Kur'an'da Temsili Kıssalar

Kur'an'da Temsili Kıssalar

Kur’ân’ın anlatım metodlarından biri de şahıs, zaman ve mekan unsurlarından tecrid edilmiş olayları dile getiren kıssaların bir çeşidi olan temsîlî kıssalardır. Kur’ân bazı hakikatleri insanların gönlüne ve zihnine yerleştirmek için böyle bir anlatım metoduna başvurmuştur.

1.Kıssanın Anlam Çerçevesi

Arapçada k-s-s fiil kökünden gelen kıssa sözlükte, bir şeyi makasla kesmek ve kırkmak, bir kimsenin izini takip etmek ve birisine bir haber veya sözü bildirmek anlamlarına gelmektedir[1]. Kur’ân’da ikinci anlamda iki yerde[2]; üçüncü anlamda da on yedi yerde[3] kullanılmıştır.

Kıssanın ıstılâhî anlamı, luğavî anlamıyla yakından ilgilidir. Buna bağli olarak kıssa için değişik tanımlar yapılmıştır. Yapılan bu tanımlardan birbirinden farklı olan iki tanımı burada zikredeceğiz:

“Kur’ân Kıssaları, hayalden herhangi bir şeyin karışmadığı, vuku bulmayan şeylerin girmediği, değişmeyen mutlak hakikatler üzerine bina edilmiş, başka kıssalarda bulunmayan bir tarzda muhatabı yönlendirme ve teşvik etme unsurlarını barındıran tarihi haberler ve olaylardır”‌[4].

Kur’ân kıssaları için yapılmış başka bir tanım da şöyledir: Kıssa, şahıs, zaman ve mekan unsurlarından tecrid edilmiş, gerçek üstü, bu haliyle aşkın olayların dile getirildiği ifade şekilleridir[5].

Kur’ân’ın, geçmişte yaşamış peygamber ve kavimlerinin kıssalarını arz ederken bu olayları hikaye etmek ve dikkati olayın örgüsünün kendisine çekmeyi değil, olay örgüsünün altında yatan özel ahlâki derse dikkat çekmek, onu gün ışığına çıkarmayı hedeflemiştir. İslâm’dan önceki peygamberlere ait kıssalar anlatırken, veya İslâm’dan önce yahut Hz. Peygamber zamanında vuku bulan bir olaya temas ederken, mutlaka bunun altında yatan ahlâki bir derse dikkat çekmiştir. Ayrıca anlatılan kıssanın çoğu kere, birden çok ahlâki anlamlar ve çağrışımlar taşıyan değişik vecheleri olduğundan, Kur’ân’da,  aynı olay ya da kıssa değişik sûrelerde tekrar tekrar anlatılmış, ama her seferinde bunlarda bir bütün olarak Kur’ânî vahyin, değişik bir yanına ışık tutulmuş, bütünü oluşturan şu ya da bu temel gerçeğe dikkat çekilmişti.

2.Kıssa ve Temsîlî Kıssa İlişkisi

Yukarıda kıssanın tarifini verirken onun şahıs, zaman ve mekan unsurlarından tecrid edilmiş, geçmişte yaşanmış olayların dile getirildiği ifade şekilleri olduğunu belirtmiştik. Kıssanın zaman ve mekan unsurlarından tecrid edilmiş olması, her zaman ve mekanda insanlarından ibret alabilene ibreti, düşünebilene öğütü, nasihatı kabul edene ve söz dinleyene basireti, İslâm'ı en güzel şekilde yaşamak ve yaşatmak için örnek arayana en güzel örneği, hak ve hakikatten ötürü zulme uğrayana teselliyi içinde taşımaktadırlar. Bu özellikleri itibarıyla da mesele benzerler. Nitekim Kur'ân da bazı kıssalardan -ister tarihi olsun ister temsîlî olsun- mesel olarak söz edilmiştir. Mesela A'râf sûresinde şöyle buyurulmaktadır:

“Onlara, kendisine âyetlerimizden verdiğimiz ve fakat onlardan sıyrılıp çıkan, o yüzden de şeytanın takibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevasının peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer. Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler. Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmetmiş olan kavmin meseli ne kötüdür”‌[6].

Yine Bakara sûresinde geçmiş kavimlerin başına gelenlerden yani onların kıssalarından mesel diye söz edilmiştir[7].

Her ne kadar kıssalar mesel diye anılmışsa da kıssa ile mesel arasında temel bir farka işaret etmeden geçemeyeceğiz. Kıssayla olmuş veya olması mümkün (gelecekte meselâ âhirette olacak olan) olaylar dile getirilirken, meselde böyle bir şart aranmamaktadır. Yani meselle, bizzat yaşanmış hadiseleri dile getirildiği gibi olmamış ve olması da adeten mümkün olmayan olayların da dile getirilmesi mümkündür. Bu bağlamda Kur’ân’la bağlantılı olarak, her kıssanın bir mesel olduğu, ancak her meselin bir kıssa olmadığı söylenmiştir. Fakat muhatabı ibret almaya yöneltmek ve bir hususu başka bir hususa benzetmek noktasında kıssalarla birleşmektedirler.

Taqrib


[1] İbn Manzûr, Muhammed b. Mukerrem, Lisânu’l-‘Arab, Thk. Emin Muhammed Abdulvehhâb-Muhammed Sâdık el-Ubeydî, Dâru ihyai’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut, 1416/1996, XI, 191.

[2] Bkz. el-Kehf, 18/64; el-Kasas, 28/11.

[3] Bkz. en-Nisâ, 4/164; el-En‘âm, 6/57, 130; el-A‘râf, 7/7,35, 101, 176; Hûd, 11/100, 120; Yûsuf, 12/3, 5; en-Nahl, 16/118; el-Kehf, 18/13; Tâhâ, 20/99; el-Kasas, 26/25; en-Neml, 27/76; el-Gâfir, 40/78

[4] ‘Abdulkerîm el-Hatîb, el-Kasasu’l-Kur’ânî fi Mantûkihi ve mefhûmihi, Dâru’l-Ma‘rife, Beyrut, 1395/ 1975, s. 49.

[5] Görgün, Tahsin, “Kur’ân Kıssalarının Neliği (Mahiyeti) Üzerine”‌, IV. Kur’ân Sempozyumu, Fecr Yayınevi, Ankara, 1998, s. 29.

[6] el-A‘râf, 7/175-177.

[7] Bkz. El-Bakara,

      Youtube Kanalımıza Gitmek İçin Tıklayın