Hz. Zehra'nın Doğumu

Hz. Zehra'nın Doğumu

Böylece biri Hatice'nin sağında, biri solunda, biri önünde, biri de arkasında oturdu. Derken temiz ve pak olarak Fatıma (a.s) doğdu.

Hz. Zehra'nın Doğumu


Hamilelik günleri tamamlandı, doğum zamanı iyice yaklaştı. Hatice karnındaki bebekle arkadaşlık kuruyor ve onun doğacak olmasından dolayı derin bir sevinç yaşıyordu. Doğum vakti gelince, böyle durumlarda kadınların yapacakları işleri yapmak üzere gelmeleri için Kureyş kadınlarına ve Haşimoğulları kadınlarına haber gönderdi. Kadınlar ona şu haberi ilettiler:


"Bize isyan ettin. Sözümüzü dinlemedin. Ebu Talib'in yetimi, hiçbir malı olmayan bir yoksulla, Muhammed'le evlendin. Biz gelmeyeceğiz ve yükünü hafifletmek için hiçbir şey yapmayacağız."


Hatice buna çok üzüldü. O, bu şekilde derin üzüntüler içindeyken, dört tane uzun boylu kadın yanına geldi. Haşimoğulları kadınlarına benziyorlardı. Hatice, onlardan korktu. Onlardan biri şöyle dedi:


"Ey Hatice! Üzülme. Biz Rabbin tarafından sana gönderilmiş elçileriz. Biz senin kardeşleriniz. Ben, Sara, bu da Mezahim kızı Asiye'dir. O senin cennetteki arkadaşındır. Bu da İmran kızı Meryem'dir. Bu ise, Musa b. İmran'ın (a.s) kız kardeşi Gülsüm'dür. Senin doğum esnasında çekeceğin zorlukları hafifletmek için Allah bizi sana gönderdi."


Böylece biri Hatice'nin sağında, biri solunda, biri önünde, biri de arkasında oturdu. Derken temiz ve pak olarak Fatıma (a.s) doğdu.


Fatıma doğunca, onun pak bedeninden bir nur yükseldi. Bu nur, bütün Mekke evlerine girdi. Önünde oturan kadın Fatıma'yı aldı ve Kevser suyuyla yıkadı. İki beyaz hırka çıkardı. Birini bedenine sardı, birini de üzerine örttü. Sonra Fatıma'yı konuşturmaya çalıştı.


Fatıma (a.s) şehadet getirdi (kelime-i tevhidi söyledi) ve bu kadınlara selâm verdi. Kadınların her birini isim vererek selâmladı. Kadınlar ona gülümsediler. Dediler ki:Ey Hatice! Temiz, pak, arı ve uğurlu olarak al onu. Ona ve soyuna bereket verilmiştir.


Hatice sevinçli ve güler yüzle çocuğunu aldı. Göğsünü verdi. Derhal sütü kaynamaya başladı. Hatice'nin bir çocuğu dünyaya geldiğinde onu sütanneye verirdi. Fatıma (a.s) doğduğunda ise, Hz. Hatice'den başka kimse onu emzirmedi.


Hz. Zehra daha çocuk yaşlarda en büyük dayanağı annesi Hatice Kübra'yı kaybetti, annesinin ölümüyle büyük üzüntü yaşadı. Rabbul âlemin peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) vasıtasıyla Fatıma'ya tesliyet buyurdu. Allah Resulü'nün Fatıma'ya olan sevgisi eşsizdi, biricik kızını çok sevmekteydi, öyle ki bir yolculuğa gideceği zaman şehirden en son çıktığı ev Fatıma'nın eviydi ve şehir dışından geldiği zaman ilk uğradığı ev Fatıma'nın eviydi.
Resulullah, kızı Fatıma'nın üstün makamı hakkında şöyle buyurmuştur: "Cennete girecek ilk kimse Fatıma'dır."