipçilerinden etsin. İman ve amelimizle onların çizgisinde hareket edenlerden kılsın. Onların ziyaret ve şefaatlerini cümlemize nasip etsin.

Ali Çalar