Kur'an'da Ruh Kavramı Nasıl Gelmiştir?

Kur'an'da Ruh Kavramı Nasıl Gelmiştir?

Soru: Kur’an’da Ruh hakkında ayet var mıdır?

Soru:

Kur’an’da Ruh hakkında ayet var mıdır?

Cevap:

 Allah (c.c) İsra suresinin 85. ayetinde şöyle buyuruyor:

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلرُّ‌وحِ ۖ قُلِ ٱلرُّ‌وحُ مِنْ أَمْرِ‌ رَ‌بِّى وَمَآ أُوتِيتُم مِّنَ ٱلْعِلْمِ إِلَّا قَلِيلًا

“Sana ruh hakkında sorarlar. De ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir ve size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.”[1]

Ruh kelimesi, sözlükte hayatın kaynağı ve özü olarak tarif edilmiştir. Canlılar onun vesilesiyle hissetmekte, hareket etmekte ve irade etmektedirler. Kur’an’da ruha erkek ve bayan zamirleri kullanılmıştır. Ruh kelimesi mecazi olarak başka anlamlarda da kullanılmaktadır. İlim, ruhun ve nefsin hayatı olarak tabir edildiği gibi Allah’ta Kur’an’ı ve vahyi, ölü nefislere hayat verdiğinden dolayı, ruh diye adlandırmaktadır. Ruhta ölü bedenlerin hayat vesilesidir.[2]

Acaba ayetteki ruhtan kasıt nedir? Ruh hakkında sorulduğunda Peygamber (s.a.a) Allah’ın sözüyle buyurdu: “Rabbimin emrindendir ve size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir!” Ayet ve ayet dışı karinelerden anlaşıldığına göre ruh hakkında soru soranlar insandaki ruhun hakikati hakkında sormaktaydılar. Bu ruh bizleri diğer hayvanlardan ayırt eden yüce etken ve bizim için bir onurdur. Bizim tüm hareket ve işlerimiz onun vesilesiyle yapılabilmektedir. Biz onun yardımıyla yerlere ve göklere yollar açtık, ilmin sırlarını öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz.

Ruh hakkında soranlar aslında bu esrarengiz varlığın hakikatinin ne olduğunu öğrenmeye çalışmaktaydılar. Çünkü ruh maddeden farklı bir yapıya sahipti. Ruha hâkim olan kanunlarla maddeye hâkim olan kanunlar farklıydı. Bu sorunun karşılığında Peygamber (s.a.a) kısa, öz ve manalı bir şekilde şöyle buyurdu: “Ruh, Rabbimin emridir, yani sırlarla dolu bir yaratılışı vardır.” Devamında soranların fazla şaşırmamaları için şöyle ekledi: “Size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.” İnsana en yakın olan şeyi tanımaması, gerçekte de çok şaşılacak bir şeydir.

Tefsir-i Eyyaşi’de İmam Sadık (a.s) ve İmam Bakır’dan (a.s) bu ayetin tefsirinde şöyle bir rivayet getirilmiştir: “Ruh Allah’ın mahlûklarındandır, görmesi, gücü ve kuvveti vardır. Allah onu Peygamberlerinin ve müminlerin kalbine koyar.” Yine bu iki İmam’dan (a.s) nakledilen bir diğer rivayette ise şöyle buyuruyor: “Ruh melekût âleminden ve Allah’ın kudretindendir.”

Şia ve Ehlisünnet kitaplarına baktığımızda müşriklerin bu soruyu kitap ehlinin âlimlerinden öğrendikleri anlaşılıyor. Bununla Peygamberi denemek istiyorlardı. Eğer Muhammed (s.a.a) ruh hakkında fazlaca bilgi verirse onun Peygamberliğinin doğru olmadığına delil olacaktı.

Başka bir rivayette ise ruhun Cebrail ve Mikail’den (a.s) daha üstün bir mahlûk olduğu bildirilmiştir. Peygamber ve Ehlibeytiyle birlikte, onları hedeflerinden alı koyacak olumsuzluklardan koruduğunu beyan etmiştir.[3]

Her hâlükârda “Ruh” kelimesi Mekki ve Medeni ayetlerde tekrarlanmıştır. Ama ruh ayetlerin hepsinde canlılara ve bize hayat veren, hareket ve hislerimizin kaynağı olan ruh manasında kullanılmamıştır.[4]

Bazen ruhtan kasıt Peygamberlerin yardımcısı ve hamisi olan  “Ruhul kudüs”tür.

Örnek olarak:

وَءَاتَيْنَا عِيسَى ٱبْنَ مَرْ‌يَمَ ٱلْبَيِّنَـٰتِ وَأَيَّدْنَـٰهُ بِرُ‌وحِ ٱلْقُدُسِ

“Ve Biz, Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık).”[5]

Bazen de “Ruh” Müminleri destekleyen manevi bir güç olarak beyan edilir:

أُو۟لَـٰٓئِكَ كَتَبَ فِى قُلُوبِهِمُ ٱلْإِيمَـٰنَ وَأَيَّدَهُم بِرُ‌وحٍ مِّنْهُ

“Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir…”[6]

Bazen de “Ruh” vahiy getirmekle görevli olan melek olarak, emin sıfatıyla sıfatlandırılmıştır:

نَزَلَ بِهِ ٱلرُّ‌وحُ ٱلْأَمِينُ

عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ ٱلْمُنذِرِ‌ينَ

“Onu Ruh'ul Emin (Cebrail) indirmiştir.* Uyarıp korkutuculardan olman için, senin kalbinin üzerine (indirmiştir).”[7]

Bazen de “Ruh” Allah’ın büyük meleklerinden olan bir melek ve yahut meleklerden daha üstün olan bir mahlûk olarak da zikredilmiştir:

تَنَزَّلُ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ وَٱلرُّ‌وحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَ‌بِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ‌ۢ

“Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.”[8]

يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّ‌وحُ وَٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ صَفًّا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّ‌حْمَـٰنُ وَقَالَ صَوَابًا

“Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün, Rahman'ın kendilerine izin verdikleri dışındakiler konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir.”[9]

Ve bazen de “Ruh” Kur’an ya da İlahi vahiy olarak zikredilmiştir:

وَكَذَ‌ٰلِكَ أَوْحَيْنَآ إِلَيْكَ رُ‌وحًا مِّنْ أَمْرِ‌نَا

“Böylece sana da biz kendi emrimizden bir ruh (Kur'an) vahyettik.”[10]

Bu okuyacağımız Ayetlerdeki “Ruh” ise insandaki ruh anlamına gelmektedir:

ثُمَّ سَوَّىٰهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّ‌وحِهِ

“Sonra da onu tamamlamıştır, ona kabiliyet vermiştir ve ona rûhundan üfürmüştür….”[11]

فَإِذَا سَوَّيْتُهُۥ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّ‌وحِى فَقَعُوا۟ لَهُۥ سَـٰجِدِينَ

“Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ediciler olarak (yere) kapanın.”[12]

El-mizan tefsirinde Meryem oğlu İsa’yı kendi kelimesi olarak adlandırarak şöyle buyurmaktadır:

إِنَّمَا ٱلْمَسِيحُ عِيسَى ٱبْنُ مَرْ‌يَمَ رَ‌سُولُ ٱللَّهِ وَكَلِمَتُهُۥٓ أَلْقَىٰهَآ إِلَىٰ مَرْ‌يَمَ وَرُ‌وحٌ مِّنْهُ

“Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın peygamberi, Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve kendinden bir ruhtur…”[13]



[1] İsra 85

[2] El-mizan C13 S270

[3] Tefsir-i Numune C12 S251, 252, 253

[4] El-mizan C13 S270

[5] Bakara 253

[6] Mücadele 22

[7] Şuara 193-194

[8] Kadir 4

[9] Nebe 38

[10] Şura 52

[11] Secde 9

[12] Hicr 29

[13] Nisa 171