Hz. Nuh (aleyhisselam)

Hz. Nuh (aleyhisselam)

Ulu-l Azm ve şeriat sahibi olan peygamberlerin ilki Hz. Nuh'tur.

Hz. Nuh (Aleyhisselam)

Ulu-l Azm ve şeriat sahibi olan peygamberlerin ilki Hz. Nuh'tur. Uzun müddet halkı tevhid inancına davet eden ve bu yolda çok eziyetler gören, ama yılmadan küfür ve putperestliğe karşı mücadele veren bir peygamberdir. Peygamberler içerisinde en çok yaşayan Hz. Nuh olduğu için ona Şeyh-ül Enbiya denilmektedir. Hz. Nuh'un iki bin üç yüz sene yaşadığı nakledilmektedir. Dokuz yüz elli sene halkı tevhid inancına davet etmesine rağmen, çok az iman eden olmuştur. Kavmi içerisinde Hz. Nuh'a en fazla eziyet edenler ve halkın iman etmesine en fazla engel olanlar, toplumun refah düşkünleri ve kendilerini üstün gören müstekbirler olmuştur. Onlar, Hz. Nuh'a: "Sana uyanların basit görüşlü aşağı tabakadan olduğunu gördüğümüz halde, sana nasıl iman edelim"(1) diyerek istihza etmeye kalkıştılar. Hatta o azgın insanlar daha da ileri giderek o şanlı peygambere cinnet geçirmiş dediler.

Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de bizzat o Hazret'in ismiyle indirdiği bir sûrede Hazret'in tebliğini ve halkın ona davranışlarını beyan etmiştir.

"Gerçekten biz, acıklı bir azap gelmeden önce onları uyar diye, Nuh'u kavmine gönderdik. Nuh "Ey kavmim! dedi: Muhakkak ki, ben sizin için açık bir uyarıcıyım. Allah'a ibadet edin, O'ndan korkun ve bana da itaat edin! Allah günahlarınızdan bir kısmını bağışlar, sizi belli bir süreye kadar erteler. Şüphesiz Allah'ın tayin ettiği ecel geldiği zaman, artık ertelenmez. Keşke bilmiş olsanız."

Nuh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz imana davet ettim. Fakat benim davet etmemin kaçıştan başka onlara hiçbir katkısı olmadı. Doğrusu ben, ne zaman onları bağışlaman için davet ettimse, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve elbiselerine büründüler. Küfürde ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. Sonra ben onları, yüksek sesle davet ettim. Sonra ben, hem açıkça, hem gizlice onlara anlattım. "Rabbinizden bağışlanma dileyin, O çok bağışlayandır" dedim. O, gökten size bol su yağdırır. Size mallar ve evlatlarla yardım eder, sizler için bahçeler ve nehirler yaratır. Ne oluyor size, Allah'ın büyüklüğünden korkmuyorsunuz? Halbuki O, sizi aşama-aşama yarattı....

onlar çok büyük bir tuzak kurdular. Ve: "Sakın ilahlarınızı (tapındığınız putları) bırakmayın. Hele en büyükleri olan Ved'i, Suva'ı, Yeğus'u, Yeuk'ü ve Nesri asla bırakmayın" dediler. Gerçekten bunlar çok kimseleri yoldan çıkardılar. Ey Rabbim! Artık Sen de o zalimler için sapıklıktan başka bir şey artırma. İşte onlar günahlarından dolayı boğulup ateşe sokuldular. Allah'a karşı kendilerine hiçbir yardımcı bulunamadılar." (2) Böylece, Kur'an-ı Kerim'de ayrıntılı ve ibret verici bir şekilde Hz. Nuh'un kavminin başına gelenler beyan edilmiştir.

Hz. Nuh'un kavmi ıslah olmadı. Aksine, daha da hırçınlaşarak, Hazret'e cismi işkence yapmaya başladılar. Hazret'in onlara bela gelmesi için beddua etmekten başka çaresi kalmamıştı. Allah katından bela gelmesi haberini alınca, gemi yapmak için de emir aldı. Allah'ın gönderdiği meleklerin yardımıyla gemi yapmaya başladı. Yanından geçenler: "Ey Nuh! Peygamberliği bırakıp da marangozluğa mı başladın?!" diyerek onunla alay etmeye başladılar.

Hz. Nuh, onlara cevaben: "Gün gelir biz de sizinle alay ederiz ve acıklı azabın kime geleceğini göreceğiz" buyurdu.

Allah Teala bu olaya işaret ederek şöyle buyurmuştur: "Nuh'a, "Senin milletinden, inanmış olanlardan başkası inanmayacaktır; on‌ların yapa geldiklerine üzülme; nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır" diye, Allah tarafından vahyedildi. Gemiyi yaparken, milletinin inkarcı ileri gelenleri yanına uğradıkça onunla alay ederlerdi. O da:

"Bizimle alay ediyorsunuz ama, alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz; rezil edecek olan azabın kime geleceğini ve kime sürekli azabın ine‌ceğini göreceksiniz" dedi." (3)

Nihayet üç katlı büyük bir gemi yapıldı. Birinci kata insanlardan iman edenler, ikinci kata büyük baş, alt kata ise küçük baş hayvanlar yerleştirilecekti.

Belanın nişaneleri, Kufe'de bulunan fırından su çıkmasıyla kendini göstermeye başladı. Yağan yağmur ve nehirlerin coşmasıyla her tarafı su aldı. İman edenler gemiye binerek kurtuldular. Kafirler ise suda boğularak cezalarını buldular.

Allah Teala bu olayı şöyle anlatıyor: "Buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynamaya başlayınca, "Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye bindir" dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmıştı. Allah "Oraya binin; yürümesi ve durması Allah'ın ismiyledir, Rabbin bağışlar ve merhamet eder" dedi. Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken; Nuh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna "Ey oğulcuğum! Bizimle beraber gel, kâfirlerle birlik olma" diye seslendi.

Oğlu: "Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır" deyince, Nuh: "Bugün Allah'ın buyruğundan O'nun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, oğlu da boğulanlara karıştı. Yere, "Suyunu çek!", göğe, "Ey gök sen de tut!" denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun" denildi.

Nuh Rabbine seslendi: "Rabbim! Oğlum benim ailemdendi. Doğrusu Senin vadin haktır. Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin" dedi.

Allah: "Ey Nuh! O senin ailenden sayılmaz; çünkü kötü bir iş işlemiştir; öy‌leyse bilmediğin şeyi Benden isteme. İşte sana öğüt, bilgisizlerden olma" dedi.

Nuh: "Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Beni bağışla‌maz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum" dedi.

Nuh'a: "Ey Nuh! Sana ve Seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve be‌reketle gemiden in. Ama bir çok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz" denildi." (4)

Hz. Nuh'un oğullarından Sam, Ham ve Yafes kurtulanlardan, Kenan ise boğulanlardan oldu. Kurtuluşa erenlerin sayılarını yüz kişiden az olarak nakledilmiştir.

Böylece, Allah Teala'nın bildirdiği gibi, Hz. Nuh ve ona tabi olanlar gemide bir müddet kaldıktan sonra Allah'ın emriyle tufan durdu, su çekildi ve gemi Musul'da Cudi dağı üzerine demirledi.

Hz. Nuh'un tufanının cihan şümul olup, dünyanın her yerini kapsadığı söylenmektedir. Buna göre sonraki zürriyet Hz. Nuh ve evlatlarından başlamıştır.

Hz. Nuh vefat ettiğinde iki bin üç yüz ve bazı görüşlere göre de, bin sekiz yüz yaşındaydı. Onun yerine oğlu Sam vasi ve vekil oldu. Hz. Nuh'un kabri Hz. Ali'nin kabrinin yanında Necef şehrindedir. (Selamun Alâ Nuh'in fil Alemin.)

 


(1)- Hûd: 27

(2)- Bkz. Nûh sûresi 1. ayetten 25. ayete kadar

(3)- Hud: 36, 37, 38, 39,

(4)- Hud: 40. ayetten 48. ayete kadar