Konuşma Adabı

Konuşma Adabı

Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler.

“Allah’ın ayetleri üzerinde, inkâr edenlerden başkası tartışmaya girişmez. Onların şehirlerde gezip dolaşmaları seni aldatmasın.”

Mü’min/4

Cidal ve tartışma iki türlüdür:

 

a) İlki, Peygamberlerin metotlarından olan, insanların irşadı için gayret ve bir çeşit müzakere olarak adlandırılan cidal ve tartışmadır. Hud suresinde geçtiği gibi:“Kâfirler dedi ki: ‘Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı cidal etmede – mücadele etmede –çok ileri gittin’…”[1]

 

b) İkincisi, karşı tarafı ezmek ya da hakkın gücünü azaltmak amacıyla yapılan cidal ve tartışmadır. Burda cidal ve tartışmadan kasıt, çeşitli sapkınve bâtıl yolları kullanarak mücadele etmektir. “…Bâtılı hakkin yerine koymak için mücadele etmişlerdi…”[2]

 

          İlmi ve akidevi meselelerde cidal ve tartışmadan uzak durulmalıdır. Eğer yukarıda değinilen iyi cidal ve tartışma olursa başka… “İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan cidal edin – mücadele edin – …”[3]

 

          İyi cidalin numunelerden;

 

Hz. İbrahim (a.s), Nemrud’u Allah’a inanmaya davet etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Allah’a kulluk yap ki; ölüm de hayat da O’nun elindedir.” Nemrud ise şöyle cevap verdi: “Ölüm ve hayat benim de elimde. Ben herhangi bir kimsenin idam edilmesini sağlayabilir ya da idam kararı verilmiş kimseyi de özgürlüğüne kavuşturabilirim.” Hz. İbrahim (a.s) ise bunun karşısında şöyle buyurmuştur: “Allah güneşi doğudan doğudandır. Sen de güneşi batıdan doğur öyleyse… Nemrud bu söz karşısında şaşkına dönmüştür.”[4]

 

          Kur’an-ı Kerim defalarca muhaliflere olan hitaplarında eğer kendisi gibi bir kitabı ya da on hatta tek bir sureyi getirirlerse davetini geri çekeceği hususunda meydan okumuştur. Yardım için herkesi davet edebileceklerini ancak asla Kur’an’ın bir suresi gibi bir sure getiremeyeceklerini haber vermiştir.[5]

 

Yersiz ve batıl tartışma ancak şeytanın tahrik etmesiyle olur. “Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar…”[6]

 

Bâtıl Tartışmanın Zararları

 

1 – Yoldan çıkma nedenlerindendir: “Hidayete ermiş guruplar ancak boş ve batıl tartışma içinde olduklarından sapmışlardır.”[7]

 

2 – İlahi kahrın gelme nedenlerindendir: “Her kim bilgisi olmadan bir konuda tartışmaya girerse, tartışmayı bırakana kadar ilahi kahır üzerinedir.”[8]

 

3 – Pişman olmaya sebeptir: “Tartışmanın çıkış nedeni olan inatlaşmaktan sakın. Başı cahillik sonu pişmanlıktır.”[9]

 

Kabul ve tavsiye edilen tartışma, cidal yöntemleri;

 

1 – Muhataptan delil istenir: “…De ki: ‘Doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin.’ ”[10]

 

2 – En baştan kendisini kazanan ve üstün gibi görmemelidir: “…De ki: “Allah’tır. Öyleyse doğru yolda veya apaçık bir sapıklıkta olan ya biziz ya sizsiniz.”[11]

 

3 – Geçerli ve maslahatı olan bir durum olmadığı takdirde hak her ne ise kabul edilmelidir:  “Şarap ve kumarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahirî) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.”[12]

 

4 – Muhataba düşünme fırsatı verilmelidir: “Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah’ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver…”[13]

 

5 – Edep ve metanete riayet edilmelidir: “Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aşarak, bilgisizce Allah’a söverler.”[14]

 

6 – İnsaflı olunmalıdır ve herkesi aynı gözle görmemek gerekir: “… Sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.”[15]

 

7 – Mantıklı söz söylenmelidir: “Ey inananlar! Allah’tan sakının, dürüst söz söyleyin…”[16]

 

8 – Söz, mülayim bir edayla söylenmelidir: “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır veya korkar.”[17]

 

Ehlader Araştırma Bölümü

 


[1] - Hud, 32

[2] - Mümin, 5

[3] - Ankebut, 46

[4] - Bkz. Bakara, 258

[5] - Bkz. Yunus, 38 ve Bkz. Bakara, 23

[6] - Enam, 121

[7] - Nehcu’l Fesahe, H. 2648

[8] - Nehcu’l Fesahe, H. 2865

[9] - Nehcu’l Fesahe, H. 1008

[10] - Bakara, 111

[11] - Sebe, 24

[12] - Bakara, 219

[13] - Tevbe, 6

[14] - Enam, 108

[15] - Al’i İmran, 23

[16] - Ahzab, 70

[17] - Taha, 44