Anne ve Babaya İyilik

Anne ve Babaya İyilik

İmam Sadık (a.s) buyurdu: ‘Kim anne ve babasının yüzüne gazapla bakacak olursa zalimdir ve Allah onun namazını kabul etmez.’

ANNE VE BABAYA İYİLİK

 

 İnsanın dünya ve ahiret saadetine ulaşmasında direkt etki eden konulardan biriside anne ve babaya karşı olan saygı, hürmet, sevgi ve iyiliktir. Bu saygı ve sevgi, riayet edildiği takdirde, insanın dünyada başarılı olmasına ve ahirette de Allah’ın rahmetine kavuşmasına vesiledir. Ama bu saygı ve sevgi, riayet edilmezse, insanın dünya ve ahiretinin heder olmasına sebeptir. Anne ve babasına saygı ve sevgide kusuru olan kimse Kuran’ın tabiriyle ‘Dünyasında ve ahretinde hüsrandadır’. (Hac 11)

 

Anne ve babaya iyilikte bulunmak o kadar önemlidir ki Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de Allah’a itaat ile anne ve babaya iyilikte bulunmayı yan yana zikretmiştir:

 

‘Rabbin, yalnız kendisine ibadet etmenizi ve anaya babaya, iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi yahut her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın onlara "Öf!" deme, onları azarlama! Onlara güzel söz söyle. Onlara rahmet kanadını aç ve: "Ey Rabbim! Bunlar, beni küçükken nasıl yetiştirdilerse sen de bunlara merhamet et!" de. (İsra 23-24)

 

Rabbimiz bizden anne ve babaya karşı saygısızlık etmememizi ve hatta saygısızlığın en az derecesi olan (bir istekleri karşılığında) of bile demememizi emretmektedir. Onlar nasıl ki bizleri dünyaya geldiğimiz andan itibaren muhabbet, sevgi ve şefkat ile büyüttüler, bizim de onlar yaşlandıkları zaman, onlara sahip çıkmamız gerekmektedir. Sahip çıkmanın kendisi sadece maddi sıkıntıları gidermek değildir. Bir çocuk nasıl ki anne sevgisi olmadan yaşayamaz, onların da evlatlarının sevgisine ihtiyaçları vardır. Evlatlarının yüzlerine şefkat ve muhabbet dolu bakışlarına ihtiyaçları vardır. Nitekim hadiste, anne ve babanın yüzüne muhabbet ile bakmanın kendisinin de sevap olduğu yazılmıştır.

 

Hadislerde ebeveyne ihsan etmek – iyilik yapmak – hususunda oldukça fazla tavsiye bulunmaktadır. Ebeveynin azarlanması ise kınanmış ve ayıplanmış işlerden kabul edilmiştir.

Ebeveynin çehresine rahmetle bakmanın sevabı, kabul edilmiş hac ibadetidir. Onların rızası Allah’ın rızası, onların gazabı Allah’ın gazabıdır. Anne ve babaya ihsan etmek ömrü uzatır ve kendi evlatlarının da bu kişiye ihsan etmesine sebep olur.

Hadislerde şöyle gelmiştir: “Annen ve baban seni dövseler dahi onlara ‘of’ bile deme. Onlara yukarıdan bakma, elini kaldırma. Onların önünde yol yürüme. Onları ismiyle çağırma. İnsanların onlara düşman olacağı işler yapma. Onlardan önce de oturma ve senden bir şey istemeden önce sen onların yardımına yetiş.” [1]

Bir adam annesini sırtına alıp Kâbe’yi tavaf ettirdiği bir anda Hz. Peygamber’i (s.a.a) gördü ve şunu sordu: ‘Acaba annemin hakkını eda etmiş oluyor muyum?’ Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: ‘Seni doğuracağı anda kendisine gelen sancıdaki bir inlemenin dahi hakkını ödemiş değilsin.’ [2]

Hz. Peygamber’den (s.a.a) söyle soruldu: ‘Acaba ebeveyne ölümlerinden sonra da iyilik edilebilir mi?’ Cevapta şöyle buyurdular: ‘Evet, onlar için namaz kılarak ve bağışlanma dileyerek, ahitlerine vefalı davranarak, borçlarını ödeyerek ve dostlarına hürmet ederek ölmüş ebeveyninize ihsan edebilirsiniz.’ [3]

Bir adam Hz. Peygamber’in (s.a.a) huzurunda babasından şikâyetçi oldu. Hz. Peygamber (s.a.a) o adamın babasının huzura gelmesini istedi. Yaşlı adam gelip kendisine sorular sorulduktan sonra şöyle dedi: ‘Ben önceden güçlü ve zengin idim. Evlatlarıma yardımda bulunurdum. Bugün ise bu oğlum maddi açıdan varlıklı olunca bana yardım etmekten kaçınmaya başladı. Hz. Peygamber (s.a.a) yaşlı adamın bu sözlerinden sonra ağladı ve şöyle buyurdu. ‘Bu hikâyeyi duyup da ağlamayan hiçbir taş ve kaya olamaz!’ Daha sonra yaşlı adamın oğluna dönerek şöyle buyurdular: ‘Sen ve sahip oldukların o beğenmediğin babandandır…’ [4]

Hadiste şöyle geçer: ‘Eğer ebeveyn evladını döverse; çocuk şöyle demelidir. ‘Allah seni affetsin.’ Bu ifade Kur’an’ı Kerim’e aittir.’ [5]

Ebeveyne ihsan, Peygamberlerin sıfatlarındandır. Kur’an’da Hz. İsa’nın (a.s) “Beni anama saygılı kıldı.” [6] sözü ve Hz. Yahya (a.s) hakkında “Yahya… Anne babasına iyi davranan bir kimse idi.” [7] ayeti yer almaktadır.

Ebeveyn sadece insanın tabii anne ve babası değildir. Bazı hadislerde Hz. Peygamber (s.a.a) ve Hz. Emirülmüminin Ali (a.s) ümmetin babası olarak tanıtılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben ve Ali bu ümmetin iki babasıyız.” [8] Hz. İbrahim’in (a.s) tüm Arapların babası olarak tanıtıldığı gibi. [9] “O, sizi seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır.” [10]

 

 

Anne ve babaya iyilikte bulunmanın çeşitli faydaları vardır.

 

Ömrün uzaması: İmam Sadık (a.s) buyurdu: ‘Anne ve babaya iyilikte bulunmak ömrü uzatır.’

 

Malın çoğalması: Resulullah (s.a.a) efendimiz buyurdular: ‘Kim anne ve babaya iyilikte bulunmayı terk etmeyeceğine dair söz verirse, ben de ona malının çoğalacağına, ömrünün uzayacağına ve de yakınları içinde sevilen birisi olacağına dair söz veriyorum.’

 

Beni İsrail’de birisi kendi amcasının oğlunu kıskançlıktan dolayı öldürdü ve cesedini gidiş gelişin bol olduğu bir yere attı. İnsanlar gelip cesedi bulduklarında katilin kendisi öne düştü ve amcaoğlunun katilinin bulunması gerektiğini yoksa kavimler arasında savaş çıkacağını söyledi. Beni İsrail ne kadar araştırdıysalar da katili bulamadılar. Son çare olarak Hz. Musa ya geldiler ve durumu anlattılar. Hz. Musa onlardan bir inek almalarını ve kesip kuyruğunu ona getirmelerini istedi. İsrail oğulları ilk etapta almak istemediler ve bahaneler uydurdular. En sonunda almaları gereken ineğin özellikleri çoğaldı ve sadece bir gençte vardı. Mecbur kaldılar ve epeyce bir altın karşılığında bu ineği aldılar. Kesip kuyruğunu Hz. Musa’ya getirdiler. Hz. Musa (a.s) kuyruğu cenazeye vurdu ve cenaze canlandı ve dedi: ‘Beni öldüren bu amcamın oğlunun ta kendisidir.’ Amcaoğlunu yakaladılar ve öldürdüler. İneği satın alınan genç, babasına çok iyi olduğundan dolayı, babası ona bu ineği hediye etmiş ve oğluna rızkını bol olması için dua etmişti. Allah’ta bu şekilde gencin babasının duasını gerçekleştirmiş oldu. Bu olay Bakara Suresinde 67-73 ayetlerde anlatılmaktadır.

 

Günahların kefareti: ‘Birisi Resulullah’ın (s.a.a) geldi ve şöyle dedi: ‘Ya Rasulullah! (s.a.a) yapmadığım günah kalmamıştır, acaba tövbemi Allah kabul eder mi? Hazret Buyurdu: ‘Anne ve babandan yanında olan var mı?’ Dedi: ‘Babam vardır.’ Buyurdu: ‘Git ve ona iyilikte bulun.’ O şahıs gittikten sonra Resulullah (s.a.a) buyurdu: Eğer annesi hayatta olsaydı, ona iyilikte bulunması daha etkili idi.’

 

Meleklerin duasını alır: Resulullah (s.a.a) efendimiz buyurdu: ‘Allah’ın iki meleği vardır birisi şöyle der: ‘Allah’ım ismetin hakkına anne ve babasına iyilikte bulunanları koru.’ Diğeri de şöyle der: ‘Allah’ım gazabın hakkına anne ve babasına kötü olanları helak et.’

 

Allah’ın rızalığı: Resulullah (s.a.a) buyurdu: ‘Allah’ın razı olması ve olmaması, anne ve babanın razı olup olmamasına bağlıdır.’

 

Ölüm anının kolay olması: İmam Sadık (a.s) buyurdu: ‘Kim ölüm anındaki zorlukları Allah’ın kolaylaştırmasını istiyorsa, anne ve babasına iyilikte bulunsun.’

 

Anne ve babanın duası ve bedduası kabuldür. Zor işlerimizin hallolması ve başarılar için anne ve babanın duasının etkisi çoktur.

 

Unutmayalım ki anne ve babanın kalpten gelecek bedduası da kabuldür.

 

Bir gece, İmam Ali (a.s) oğlu İmam Hasan’la (a.s) birlikte Kâbe’yi tavafa gidiyorlardı. Kâbe yanında yanık sesle münacat eden birisini gördüler. İmam Ali (a.s), Hz. Hasan’dan (a.s) münacat edeni yanlarına davet etmesini istedi. Adam, daveti kabul etti ve İmam Ali’nin (a.s) huzuruna geldi. Hz. Ali (a.s) niye ağladığını ve sıkıntısının ne olduğunu sordu. Adam dedi ki: ‘Ben çok günah işleyen birisi idim. Babam bana acıdığı için daima nasihat ederdi ve bende ona kızardım. Bir gün yine nasihat etmek istediğinde kızdım ve çubukla ona vurdum. Babam yere düştü ve bana beddua etti. Bu beddua neticesinde bedenimin yarısı felç oldu. Sonraları ben yaptıklarımdan dolayı pişman oldum ve babamdan beni affetmesini istedim. Oda beni ancak Kâbe yanında affedeceğini söyledi. Babamı Kâbe’ye getirirken yolda devesi ürktü ve babamı yere düşürdü. Babamın kafası bir taşa çarptı ve orada öldü. Bende babamı defnettim ve yalnız ziyarete geldim. Babam bana dua edemeden vefat etti.’

 

Hz. Ali (a.s) buyurdu: ‘Babanın vefat ettiği yere kadar seninle gelmesi razı olduğuna işarettir. Ben senin için dua edeceğim.’ Hz. Ali (a.s) o adama dua etti ve mübarek elini adamın felç olan tarafına sürdü ve Allah’ın lütfüyle adamın felç olan bedeni iyileşti. Sonrasında Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: ‘Anne ve babalarınıza daima iyilik yapın.’

 

Anne ve babaya iyilik yapmanın birçok faydası olduğu gibi, onlara karşı kötü tutum ve davranışların da kötü etkileri vardır.

 

Anne ve babaya kötülükten maksat onlara karşı saygı ve sevgi kurallarını çiğnemek, edepsizlik, söz veya el ile hareket, onlara acı vermek ve onların meşru ve makul isteklerini yerine getirmemektir.

 

Resulullah (s.a.a) buyurdu: ‘Anne ve babasına karşı iyi olan kendisini Cennet’e ve kötü olan ise Cehennem’e hazırlasın.’

 

İmam Sadık (a.s) buyurdu: ‘Anne ve babaya karşı kötü olmanın en alt derecesi onlara of demektir. Bundan azı olsaydı Yüce Allah onu da yasaklardı.’

 

Anne babaya kötülük etmek, dünya nimetlerinden mahrum olma ve aynı zamanda dünya nimetlerinin de azalmasına sebeptir.

 

Adamın biri çocuğuyla birlikte Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna geldi ve çocuğundan şikâyetçi oldu ve şöyle dedi: ‘Ya Resulullah! (s.a.a) ben yaşlı bir adamım. Maddi durumum iyi değil. Oğlum zengin olmasına rağmen bana bakmıyor ve benimle ilgilenmiyor. Oysa ki onu ben büyüttüm, neyim varsa onun için harcadım ama şimdi o bana bakmıyor.’ Resulullah (s.a.a) beytulmaldan babaya bir miktar yardımda bulundu ve adamın oğluna şöyle buyurdu: ‘Bu ay ben verdim, gelecek aydan itibaren senin yardım etmen gerekir.’ Aradan bir zaman geçti fakat adamın oğlunun babasına yardım etmeyi ihmal ettiği görüldü. Resulullah (s.a.a) bu durum karşısında şöyle buyurdu: ‘babana yardım etmediğin için, bu nedenden dolayı bu gece fakir olacaksın.’ Adam evine gitti, gece depodaki mallarından kokular geldiğini gördü. İçeriye girdiğinde tüm malının kokuşup bozulduğunu gördü. Evine gelip para torbalarına baktığında tüm altınlarının taşa dönüştüğünü gördü. Allah, onun babasına karşı kötü davranmasını bu şekilde cezalandırdı. Hem bu dünyada fakir oldu ve yaptığı günahtan dolayı da ahireti de heder oldu.

 

Anne ve babaya kötülük, insanın sonunun heder olmasına sebeptir.

 

Bir gencin ihtizar (ölüm) halinde olduğunu Resulullah’a (s.a.a) bildirdiler. Resulullah (s.a.a) o gencin yanına geldi ve ‘La ilahe illellah’ demesini istedi. O genç söyleyemedi. Resulullah (s.a.a) annesini çağırdı ve onun razı olmadığını bilince, razı olmasını istedi. Annesi razı olunca genç ‘La ilahe illellah’ söyleyebildi.

 

İmam Muhammed Bakır (a.s) buyurdu: ‘Anne ve babaya kötülükten kaçının. Bunu iyi bilin ki Cennet’in kokusu bin yıl uzaklıktan alınır fakat anne ve babasına kötü davranan kimse bu kokuyu alamaz.’

 

Resulullah (s.a.a) buyurdu: ‘Üç şeyin cezası çabuk gerçekleşir ve ahirete kalmaz. Anne ve babaya kötülük yapmak, insanlara zulüm etmek ve iyiliğe karşı kötülük yapmak.’

 

İmam Sadık (a.s) buyurdu: ‘Kim anne ve babasının yüzüne gazapla bakacak olursa zalimdir ve Allah onun namazını kabul etmez.’

 



[1]     Tefsir-u Nuru’l Sakaleyn

 

[2]     Tefsir-u Numune

 

[3]     Tefsiru’l Mecmau’l Beyan

 

[4]     Tefsiru’l Furkan

 

[5]     Usul’u Kâfi, c.4, s.157

 

[6]     Meryem, 32

 

[7]     Meryem, 14

 

[8]     Biharu’l Envar, c.16, s.95

 

[9]     Tefsiru’l Nuru’l Sakaleyn

 

[10]    Hac, 78