Kur'an-ı Kerim'de Ahlak 10

Kur'an-ı Kerim'de Ahlak 10

İslam dini açısından ahlakı geliştirmenin bir yolu insanların ilim ve marifetini geliştirmektir, çünkü hem mantık ve hem deneyimler, insanlarda ilim ve marifet seviyesi yükseldikçe ahlaki faziletleri de bir o kadar geliştiğini ve bilakis, cahillik ve ilahi maarif yokluğu faziletsizliğe yol açtığını ve ahlak seviyesini düşürdüğünü gösteriyor.

Bazı bilginler ve filozoflar bu bağlamda hatta büyük abartmalar yaparak ilim ile ahlakın eşit olduğunu söylemiştir. Bir başka ifade ile bu kesime göre ilim ve hikmet ahlakın kaynağıdır ve ahlaki rezillikler cahillikten beslenir. Örneğin kibirli ve kıskanç insanlar, bu rezil özelliklerin kötü tesirlerinden habersiz oldukları için bu iki özelliğin esiri olmuştur. Bu kesime göre hiç kimse bilinçli olarak kötülüklerin ve çirkinliklerin peşinden gitmez ve bu yüzden eğer toplumun ilim ve marifeti geliştirilirse, ahlaki yapısının sağlıklı olmasına katkı sağlanmış olur.

Aslında bu söz biraz abartılıdır ve ahlak meselesine sadece bir tek açıdan yaklaşmaktadır. Fakat şu gerçeği de inkar edemeyiz ki ilim, ahlak yapan etkenlerden biridir ve bu yüzden cahillik pençesine düşen insanlar daha çok kötülüklere yönelirken, ilahi maarifi bilen alim insanlar daha az kötülüklere bulaşır, gerçi her iki durumda da bazı istisnalar olabilir. İşte bu yüzden Kur'an'ı Kerim Cuma suresinin ikinci ayetinde İslam peygamberinin bisat nedenini şöyle açıklıyor: Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.

Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler. Bu ayetten anlaşıldığı üzere karanlıktan ve sapkınlıktan kurtulmak ve ahlaki rezilliklerden ve günahlardan arınmak için Kur'an'ı Kerim’i okumak ve bu kitapta yer alan ilim ve hikmeti öğrenmek gerekir ve hiç kuşkusuz bu iki durum arasında açık bir irtibat söz konusudur. Kur'an'ı Kerim’de bir çok ayet ilim ve marifetle ahlaki faziletler arasındaki bağları ve yine cahillikle ahlaki rezillikleri tanımama arasındaki irtibatı anlatmaktadır ki burada bu ayetlerden bazı örnekleri sunacağız. Neml suresinin 55. Ayetinde şöyle okumaktayız: (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!

Burada cahillik cinsel sapkınlık ve ahlaki fesada yol açtığı beyan ediliyor. Cahillik kıskançlığın da kaynağıdır. Yusuf suresinin 89. Ayetinde şöyle okumaktayız: Yusuf dedi ki: Siz, cahilliğiniz yüzünden Yusuf ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz? Cahillik ve bahane arama özelliği de bir birine bağlıdır. Kur'an'ı Kerim cahil ümmetlerin bahane aradıklarını beyan ediyor. Bakara suresinin 118. Ayetinde şöyle okumaktayız: Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi?

Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik. Burada da Kur'an'ı Kerim bahane aramanın cahillikten kaynaklandığını ve bu iki özelliğin doğrudan bir birine bağlı olduğunu beyan ediyor, nitekim deneyimler de bunu gösteriyor. Yine Hucurat suresinin 4. Ayetinde edepsizliğin cahillikten kaynaklandığı ve İslam peygamberine (sav) saygı göstermeyen insanların cahil insanlar olduğu şöyle beyan ediliyor: (Resûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir. Bu ayet uygun veya uygunsuz zamanlarda İslam peygamberinin (sav) kapısına gelip yüksek sesle onu dışarı çıkmaya çağıran insanlardan söz ediyor.

Allah resulü (sav) bu insanların edepsizliği ve sürekli rahatsız etmelerinden rencideydi, ancak mahcubiyeti yüzünden sesini çıkarmazdı, ta ki bu ayet nazil oldu ve İslam peygamberi ile nasıl konuşulması gerektiğini beyan etti. Söz edilen ayetler, Kur'an'ı Kerim’in ilim ve faziletin ilişkisi bir yandan ve cahillikle rezilliğin ilişkisi öbür yandan beyan ettiği ayetlerden bazılarıdır ve birer örnek olarak bizleri bu gerçekler konusunda ikna edebilir.

Öte yandan güncel yaşamımızda da cahil insanların çirkin amellerde bulunduğuna ve rezil sıfatlar taşıdıklarına sık sık şahit olmuşuzdur. Ancak bu tür insanlar yaptıkları amellerin çirkinliği konusunda yeterince bilgilendiklerinde ve genelde ilim ve maarifleri arttığından bu tür rezil sıfatları ya tümüyle bir kenara bırakır, ya da büyük ölçüde onlardan uzaklaşır.

Bunun mantıklı delili de açıkça ortadadır. Çünkü yüce sıfatlara ve salih amellere doğru ilerlemek için bazı saikler gereklidir. Kuşkusuz en iyi saik, kötü ve rezil sıfat ve amellerin ve yine iyi ve salih amellerin doğuracağı sonuçları bilmektir. Yine insanın nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilmesi ve Enbiyaların getirdiği dini öğrenmesi de onları büyük ölçüde iyiliklere yönlendirir ve ahlaki rezilliklerden uzak tutar.

Şimdi de ilim ve ahlakın ilişkisi hakkında İslami hadislerde yer alan bazı noktalara değinmek istiyoruz. İslami hadisler de ilim ve marifet ve bilginin ahlaki faziletlerle sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve yine cahillik ve bilgisizliğin ahlaki rezilliklerle irtibatı olduğunu beyan ediyor. Şimdi bu hadislerden bir kaç örnek sunmak istiyoruz sizlere. Marifetle en önemli ahlaki fazilet olan takva arasındaki irtibat hakkında İmam Ali’den (sa) şöyle rivayet ediliyor: marifet ağacının meyvesi, dünyada takvadır. Yine o hazretten bir başka hadiste şöyle okumaktayız: biraz marifet ve bilinç, dünyada takvaya vesile olur.

Burada marifet, ilahi marifettir ve bu da insanı takvaya ve dünyanın şatafatlı gösterişine karşı duyarsızlığa yöneltir.   İslam peygamberi (sav) bir hadiste ilahi marifetin insanları çirkin sözden ve haram lokmadan sakındırdığı hakkında şöyle buyuruyor: Allah’ı tanıyan ve büyük bilen insan dilini çirkin sözden ve karnını haram lokmadan sakındırır. Yine İmam Sadık’tan (sa) marifetle Allah korkusu arasındaki bağ hakkında bir hadiste şöyle okumaktayız: Allah’ı tanıyan insan O’nun cezasından korkar ve Allah’tan korkan insan dünyanın şatafatlı gösterişine karşı duyarsız olur. İlahi marifetle hoşgörü ve intikam duygusunu terk etme arasındaki ilişki hakkında İmam Ali’den (sa) bir hadiste şöyle okumaktayız:

Allah’ı en iyi tanıyan insan, başkalarının hatalarını hoş gören ve hatayı işleyen kimseyi, hatta mazur olmadığı halde bağışlayan insandır. İlahi marifetle kibirden el çekme arasındaki irtibat hakkında da yine İmam Ali’den (sa) bir hadiste şöyle okumaktayız: Allah’ın azametini bilen insana kibir yakışmaz. Yine bir çok hadis ve rivayette cahillikle ahlaki rezilliklerin arasındaki bağdan söz ediliyor.

Örneğin İmam Ali’den (sa) bir hadiste cahillik her türlü şer ve kötülüğün köküdür, şekilde okumaktayız. İmam Ali (sa) bir başka hadiste de hırs ve cimrilik gibi sıfatların da cahilliğin sonucu olduğunu beyan ediyor. Çünkü hırslı ve cimri insan genellikle yaşamında ihtiyacı olmadığı şeylerin peşinde gider ve sürekli mal biriktirir ve mal ve servet aşkı, mantıksız ve akılcı olmayan özelliklerdir ve böyle bir insan cimriliği yüzünden yaşamından belki de hiç bir zaman işine yaramayacağını, ancak başkalarına yarar sağlayabilecek şeyleri kendisi için saklar.