Kur'an-ı Kerim'de Ahlak 32 (Sosyal İlişkiler 3)

Kur'an-ı Kerim'de Ahlak 32 (Sosyal İlişkiler 3)

Sosyal İlişkiler 3

Geçen bölümde Kur'an'ı Kerim ve rivayetlerde İslam dininin insanları muaşeretten men ettiği facir ve fasık gibi kesimlerden bazılarını anlattık. Şimdi söze kaldığımız yerden devam edelim. İslam öğretileri insanları ahmaklarla arkadaşlık etmekten şiddetle men ediyor, çünkü ahmak insanın bize vereceği zarar, yararından kat kat fazladır.

Ahmak insan çeşitli açılardan ahmaklığını ve düşüncesizliğini gösterebilir, yani ahmaklık özelliği illa ki açıkça görünmesi gerekmez. Nitekim böyle bir durumda insan doğal olarak ahmak insandan kaçınır. Ahmak ve akılsız insan yaşamının çeşitli boyutlarında aklını kullanmayan ve tedbirli olmayan ve işleri akılcı ve mantıklı olmayan kimsedir. Allah Resulü –s– şöyle buyurur: Ahmakla arkadaşlık etmekten kaçın, çünkü o sana yararı dokunsun ister, ancak zarar verir. İslam Peygamberi –s– bir başka yer de de şöyle buyurur: Kötü arkadaştan sakın, çünkü sen de onun üzerinden tanınırsın.

Şer insan, dış görünüşü güzel ama batını çirkin olan insandır ve bu tür insanlarla muaşeret etmekten sakınmak gerekir. İmam Cevad –s– şöyle buyurur: Sakın kötü ve şer insanla arkadaşlık etmeyin, çünkü o kınından çıkarılan bir kılıç gibidir ki görünüşü güzel, ama tesiri çirkin, kötü ve güzel olmayandır. İmam Sadık –s– da babası İmam Sadık’tan –s– naklen şöyle buyurur: Babam bana şöyle buyurdu: Oğlum, şer insanlarla muaşeret eden ve oturup kalkanın huzur ve asayişi olmaz. Allah Resulü –s– cahil insanların özelliklerini şöyle beyan ediyor: Cahil insanlar etrafındakilere zulmeder, kendilerinden altta olan kesimi taciz eder, üstte bulunan kesime karşı kibirli davranır ve düşünmeden konuşur.

Yalancılık da insanların en kötü sıfatlarından biridir ve eğer bu özellik birinde varsa, arkadaşlık çemberinin dışında kalır ve böyle bir insanla asla arkadaşlık edilmez, çünkü bu sıfat her türlü anti değerin anahtarıdır ve bir başka tabirle tüm şerlerin başı sayılır. Bu yüzden Allah Resulü –s– şöyle buyurur: Yalancı ile hemsohbet ve arkadaş olmaktan kaçının, çünkü yalancı bir serap gibidir ve uzağı yakın ve yakını uzak gösterir.

İmam Seccad’ın –s– İmam Bakır’a –s– tavsiyelerinde de şöyle okumaktayız: Üç kesimle hemsohbet ve arkadaş olma, onlarla tartışma ve konuşma ve yol arkadaşı olma. Yalancı serap gibidir ve uzağı yakın ve yakını uzak gösterir. Yalancı seni hataya düşürür. İmam Seccad –s– bir başka yerde bu konuda şöyle buyurur: Günahkarlarla oturup kalkmaktan, zalimlere yardım etmekten ve fasıklara yakınlaşmaktan ve fitnelerinden sakının ve bu zümreden uzak durun.

Allah teala İslam Peygamberi –s– ve müminlere hitaben şöyle buyurur: Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez. Gerçi Allah teala burada peygamberine hitap ederek hıyanet edenleri savunmamasını buyuruyor, fakat gerçekte bu hüküm genel bir hükümdür ve bütün müminleri kapsamaktadır. Allah teala Nisa suresinde açıkça şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

Gerçekte bu amel açık bir suç ve Allah’a şirk koşmaktır ve ilahi adalet gereği ağır cezayı hak eder. Allah teala Tevbe suresinde de şöyle buyurur: Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Yine Maide suresinde de şöyle okumaktayız: Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz.

Allah teala Mumtehine suresinin birinci ayetinde de şöyle buyurur: Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir.

Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur. İslam dini açısından kimlerle muaşeret edilmeyeceği ile ilgili bugünkü sohbetimizi noktalamadan önce şu noktayı da belirtmek isteriz ki muaşeretlerde ve özellikle karşı cinsten insanlarla ilişkilerde akılcı örf ve adetlere uymak ve şayeste davranışlarda bulunmak birey ve toplumun sağlıklı bir yolda ilerlediğinin işaretidir ve toplumda birlik ve beraberliği güçlendirir.

Her halükarda Kur'an'ı Kerim ayetlerinden anlaşıldığı üzere örf ve adette ve şeriat ve akılda yer alan uygun davranış biçimlerine göre hareket etmek ve uygunsuz davranışlardan kaçınmak, sosyal ilişkileri yapıcı bir yönde geliştirecektir. Bu durum hiç kuşkusuz hem birey ve hem toplum için bir çok olumlu tesiri ve bereketi de beraberinde getirir. Örneğin başkalarının hatalarına karşı hoşgörülü davranmak ve affetmek, ihsan mısdaklarından sayılır ve pratikte sergilenen bu olumlu tepki hatalı kişiye hatasını düzeltme ve gittiği yanlış yolu düzelterek doğru yola gelme fırsatı verir.

Bu durum aynı zamanda başkalarına kendilerini geliştirme ve kemale erme şansı tanımaktır ve hiç kuşkusuz olumlu getirilerinden affeden kimse de yararlanır. Çünkü insan kapalı bir ortamda yaşamıyor ve sosyal ilişkileri aracılığı ile her türlü ruhi ve hatta iktisadi ihtiyaçlarını karşılıyor ve doğal olarak bu şartlardan vaz geçemiyor. Her insan sosyal ilişkileri muhtaçtır ve başkalarını affederek onlara kendilerini düzeltme fırsatı tanıması kendisine da daha sağlıklı bir sosyal ortamda yaşama ve bu ortamdan yararlanma imkanı sağlar.